Esed rejiminin zindanlarında 3 yıl alıkonulan İmad Ebu Ras, ölüm yuvası olarak bilinen Saydnaya Askeri Cezaevindeki günleri anlattı.
İSTANBUL (AA) - Suriye'de Beşşar Esed rejimine karşı halk gösterilerinde destek vermesi üzerine yaklaşık 3 yıl alıkonulan İmad Ebu Ras, Saydnaya Askeri Cezaevinde neredeyse her gün bir mahkumun öldüğünü söyledi.
1989 Halep doğumlu Ebu Ras, yaklaşık 3 yıl boyunca rejimin zindanlarında tanıklık ettiği işkenceleri AA muhabirine anlattı.
Ebu Ras, Aralık 2012'de üniversite öğrenimi gördüğü Lazkiye'de tutuklandığını belirterek, şunları söyledi:
"Halep ve Lazkiye'de yapılan barışçıl gösterilere katılıyordum. Lazkiye ilinde tutuklandıktan sonra götürüldüğüm Hava İstihbarat Şubesi'nde 9 gün alıkonuldum. Daha sonra Humus ilindeki Hava İstihbarat Şubesi'ne sevk edildim. Orada da 8 gün tutuldum. Daha sonrasında Şam'daki Hava İstihbarat Şubesi'ne sevk edildim. Orada ise 3 ay 14 gün tutuklu kaldım. Beni Şam'daki askeri mahkemeye sevk ettiler. Oradan terör mahkemesine sonrasında da Saydnaya Askeri Cezaevine sevk edildim."
En fazla işkenceyi Şam'ın Mezze bölgesindeki Hava İstihbarat Şubesi'nde gördüğünü ifade eden Ebu Ras, "Orada beni on dakika ellerimden bağlayıp havaya astılar. Ayaklarımın altına ise elektrikli ısıtıcı yerleştirdiler. Ayaklarımdaki deriler eridi." diye konuştu.
Her birimin ayrı bir işkence yöntemi olduğunu dile getiren Ebu Ras, "Mesela Lazkiye ilindeki Hava İstihbarat Şubesindeki işkenceler rastgeleydi. Nerene gelirse gelsin. Seni rastgele darbediyorlardı." dedi.
Ebu Ras, Şam'daki şubede ise işkencelerde silikonun yanı sıra su borusu gibi aletlerin kullanıldığını ifade etti.
"Lavaboya sürünerek giderdi"Rejimin en bilinen işkence yuvalarından Saydnaya Cezaevi'nde yaşananlara da değinen Ebu Ras, şunları kaydetti:
"Saydnaya Cezaevinde 29 ay 15 gün kaldım. Burada işkence konusunda durum daha farklıydı. Burada teker dediğimiz bir işkence tekniği vardı. Tutukluyu bu tekerleğin içerisine sırt üst atıp plastik bir aletle darbederlerdi. Burada bir mahkum gördüğü işkenceden ayakta duramaz hale gelirdi. Lavaboya sürünerek giderdi."
Saydnaya'da her akşam yoklama alındığını kaydeden Ebu Ras, yoklama sırasında koğuştakilerin toplanarak elleriyle gözlerini kapattıklarını ve diz üstü çöktüklerini kaydetti.
Ebu Ras, "Saydnaya Cezaevi’nde 2014 yılında çok sayıda ölümler oldu. Koğuşta birinin ölmediği gün için 'çok şükür' diyorduk. Verdikleri sağlıksız yemekler yüzünden hastalıklar yayılıyordu. Verem ve ishal gibi riskli hastalıklar hızlıca yayıldı. İlaç hiçbir zaman yoktu." ifadelerini kullandı.
"Gördüğü manzara karşısında herkes ölmeyi istemişti"Şam'daki Hava İstihbarat Şubesi'nde yaşlı bir adama işkence yapıldığını söyleyen Ebu Ras, şöyle devam etti:
"Küçük bir hücrede 12-13 kişi kalıyorduk. Hücrede tuvalet yoktu. Günde iki defa ihtiyaç gidermek için dışarı çıkarılıyorduk. Takma dişlerini tuvalete düşürdüğü için hücreye geç dönen 70 yaşındaki Ebu Ziyad amcadan dişlerini tuvalete defalarca atıp tekrar çıkarmasını istemişler. Çok zorumuza gitmişti. Hayatım boyunca bunu unutmayacağım. Daha sonra hücreye dönen Ebu Ziyad’ın kafasına hortumla vurdular. Kafasından kan geldi. Gördüğü manzara karşısında herkes ölmeyi istemişti."
"Herkes elektrikli işkenceden çekinirdi"En fazla elektrikli aletlere yapılan işkencelerden korktuğunu belirten Ebu Ras, "Bana o kadar işkence etmelerine rağmen konuşmamıştım. Ancak elektrikli işkenceler yüzünden konuştum. Elektrikli işkenceler çok korkunçtu. Herkes elektrikli işkenceden çekinirdi. Bu işkence için 5 bin volt elektriğe sahip bir asa kullanılırdı." diye konuştu.
Ebu Ras sorgu sırasında elektrikli işkenceyle karşılaştığı ilk anı şöyle anlattı:
"Sorgucu bana işkence yapmadan önce (elektrikli asadan çıkan) sesi duyurarak korkutmaya çalışıyordu. Beni bu aletle tehdit ederek etrafımda geziniyordu. 'Bu alet yüzünden 3 saniyede hayata veda edersin. 3 saniye başına tutarsam aklını kaybedersin. 3 saniye sırtına vurursam felç olursun' şekilde konuşarak tehdit ediyordu. Belime elektrik şoku verdi. Gerçekten de çok acı vericiydi. Elektriğin şokuyla yere düştüm. Daha sonra bir şok da dizime verdi. Onların elektrikle işkence tarzı filmlerde gördüğümüz gibi değildi. Ellerinde farklı bir alet vardı. İnsanı saniyeler içerisinde yere seriyordu. Herkes elektrikli işkenceden çekinirdi."
"Rüyalarımda Saydnaya'da olduğumu görüyordum"Ebu Ras, Esed rejimi ve muhalifler arasında 12 Aralık 2015'de gerçekleşen esir takasıyla serbest kaldığını belirtti.
Tahliye edilmeden 50 gün önce Şam'daki Genel İstihbarat Merkezi'ne götürüldüğünü söyleyen Ebu Ras, "Bize 'Ailelerinizin yanına dönüyorsunuz. Kesinlikle yemeniz gerekiyor' diyerek sürekli yiyecek getiriyorlardı. Genel İstihbarat Merkezine getirildiğimizde bir deri kemik kalmıştık. 50 gün içinde sanırım 50 kilogramdan 60 kilograma kadar çıkmıştım." diye konuştu.
Ebu Ras, serbest kaldıktan sonraki ilk 2-3 yılın çok zor geçtiğini vurguladı ve "Bu dönemde rüyalarımda Saydnaya'da olduğumu görüyordum. Çevremin desteğiyle çok şükür bu sorunu atlattım." dedi.
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra tutuklular için uluslararası topluma defalarca seslendiğini ancak bir sonuç alamadığını aktaran Ebu Ras, "Uluslararası topluma seslenmenin hiçbir faydası yok. Çünkü isteselerdi tutukluları kurtarırlardı." ifadelerini kullandı.