Tarih: 09.12.2020 23:52

Sağlık Bakanı Koca: Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz aşı gelecek

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'ndeki Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Salgınla özdeşleşen, tarih boyunca "pandemi" denilince akla gelecek olan 2020 yılının son 20 gününe girilmek üzere olunduğunu ifade eden Koca, "Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde 2020 yılı için umutlarımızı konuşuyor, yapacaklarımızı planlıyorduk. Tüm dünyayı saran bir virüs bu hayallerimizi ertelememize sebep oldu. Planlarımızı değiştirdi, enerjimizi ve vaktimizi kendisiyle mücadeleye sarf etmemize yol açtı. Bir yıl boyunca tüm dünyanın ortak gündemi pandemi oldu. Hepimizin hayatını değiştirdi, davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı gözden geçirmemize yol açtı." ifadelerini kullandı.

Koca, virüsün bulaştığı kişi sayısının dünyada 69 milyonu bulduğunu hala da artmaya devam ettiğini, 1,5 milyonu aşkın insanın Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret etti.

Yeryüzünde koronavirüsten bağımsız hiçbir ülke kalmadığını, benzer seyrin bütün ülkelerde farklı oranlarda da olsa kendini gösterdiğini aktaran Koca, "Ülkemizde sınırlarımızı kapatma dahil aldığımız önlemlerle ülkemize girişi geciktirmiş ve başlangıçta başarılı bir dönem geçirmiş olsak da bu seyirden kurtulabilmiş değiliz. Pandemi mücadelesinin başından itibaren Bilim Kurulumuz yol gösterici olarak önemli katkı sağlamıştır. İlk günden bu yana düzenli olarak toplanan kurulumuz, tüm dünyadaki ve ülkemizdeki seyri, yeni bilimsel çalışmaları ve gelişen yeni durumları sürekli olarak değerlendirmektedir." şeklinde konuştu.

Koca, bilim insanlarının hazırladıkları kılavuzlarla gelişmelere göre güncelledikleri tedavi yöntemleri ile korunma, tanı, takip ve tedavi konularında görüşlerini paylaştığını ve vatandaşları aydınlattığını dile getirerek salgının ülke içindeki yönetimine yönelik kararlarda ve uygulamaya konan tedbirlerde Bilim Kurulu'nun çalışmalarının ve önerilerinin yönlendirici olduğunu söyledi.

"Test sayısı 20 milyonu buldu"

Nisan ayında önemli bir artış gösteren bulaşma hızına yönelik alınan tedbirler sayesinde salgının bir nebze kontrol altına alındığını, yaz aylarının dalgalı bir seyirle ancak nispeten daha kontrollü yaşandığına dikkati çeken Koca, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin yanında gittikçe artan test kapasitesinin ve yaygın temaslı takibi yapılarak uygulanan izolasyon tedbirlerinin etkisi olduğuna vurgu yaptı.

Bakan Koca, şöyle devam etti:

"Uygulamaları yerinde görmek, sağlık altyapımızın ve çalışanlarımızın durumunu değerlendirmek amacıyla bizzat illere giderek yerel yöneticilerimizle yaptığımız toplantılar bu sonuçları elde etmemizde oldukça yararlı oldu. Yerel imkanları değerlendirme, yerel dinamikleri harekete geçirme, sağlık teşkilatımıza valilerimizin, belediyelerimizin desteğini artırma yanında, illerin durumuna göre ulusal anlamda destek sağlama yönünde önemli adımlar attık. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son birkaç ay içinde hızlı bir atışla yüz yüze geldik. Havaların soğuması, insanların kapalı mekanlara daha çok toplanması çok hızlı bir alevlenme ile bizleri yüz yüze getirdi."

Test kapasitesindeki artışa da değinen Koca, "Bugün itibarıyla toplam yapılan test sayısı 20 milyonu buldu. Pozitif vaka sayımız 1,5 milyonu aştı. Bunların 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bini aşkın insanımızı kayıp verdik. Hala da kayıp vermeye devam ediyoruz." diye konuştu.

Bakan Koca, gittikçe artan yoğunlukta tedbirleri sıklaştırdıklarını vurgulayarak büyüklerin korunmasına yönelik kısıtlamaların, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin, toplanmalara getirilen yasakların, maske ve mesafe zorunluluğunun, HES kodu aracılığıyla riskli bölge ve kişi takibinin, mesailerin kademelendirilmesinin, gittikçe artırılan yaygın filyasyon ekipleriyle temaslı taraması ve izolasyonların, evde izole temaslıların aile hekimleri ve çağrı merkezlerince takibi gibi bir dizi tedbirlerin her geçen gün daha sıkı uygulandığını anlattı.

Kritik illerle günlük görüşme

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Ülkemizde şu anda bundan önceki zirve olan nisan ayına göre günlük vaka sayısında beş kattan fazla, vefatlarda yüzde 55 artış bulunmaktadır. Durumu kritik olan illerden başlayarak valilerimiz, sağlık müdürlerimiz ve halk sağlığı başkanlarımızla her gün online görüşüyor ve durumu yakından takip ediyoruz." dedi.

