İSTANBUL(AA) - AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türk Biyokimya Derneği (TBD) Başkanı Doç. Dr. Doğan Yücel, hastaların teşhis, tedavi ve takiplerinin yapılmasında laboratuvar testlerinin rolünün inkar edilemeyeceğini aktardı.
Yücel, hastanın geliş belirtileriyle klinisyen hekimin tanı koyarak tedaviye başlaması arasındaki bağlantıyı sağlayan sağlık sisteminin gizli hazinesi laboratuvar testlerinin başında da kan testlerinin geldiğini söyledi.
Organların sağlıklı çalışıp çalışmadığını, hatta herhangi bir hastalık riski olup olmadığını bile öğrenmeye olanak sağlayan tanı testlerinde bazen istenmeden de olsa hatalar yaşanabildiğini ifade eden Yücel, testlerin doğru ve zamanında çıkmasını etkileyen en önemli faktörlerin analiz öncesi dönemde (preanalitik evre) yapıldığını söyledi.
Doç. Dr. Yücel, laboratuvar testlerinin sağlık sisteminde önemli bir yeri olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Laboratuvar testleri, hastalıkların tanısı ve tedavi yöntemlerindeki başarının ölçümlenmesinde hastaların kritik değerlerinin kliniklere, klinisyenlere bildirilmesinde kullanılmaktadır. Sağlığımız ile ilgili pek çok veri kanımızda mevcut. Yapılacak olan laboratuvar testleri, alınacak medikal kararların yüzde 60-70'ine katkıda bulunur. Laboratuvar testleri, tanıdan tedaviye ve hastalığın gidişatına kadar uzanan süreçte doktorlara, alınan kararlara katkı sağlayan bilgiler sunar. Ancak testlerin doğru ve zamanında çıkmasını etkileyen en önemli faktörler, analiz öncesi dönem, yani preanalitik evrede yapılıyor. Laboratuvar testleriyle ilgili toplam hatanın yaklaşık olarak yüzde 70'i bu dönemde ortaya çıkıyor."
"Hekimin doğru tedaviyi uygulamasına yardımcı oluyoruz"Yaşanan hataları en aza indirgemek, hem hasta hem de sağlık personelinin bilgi ve farkındalığını artırmak amacıyla dernek olarak kan alımı üzerine ulusal bir rehber hazırladıklarını aktaran Yücel, geçilen günlerde iki yeni kılavuzu daha yayına aldıklarını söyledi.
Doç. Dr. Yücel, "Koagülasyon Testlerinde Preanalitik Evre ve Kan Gazı, pH ve İlişkili Diğer Ölçümlerde Preanalitik Evre Kılavuzu" adıyla hayata geçirilen kılavuzlar hakkında bilgi vererek, koagülasyon (pıhtılaşma) testleriyle kan gazı ve pH ölçümlerinin çok kritik testler olduğunu belirtti.
Yücel, özellikle yoğun bakım hastaları için çok önemli olan bu testlerin sonucunda hastaya doğru tedavinin uygulanmasının sağlandığını aktararak, kan gazı ölçümünün genellikle kritik hastaların değerlendirilmesi açısından çok değerli olduğunu söyledi.
Laboratuvarcılar olarak kan gazı ölçümüyle bir hastada gerekli dengenin kurulması için hekimin doğru tedaviyi uygulamasına yardımcı olduklarını dile getiren Yücel, şöyle devam etti:
"Akciğer, böbrek gibi organlarımızın bozukluklarında, zehirlenmelerde, ağır enfeksiyonlarda, açık kalp ameliyatlarında kan gazı testleri özellikle yoğun bakımlarda hastaların izlenmesi için elzemdir. Kovid-19 enfeksiyonunu saptamak için şu an dünyada uygulanan kesin ve güvenilir tanı ve tarama testleri mevcut. Koagülasyon ve kan gazı testleri ise hastalığın tanısından çok, tedavi izleminde ve klinik gidişin değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle yoğun bakım hastalarında pıhtılaşmanın takip edilmesi çok önemli. Kovid-19 tanısı almış ve tedavisi yoğun bakımda devam eden hastalarda pıhtılaşma fonksiyonlarının bozulduğunu biliyoruz. Bu duruma acil olarak müdahale etmek ve hastaya doğru ve etkili bir tedavi uygulamak açısından bu testler büyük önem taşıyor."
"Amaç, hasta ve personelin karşılaşabileceği riskleri azaltmak"TBD tarafından hazırlanan kılavuzların, hem hasta hem de çalışan için güvenli ama özellikle hasta odaklı kan alma işleminin sağlanmasındaki gereklilikler hakkında bilgileri içerdiğini vurgulayan Yücel, rutin uygulamalarda karşılaşılan olası hataların ve zorlukların nasıl başarıyla aşılacağı konusunda pratik rehberlik sağladığını ifade etti.
Doç. Dr. Yücel, bu kılavuzları hazırlamaktaki temel hedeflerinin hasta ve sağlık çalışanlarının karşılaşabileceği olası riskleri azaltmak, kan numunesinin bütünlüğünü korumak ve kan alma sırasında oluşabilecek preanalitik değişkenleri hasta yararına yönetmek olduğunu aktararak, şu bilgileri verdi:
"Tüm diğer laboratuvar testlerinde olduğu gibi koagülasyon testleri ile kan gazı, pH ve ilişkili diğer ölçümlerde de preanalitik süreç laboratuvar hatalarının en sık gerçekleştiği evredir. Bunların çoğu kontrol edilebilir ve düzeltilebilir hatalardır. Doğru hastadan, doğru zamanda, doğru numune alınmaması ve laboratuvara doğru şekilde ulaştırılmaması preanalitik hata kaynaklarının başında gelir. Sonuçta meydana gelebilecek preanalitik hatalar, analiz aşamasını etkileyecek ve hastaya ait sonucun hatalı raporlanmasına neden olacaktır. Hazırladığımız bu kılavuzların kan alım personeli arasında yaygınlaşmasını sağlayarak preanalitik, yani analiz öncesi dediğimiz, alınan kanın laboratuvarda ölçüm aşamasına ulaşana kadarki süreçte oluşan hataları en aza indirmeyi amaçlamaktayız."
Kılavuzların sağlık çalışanı güvenliği açısından da önemli olduğuna işaret eden Yücel, kan numunelerinin iyi uygulama standartlarına uygun şekilde alınmaması, bu sırada uygun malzeme kullanılmaması, hastalara zamanında ve doğru sonuç verilmesini de engelleyeceğini, dolayısıyla tedavi sürecini de olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi.
Doç. Dr. Yücel, hastadan yeniden kan alımı özellikle yaşlılarda, çocuklarda ve onkoloji hastalarında travmatik bir süreç olduğunu dile getirerek, ayrıca testin tekrar edilmesinin ya da numunenin tekrar alınmasının maddi açıdan da sağlık sistemine ek yük getirdiğini sözlerine ekledi.