Filyasyon ekiplerinin sayının arttığını, personel ve araç yönünden desteklediklerini anlatan Koca, ihtiyaç görülen illerde ulusal kaynakları harekete geçirip test laboratuvarlarını ve hastanelerin altyapısını güçlendirdiklerini, yoğun bakım kapasitesini artıracak araç ve gereç temin ettiklerini dile getirdi.

Koca, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin gittikçe artan bir yükü göğüslemenin çabası içinde olduğunu, yoğun bakımlarda çok sayıda hastanın yaşam mücadelesi verdiğinin altını çizdi.

"Kısıtlayıcı tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz"

Türkiye genelinde yatan hasta sayılarının arttığını bazı illerde bu durumun daha belirgin olduğuna dikkati çeken Koca, şöyle konuştu:

"Doğrudan müdahaleyle birçok ilimizde artış kontrolü sağlanmış olsa da en ufak bir gevşemeye tahammülümüz olmadığını belirtmek isterim. Sınırla sayıda ilimizde yüksek risk halen devam etmektedir. Bu illerimizin valileri, sağlık müdürleri ve halk sağlığı başkanları ile tekrarlayan online görüşmelerimiz devam etmektedir. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu'da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız ciddi yük altında.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te vaka artışı düşmeye başladı. Bu durum polikliniklere yansıdı ancak yatan hasta ve yoğun bakım açısından yüksek doluluk oranlarımız devam etmektedir. Bu durum karşısında daha sıkı kısıtlayıcı tedbirler kaçınılmaz olmuştur. Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda mesai sürelerinin kısaltılması, bazı iş yerlerinde hizmet verilmemesi, geceleri ve hafta sonlarında sokağa çıkma kısıtlaması gibi günlük hayatın akışını fazlaca etkileyen tedbirlerin uygulamaya konması ertelenemez hale geldi. Bu ay başı itibarıyla başlayan kısıtlayıcı tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz. Henüz ilk günlerdeyiz. Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara gönüllü kısıtlamaları da ekleyerek bulaşma hızını düşürmemiz ve kısıtlılık süresini kısaltmamız mümkün olacaktır."

"Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır"

Sağlık Bakanlığının ve bilim insanlarının medya aracılığıyla toplumu bilgilendirdiğini, uyarılarını yaptığını, etkili korunma tedbirlerinin uygulanması konusunda ısrarcı olduğunu hatırlatan Koca, şu bilgileri verdi:

"Maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik bunların başında gelmektedir. Ancak yeterli olmadığını biliyoruz. Soğuk iklim şartlarının hakim olduğu bu dönemde kapalı mekanlarda bulunma zorunluluğu daha fazla artıyor. Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle bulunduğumuz mekanların yeterince havalandırılmasının gereğine dikkat çekiyorum. Etkili korunmanın sadece kendimize karşı değil, içinde bulunduğumuz topluma ve özellikle hayatlarını ortaya koyarak bizim için mücadele veren sağlık çalışanlarımıza karşı sorumluluğumuz olduğunu ifade etmek isterim. Geçtiğimiz hafta içinden başlayan sokağa çıkma kısıtlamasına vatandaşlarımızın büyük destek verdiğini gözlemledik. Bazı noktasal ihlaller haricinde büyük uyum sağlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kısıtlamaların uygulanmasına destek veren kolluk kuvvetlerimize, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için bu dönemde hizmet üretmeye çabalayan sektörlere ve yerel yöneticilerimize ayrıca teşekkür ediyorum."

Marttan sonra istedikleri takdirde Sinovac dahil olmak üzere pek çok aşıyı alabileceklerini, (2021) şubat ve mart ayı dahil aşının teslim edilebilmesi çabası içinde olduklarını belirten Koca, "Türkiye'nin ilk 2-3 üç ay içinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu sipariş veren ülkelere bakın görmüş olursunuz." ifadesini kullandı.

Bakan Koca, Almanya'nın kendi ülkesinde üretilen Pfizer aşısını mart sonuna kadar ancak 11 milyon alabildiğini, Türkiye'nin şubat ayı sonuna kadar 50 milyona erişebildiğini ve bundan sonrası için miktarı artırma çabası ve gayreti içinde olduklarını söyledi.

Koca, Moderna aşısının dışarıya verilmediğini ve uzun vadeli sonuçlarını bilmediklerini belirterek "Pfizer'dan nisan dahil olmak üzere ne kadar aşı verebilirlerse ilk günden itibaren talepte bulunduk. Nisan ayı sonrası verilebilecek aşının bizim için önemli olmadığını söyledik. Bununla ilgili bir rakam ifade ettiler ama biz bu rakamın artırılmasını istiyoruz çünkü bizim 3 aylık zaman diliminde 100 milyona yakın aşıya ihtiyacımız var. Ne kadar erken dönemde vatandaşımızı aşıyla buluşturabilirsek kitlesel bağışıklamayı o kadar erken dönemde yapıp başarılı olacağımıza inanıyoruz." diye konuştu.

AstraZeneca aşısı için Dünya Sağlık Örgütünün çekinceleri olduğunu bildiklerini, bunu, süreç içerisinde aşabileceklerine inandıklarını aktaran Koca, şirketle irtibat halinde olduklarını gerektiğinde sipariş verebileceklerini söyledi.

Koca, Rusya'da üretilen aşıda da toksikolojinin Türkiye'de CLP şartlarında yapılmasının önemli olduğunu, ülkede bunu başlattıklarını, eğer o da başarılı olursa Rusya'da üretilen aşıyı da temin etme noktasına bir sorun olmadığını vurguladı. Bakan Koca şunları kaydetti:

"Özellikle üzerinde durduğumuz vatandaşımıza güvenilir olduğunu bildiğimiz etkinliğini iyi olduğunu ortaya konduğu inaktif aşıyı daha önemsiyoruz. Çünkü diğer aşıların uzun vadeli ilk defa uygulanıyor mRNA aşıları, uzun vade sonuçlarını daha bilmiyoruz. O nedenle biz öncelikle inaktif aşıda ısrar ettik. Bunu açıkça söylüyorum. Ucuz olduğu için değil, bu anlamda güvenilir bulduğumuz için, geleneksel, doğal, bilinen aşı yöntemi olduğu için. İstediğimiz kadar aşıyı alamadık, daha fazla alma gayreti içindeyiz. Bu ilişkilerimiz de halen devam ediyor." diye konuştu.

"Aşının zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz"

Bakan Koca, aşıların zorunlu olup olmayacağı sorusu ve Türkiye'de Faz 3 çalışmaları devam eden aşılarının sonuçlarının sorulması üzerine şunları kaydetti:

"Aşının zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok, vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yaygın yapma hedefindeyiz. Süreçte vatandaşımıza aşının güvenilirliği ve etkinliği, net izah edilirse ben birçok kimsenin bu noktada farklı yaklaşacağını inanmıyorum. Birçok kimsenin özellikle yaptıracağını inanıyorum. Çünkü biz inaktif aşının ölü virüs aşısı, bu ölü virüs aşısının yıllar boyu geçmişte bilinen bir yöntem. Uzun vadeli yan etkilerinin ne olduğunu bildiğimiz ve bu anlamda daha güvenli bulduğumuz bir aşı olduğu için vatandaşımıza etkinliği de ortaya konarak Çin Sinovac zannediyorum bir hafta içerisinde Faz 3 sonuçlarını açıklamış olacak. Biz ülkemizde bu aşının vatandaşımız üzerindeki etkinliğini görmek ve gerektiğinde aksiyon almak üzere Faz 3 çalışmasına biliyorsunuz hem Pfizer hem Sinovac aşısına izin vermiştik. Bizim kendi sonuçlarımız da zannediyorum bir hafta, on gün içerisinde açıklanmış olacak ara sonuçları. Bütün bunlar vatandaşımıza olumlu bir şekilde anlatılır, sonuçlar gerçekten olumlu olursa, ben farklı bir yaklaşım içinde olacağını düşünmüyorum. Aşıyı, yapılan kişinin HES koduna işlemiş olacağız, e-Nabız'a işlemiş olacağız. Bazı yerlere giriş-çıkış için şu an düşünmüyoruz. Fakat süreçte bu dünyada gündeme gelecek."

Bakan Koca, gelecekte aşının yaygın uygulanmasıyla birçok yapı, kuruluş ve şirketin aşı yapılmasını önemseyebileceğini, Türkiye'nin bunu düşünmediğini ama aşının yaygın uygulanması sonrasında uçağa binmek, otobüse binmek ve ulaşım için istenebileceğini, bu durumun bugünün konusu olmadığını, yaygın yapıldıktan sonra bunun doğal olarak güvenilirliğinin daha çok sağlamak için gündeme gelebileceğini vurguladı.

Sinovac ve Pfizer aşılarının Faz 3 denemelerinin sonuçlarının sorulması üzerine Bakan Koca, 3 bin 700'e yakın gönüllüye 5 bin civarında doz yapıldığını, önemli bir yan etkisinin olmadığını, etkinliği ile ilgili de ara değerlendirmenin bir hafta 10 gün içerisinde paylaşılacağını söyledi.

Aşıya sağlık çalışanlardan başlanarak yapmaya başlayacaklarını, daha sonra kademeli 65 yaş üstü kronik hasta ve benzeri şekilde 4 basamağı ayırdıklarını aktaran Koca, "İnaktif aşıların 2 ile 8 derece arası korunabilirliği, grip aşısı, influenza aşısı gibi olduğu için ve alt yapımız da çok müsait olduğu için, birini basamak sağlık hizmetlerinin çok güçlü olması ile Türkiye'de birçok ülkeden farklı bir şekilde daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Biz, çocukluk çağı aşılarımızda şu an pandemi yılı olmasına rağmen yüzde 98'lere varan oranda aşılamayı becerebilmiş bir ülkeyiz. Birinci basamak Sağlık Hizmetleri dahil olmak üzere aile sağlığı merkezlerimiz, toplum sağlığı merkezlerimiz, eczanelerimiz, sağlık kuruluşlarımız, hastanelerimiz dahil olmak üzere bütün yapılarımızı değerlendirmek istiyoruz, bununla ilgili bir strateji belirliyoruz yani kimlere ne zaman, nerede, nasıl yapılması gerektiği ile ilgili, bunu da zaten açıklamış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Aşının 11 Aralık'tan sonra Türkiye'ye geleceğini söylediklerini anımsatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Öyle düşünüyoruz bütün izinleri alınmış oldu ve geldikten sonra iki hafta Halk Sağlığı ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun Laboratuvarlarında 2 hafta güvenli testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçilmiş olacak. Bu sadece için Sinovac için geçerli değil, Pfizer için de geçerli, yarın olabilecek diğer aşılar için de geçerli Türkiye'de uyguladığımız bütün aşılarda bu güvenlik testi dediğimiz 2 haftalık laboratuvar incelemesinden geçmedikçe biz herhangi bir kullanıma izin vermiyoruz. Muhtemelen bu durumda aralık sonu itibarıyla, ay sonu itibarıyla sağlık çalışanlarımızdan başlayarak başlamış olacağız. İlk gelecek parti aralık ve ocak ayı için 20'şer milyon toplam 40 milyondu. Şubat ayı için 10 milyon. 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde..."

Etkili korunma tedbirlerinin uygulanması konusunda ısrarcı olduklarını belirten Koca, "Maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik bunun başında gelmektedir. Ancak yeterli olmadığını biliyoruz. Soğuk iklim şartlarının etkili olduğu bu dönemde, kapalı mekanlarda bulunma zorunluluğu daha fazla. Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır." dedi.

Kapalı mekanların havalandırılması gerektiğine işaret eden Koca, etkili korunmanın kişinin sadece kendisini koruması olmadığını vurguladı. Koca, "İçinde bulunduğumuz topluma ve özellikle hayatlarını ortaya koyarak bizim için mücadele veren sağlık çalışanlarına karşı sorumluluğumuz olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.

"Etkili korunma tedbirlerinin uygulanması konusunda ısrarcıyız"

Koca, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasına vatandaşların büyük destek verdiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"Bazı noktasal ihlaller haricinde büyük uyum sağlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kısıtlamaların uygulanmasına destek veren kolluk kuvvetlerimize, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için bu dönemde hizmet üretmeye çalışan sektörlere ve yerel yöneticilerimize ayrıca teşekkür ediyorum. Etkili korunma tedbirlerinin uygulanması konusunda ısrarcıyız. Çünkü henüz bu pandemiden kurtulabilmenin başka bilinen bir yolu yok. Önümüzdeki günlerde bu tedbirlere aşıyı da ekleyebilmenin beklentisi ve umudu içindeyiz."

"Aşı için kaynaklarımızı seferber ettik"

Aşı geliştirme çalışmaları için Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülkenin kaynaklarını seferber ettiğini vurgulayan Koca, şunları kaydetti:

"Dünyada yürütülen çalışmaların pek çoğu başarısını kanıtlayabilmiş değildir. İlaç ve aşı geliştirmenin doğal seyri budur. Kendi çalışmalarımız bir yana etkisi ve güvenilirliğini kanıtlamış aşılara en erken sürede erişebilmenin gayreti içindeyiz. Tüm dünya yarışta öne geçmiş aşılara odaklanmış durumdadır. Ülke olarak ekonomik yükü dikkate alınmaksızın güvenilirliği ve etkisi kanıtlanmış, ülkemiz şartlarında en kolay ve en yaygın olarak uygulanabilen aşılardan başlayarak alternatif aşıları temin etmek için yoğun bir gayret gösterdik."

Bakan Koca, bugüne kadar inaktif virüs aşısının temini konusunda sözleşmenin imzalandığını anımsatarak, şu bilgileri verdi:

"Önümüzdeki birkaç gün içerisinde teslimatının yapılması planlandı. Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecektir. Yeni ve daha ucuz bir teknoloji olan insanda ilk defa denenen mRNA aşısı için de görüşmelerimiz devam ediyor. Yeni bir teknoloji olmakla birlikte kısa dönem sonuçları etkili ve güvenli olarak bildirilmiştir. Orta ve uzun dönem sonuçları bilinmemektedir. Teslimatının yapılmasının ötesinde sınırlı miktarın üzerinde teslim garantisi verilememektedir. Ancak bu konudaki görüşmelerimiz ve ısrarımız devam etmektedir."

"Diğer aşılar için görüşmeler sürüyor"

Türkiye'nin standartlarına uygun olabilecek diğer alternatif aşılar için de görüşmelerin sürdüğüne dikkati çeken Koca, şöyle devam etti:

"Kendi bilim adamlarımızca geliştirilen yerli aşılarımızdan en önde olan aşımızı insan uygulamalarında Faz 1 çalışmaların tamamlanmak üzere olduğu kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Çalışmalar olumlu sonuç verirse nisan ayında Faz 3 ve yaygın uygulama aşamasına geçebilmeyi umuyoruz. Önümüzdeki günlerde uygulamaya başlamayı umduğumuz aşı, korunmada diğer tedbirlerin yanında elimizi daha fazla güçlendirecektir. Bu konuda bilimsel dayanaktan yoksun, tartışmalardan uzak kalarak toplumu aydınlatan, halk sağlığını önceleyerek bilgisini paylaşan bilim insanlarımıza, siyasetçilerimize ve toplum önderlerimize teşekkür ediyorum."

Bakan Koca, bilim insanları ve Sağlık Bakanlığının aşının menşei ile değil, güvenilirliği ve etkinliği ile ilgilendiğinin altını çizerek, "Bu yüzden atılacak somut adımları, kullanacağımız aşıların kısa ve uzun dönem güvenilirliği ve etkisi belirleyecektir. Yaptığımız sözleşme gereği önümüzdeki hafta içerisinde bir kısmını teslim almayı umduğumuz aşı inaktif bir virüs aşısıdır. Şu anda klinik çalışmaları devam eden yerli aşımız da aynı teknolojiye sahiptir. Yerli aşı adaylarımız içerisinde diğer teknolojiler ve vektör aşıları da bulunuyor. İnaktif diye tabir ettiğimiz aşı farklı hastalıklar için uzun yıllardır ülkemizde uygulanmakta olan aşılarla aynı teknolojiye sahiptir." ifadelerini kullandı.

"Aşıların uygulanmasına bu aşamalardan sonra geçilecektir"

Bu tür aşıların depolanması, lojistik imkanları ve yaygın olarak yapılması için alt yapının hazır olduğunu belirten Koca, şunları kaydetti:

"Aşıyı teslim aldığımızda, uluslararası akreditasyonu olan halk sağlığı ile tıbbi cihaz ve ilaç kurumu laboratuvarı tarafından ülkemize ithal edilen diğer tüm aşılarda da uygulanmakta olan incelemeler yapılacaktır. Bu incelemelerde aşının güvenilirlik testlerinin olumlu çıkması ve sonuçlanmakta olan Faz 3 çalışmalarının erken sonuçlarının açıklanmasını takiben veriler İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu tarafından değerlendirilecek, ülkemiz standartlarına uygun bulunduğu takdirde erken kullanım izni verilecektir. Aşıların uygulanmasına bu aşamalardan sonra geçilecektir."

"Aşı önceliklerini Bilim Kurulu belirleyecek"

Bakan Koca, Bilim Kurulunca belirlenen önceliklere göre aşılamanın yapılacağını bildirdi. Bu aşamaların hızlı bir şekilde geçilebilmesi için tüm imkanların değerlendirileceğini dile getiren Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aşı, 14-21 gün arayla iki doz halinde uygulanacaktır. Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek ve başta aile sağlığı merkezleri olmak üzere sağlık kuruluşlarımızda yapılacaktır. Aşı yaptıran vatandaşlarımız sisteme aşıyı yapan sağlık kuruluşumuz tarafından kaydedilecektir. Böyle test sonuçları ve temaslılarda olduğu gibi aşılı olan vatandaşlarımız da merkezi bir veri tabanından takip edilecektir."

Bu mücadelenin herkesi kapsayan bir mücadele olduğuna işaret eden Koca, her vatandaşın bu sorumluluğunun bilinciyle hareket etmesini istedi.

Bu mücadeleyi aksatacak her türlü davranış, açıklama ve iddianın enerji kaybına yol açacağını ifade eden Koca, şunları kaydetti:

"Ülke olarak birlikte hareket etmemiz zorunlu, kısıtlamalara gönüllü kısıtlamaları da ekleyerek bulaşma hızını düşürmemiz ve kısıtlılık süresini düşürmemiz mümkün olacaktır. Daha önce ortalama 10 yıl gibi bir sürede geliştirilen aşı geliştirme çabaları 1 yıl gibi kısa bir süreye sığdırılmıştır. Gelişmeler umutlarımızı erkene çekiyor. Umutlarımızın hayata geçmesi hep birlikte hareket etmemizle mümkün olacaktır. Tüm dünya ile birlikte salgın hastalık döneminden geçiyoruz."

"Birbirimizle mücadele ederek salgına karşı başarılı olamayız." diyen Koca, mücadelede herkesin aynı tarafta olduğunu hatırlattı. Siyasi mülahaza ve başka saiklerle salgının yönetimini tehlikeye atmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını belirten Koca, ortak bir savaş içerisinde olunduğunu ve bu süreçte siyasi hesapla hareket edilmemesi gerektiğini kaydetti.

Kovid-19'a karşı birlikte hareket etmek zorunda olduklarını vurgulayan Koca, "Salgın hastalıkla mücadele, taraflı tarafsız herkesin ön yargısız destek olması, katılması gereken milli bir seferberlik halidir. Bilgi kirliliğinin had safhada olduğu bu ortamda, aslı olmayan iddialara lütfen itibar etmeyelim. Hesaplaşma kaygısı ve güdüsüyle mücadelemize halel getirmeyelim. Bu, ulusal anlamda milletçe hepimizin, küresel anlamda insanlığın mücadelesidir. Mücadele ancak birlikte kazanılır." dedi.

Salgının seyrinin şehirlere göre gösterildiği tablo üzerinden bilgi veren Koca, Hatay başta olmak üzere Mersin, Adana, Antalya, Samsun, Ordu ve İzmir'de vaka sayısının arttığını bildirdi.

Koca, Ankara, İstanbul, Uşak ve diğer birçok ilde ise vaka sayısının düşmeye başladığını açıkladı.

Yoğun bakım doluluk oranları

Şehir bazında hastanelerdeki doluluk oranlarını tablo üzerinden anlatan Koca, şu bilgileri paylaştı:

"İstanbul'da vaka sayısının azaldığını ama hastane yükünün halen devam ettiğini, artış hızının düştüğünü söyleyebilirim. İstanbul'da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 68,2, serviste doluluk oranı ise yüzde 58,6, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 40,2. Ankara'da yine benzer şekilde vaka sayısı düşmeye başladı ama hastane yükü, sağlık kuruluşlarımızın yükü hala devam ediyor. Burada yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 73,5, servisteki doluluk oranımız ise yüzde 57,7, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 31.

İzmir'de artış hızı devam ediyordu. Son 2 günden bu yana artış hızının düştüğünü ama hastanelerimizdeki yükün önemli oranda artış içinde olduğunu söylemek istiyorum. Burada yoğun bakım doluluk oranı yüzde 77,6'ya kadar çıkmış durumda, servis doluluk oranı yüzde 57,9, solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 56,5."

Bazı illerin durumu

Koca, Hatay'ın hasta ve vaka sayıları ile hastane yükünün arttığı illerden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Hatay'da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 84,8, servis doluluk oranımız yüzde 64, solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 79,3. Adana yine vakanın son 2 haftadan bu yana önemli oranda arttığı, artış hızının düşmeye başladığı ama hastane yükünün, sağlık kuruluşlarımızdaki yükün hala önemli oranda devam ettiği bir ilimiz. Adana'da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78, servis doluluk oranımız yüzde 62,3, solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 41,8.

Samsun yine hem vaka sayısının hem hastane yükünün arttığı bir ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 80,8, servis doluluk oranımız yüzde 64,9, solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 60,7. Antalya hasta sayısının arttığı, hastane yükünün devam ettiği, yoğun bakım doluluk oranının ise yüzde 68,5 oranına çıktığı bir ilimiz. Solunum cihazı doluluk oranı yüzde 51,4, servis doluluk oranımız ise yüzde 46,7."

Mersin'de, son dönemde vaka sayısının arttığını, hastane yükünün de önemli oranda hala devam ettiğini dile getiren Koca, bu ilde yoğun bakım doluluk oranının yüzde 77,5, servis doluluk oranının yüzde 58,1, solunum cihazı doluluk oranının da yüzde 39,4 olduğunu bildirdi.

Koca, Ordu'ya ilişkin de şu bilgileri paylaştı:

"Ordu, vaka sayısının artış gösterdiği, son 2 günden bu yana artış hızının azaldığı ama yoğun bakım kapasitelerini arttırmamıza rağmen yoğun bakım doluluk oranı şu an yüzde 78,4, servis doluluk oranımız yüzde 49,6, solunum cihazı doluluk oranımız da yüzde 50,5."

Bakan Koca, bu şehirlerde birçok ilde olduğu gibi yoğun bakım yatak kapasitelerini önemli oranda artırdıklarını, bazı illerde de ara yoğun bakım sayılarını yükselttiklerini bildirdi.

"Ağır hasta sayımızın artış hızı düştü"

Günlük Koronavirüs Tablosu'nu açıklayan Koca, bugünkü test sayısının 204 bin 411'e ulaştığını ifade ederek, vaka sayısının 31 bin 712, hasta sayısının 6 bin 213, hayatını kaybedenlerin sayısının 217 olduğunu bildirdi.

Koca, bugün iyileşen hasta sayısının 5 bin 846 olduğunu belirterek, toplam verilere ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Toplam test sayımız 20 milyon 294 bin 377 oldu. Toplam hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı ise 15 bin 531'e ulaşmış durumda. Ağır hasta sayımızın artış hızı düştü, ağır hasta sayımız 5 bin 901 oldu. Genelde 100-150 gibi her gün ilave olurdu. Bu artış hızı bugün azalmış durumda. Filiasyon, ortalama temaslı tespit süresi 10 saat, filiasyon oranı yüzde 100'e yakın devam ediyor. Özellikle filiasyon ekip sayılarımızı bu dönemde önemli oranda artırmış olduk. Şu an 16 bine çıkmış durumda."

Koca, böylece temaslıların tespit süresinin giderek azaldığına işaret ederek, "Hastayı erken dönemde izole etmemiz bu anlamda önemli. Test çalışma süresini de numuneden alımdan, kabul ve onay dahil olmak üzere 9 saate kadar indirmiş durumdayız. Test kapasitemizi de ciddi oranda arttırdığımız halde süreyi de kısaltmış olduk. Yarından itibaren geçmişe dönük, 29 Temmuz'dan itibaren bugüne kadar olan vaka sayılarını da tabloda toplu bir şekilde vereceğiz. Onu da görmüş olacağız." diye konuştu.

- "Bize nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya bizim ihtiyacımız yok"

Avrupa Birliği ülkeleri ile ABD'nin Sinovac aşısını tercih etmemesine ve bazı ülkelerin nüfuslarının yaklaşık 1,5 katı kadar, Türkiye'nin ise 50 milyon doz aşı siparişinde bulunmasına ilişkin görüşleri sorulan Koca, kitlesel bağışıklama için vatandaşlara erken dönemde yoğun aşı yapmanın önemli olduğunu düşündüklerini vurguladı.

Koca, erken dönemde yoğun aşılama yapılırsa başarıya daha kolay ulaşılabileceğine inandıklarını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Aralık, ocak ve şubat ayları yani erken 2 veya 3 aylık zaman diliminde yoğun aşıya erişimi daha çok önemsiyoruz. Birçok aşıyı geliştiren ülke ve firmalarla irtibatta olmaya devam ettik ama erken dönemde aşının teslim edilebilirliği konusunda çok rahat olmadığını gördük. Özellikle birçok ülkenin binlerce, yüz binlerce açıklamış olduğu, sipariş ettiğini söylediği aşıların teslim sürelerine bakmak lazım. Erken dönemde, ilk üç aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Bize nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya bizim ihtiyacımız yok. Çünkü, bir veya birkaç aşımızın, nisan ayı ve sonrası dönemde devreye girebileceğini ümit ediyoruz. O nedenle biz aşıya erken ulaşmayı istedik."

"İnaktif aşıyı öncelikle temin etme çabasında olduk"

Aşının, özellikle güvenilir ve etkin olmasını hedeflediklerini belirten Koca, şunları kaydetti:

"Güvenilirlik anlamında da bugüne kadar geçmişte, tarihte ve birçok çocukluk çağı hastalık grubunda da kullanılan aşılarımızın geleneksel inaktif aşı yöntemi olduğunu biliyoruz. Sinovac aşısı, bu anlamda bugüne kadar çocukluk çağı aşılarımızı da üreten, geliştiren, 6 farklı aşıyı bugüne kadar üreten, 10 yıldan fazla zamandır bu aşı geliştirme ile ilgilenen, inaktif aşı üretmede de başarısını ortaya koymuş olan bir firma."

Şu an aşı geliştirdiğini söyleyen birçok firmanın aşı hakkında geçmişlerinin olmadığına dikkati çeken Koca, "Özellikle inaktif aşıyı daha güvenilir bulduğumuz için, inaktif aşıyı öncelikle temin etme çabasında olduk. Sinovac en erken faz-3 safhasına geçen aşıydı. Diğer aşılar son aylarda hızla bu safhayı bir şekilde geçtiler. Dolayısıyla yaygın yapıldığını ve yöntem olarak güvenilir olduğunu, sonuçlarını da aslında bilebilir olduğumuz bir aşıydı ve istediğimiz kadar aşıyı alamadık biz." ifadelerini kullandı.

İlerleyen süreçte yeni tedbirlerin alınıp alınmayacağıyla ilgili soruya Koca, geçen hafta başlayan tedbirlerin sonuçlarının gelecek hafta görüleceğini söyledi.

Ortalama 2 haftalık zaman diliminde sonuçları görmenin mümkün olduğunu belirten Koca, "Şu an bu kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Tam değerlendirmek için gelecek hafta daha net söylemek mümkün. Eğer bu anlamda alınması gereken farklı bir yöntem veya tedbir olursa, bunu da zaten öneri olarak almış oluruz. Şu an yeni bir kısıtlama için erken olduğunu, gelecek hafta bu konuyla ilgili salgının seyri belirleyecek. Salgının seyrine göre gerektiğinde yeni öneriler olabilir." diye konuştu.

"Aşı yapılacak kişilere antikor testi yapılması gibi herhangi bir takip yapılacak mı?" sorusuna Bakan Koca, şu yanıtı verdi:

"Kitlesel bağışıklama da antikor testi yaparak yapılmasının uygun olmadığını biliyoruz. Özellikle kimlere yapılmayacağını belirlemek önemli. Biz 18 yaş altı, gebeler ve muhtemelen son 4-6 ay içinde geçirmiş olanlar haricinde kişilere yapılması daha çok düşünülmüş olacak. Dolayısıyla kitlesel bağışıklamada antikor bakarak aşı yapılmasını şimdilik düşünmüyoruz."

Yılbaşı kısıtlamaya tabi

Koca, yılbaşında yeni bir kısıtlamanın olup olmayacağıyla ilgili soruyu, "Yılbaşı gecesi de kısıtlamaya tabi ama gün sayısının artıp artmama durumunu gelecek haftanın sonuçları ve salgının seyri belirleyecektir." şeklinde cevapladı.

Aşıların kimlere uygulanacağıyla ilgili soruya ise Bakan Koca, "Hamileler için düşünülmüyor. 18 yaş altı için şu an düşünülmüyor. 18 yaş altı için de Çin'de çalışma devam ediyor. Zannediyorum haziran ayı gibi açıklanmasını bekliyoruz. Süreçte aşının 18 yaş altı Faz 3 uygulamalarının sonuçları haziran ayına kadar çıkmış olacak. O dönem 18 yaş üstü herkesi aşılayabilirsek, sonuçlarla birlikte gerektiğinde 18 yaş altına geçilebilir." ifadelerini kullandı.

"Bakanlık olarak izin verdiğimiz herhangi bir aşı söz konusu değil"

Sağlık Bakanı Koca, aşıların Türkiye'ye daha önce gelip önceliği bulunan kişilere yapıldığı iddiasına şu yanıtı verdi:

"Hangi aşı olursa olsun Halk Sağlığı ve Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumumuz tarafından laboratuvarında testleri ve incelemeleri yapılmadıkça hiç kimseye yapılmasını istemiyoruz ve yapmıyoruz. Dolayısıyla incelemeden geçmemiş olan aşıları kimsenin yaptırmasını da istemiyoruz. Sadece şu dönemde gönüllü olanlara yapılabiliyor. Gönüllü olanlara yapılırken de birtakım esasları var. Dolayısıyla şu an Türkiye'de bizim Bakanlık olarak izin verdiğimiz herhangi bir aşı söz konusu değil."

Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının çok büyük yük altında olduğuna işaret eden Koca, "PCR'ı pozitif olan, enfekte olan sağlık çalışanları içinde vaka sayımız 120 bini geçti. Hayatını kaybeden kişilerin sayısı ise bu dönemde 216 kişi oldu. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Hepsi bu dönemin görev şehidi oldu. Rabb'im yakınlarına ve hepimize sabır versin." değerlendirmesinde bulundu.

"Ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına üzülüyorum"

Ölüm sayılarının doğru açıklanmadığıyla ilgili iddiaların sorulması üzerine Bakan Koca, bu dönemde ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına gerçekten üzüldüğünü söyledi.

Konuyla ilgili birkaç örnek hazırlattığına işaret eden Koca, şu bilgileri verdi:

"Mart ayında vefat edenlere uygulanan bir yaklaşım vardı defnedilirken. Ceset torbalarında farklı mezarlıklarda özel defnedilmesi şeklinde bir anlayış söz konusuydu. O dönemde biz bir genelge yayınladık. Genelgede şunu ifade ettik. Kovid bir bulaşıcı hastalıktır. Diğer bulaşıcı hastalıklar gibi defnin yapılmasını belirten özel ceset torbaları içinde olmamasını ifade eden bir genelge yayınladık. Yani bulaşıcı hastalıklar nasıl defnediliyorsa, hepatit, tüberküloz nasıl defnediliyorsa, Kovid'in de aynı şekilde defnedilmesi gerektiğini belirten bir genelgeydi. Bu genelgeden sonra bulaşıcı hastalıklar olarak işlenmiş oldu."

Bakan Koca, ayrıca bir ölüm belgesi kağıdını ekrana yansıtarak, gazetecilere de bilgi verdi.

"Mart ayından önce bulaşıcı hastalıkların artmadığı görülüyor"

"Hangi bulaşıcı hastalıklar bu dönemde arttı da sayılar bu kadar yükseldi?" sorusunun sorulduğunu dile getiren Koca, ölüm belgelerine ilişkin, "Bulaşıcı hastalıklar arttığı için yazılmıyor, bu dönem pandemi dönemi olduğu için her enfeksiyon bulgusu, zatürresi, ateşi, laboratuvar boyutuyla sepsis ve benzeri bulgusu olan hasta yıkanırken tedbir alınsın diye bulaşıcı hastalıklar diye işleniyor." açıklamasında bulundu.

Bakan Koca, yakın zamanda PCR testi negatif çıkan yani Kovid-19 olmayan ama enfeksiyon bulgusu veya farklı hastalıklar sebebiyle vefat eden, bu sebeple de ölüm belgesindeki "ölüm şekli" hanesine "bulaşıcı hastalık" yazılan vatandaşların ölüm belgelerini isimleri kapalı bir şekilde gösterdi.

Söz konusu rakamları söyleyen kişilerin mart ayından önceki verilere bakmasını isteyen Koca, mart ayından önce bulaşıcı hastalıkların artmadığının görüldüğünü ifade etti. Koca, "Mart ayından sonra pandemi dönemi olduğu için enfeksiyon belirtisi, ateşi, zatürresi, sepsisi olan herkes bulaşıcı hastalıklar olarak işlendi. Ama esas ölüm belgesinin aşağısında 'ölüm nedeni' bölümünde farklı." dedi.

"Bizim bildirdiğimiz rakamlar, PCR'ı pozitif olan kişiler"

Sağlık Bakanı Koca, "Biz PCR'ı pozitif olan ölümleri, hayatını kaybedenleri bildiriyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de biliyor. Bizim bildirdiğimiz rakamlar, PCR'ı pozitif olan kişiler, hayatını kaybedenler." diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) teknik raporuna işaret eden Koca, "Dünya Sağlık Örgütü diyor ki dünya da vakalarını bildirirken PCR'ı pozitif olanları bildiriyor. Dolayısıyla biz de benzer şekilde PCR'ı pozitif olanları bildirmiş oluyoruz ama Dünya Sağlık Örgütü teknik raporunda 'travma, trafik kazası gelmiş ama PCR'ı pozitif, bu Kovid değildir' diyor. 'Aort diseksiyonu' olmuş PCR'ı pozitif ama bu ölüm nedeni olarak Kovid değildir' diyor. Yani primer sebep önemlidir, Kovid veya influenza kolaylaştıran ikincil bir sebep olabilir. Kovid'le mi hayatını kaybetti yoksa Kovid kolaylaştıran bir sebep olarak mı devreye girdi. Bunu pozitif olduğu halde Kovid olmayacağını raporunda belirtiyor." ifadesini kullandı.

DSÖ'nün teknik raporuna göre, benzer şekilde PCR'ı pozitif, enfarktüs geçirmiş, enfeksiyonu olan hastanın da primer sebep dikkate alınarak Kovid-19 sebebiyle vefat etmiş olarak sayılmadığını anlatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu iş teknik bir iş. Bununla ilgili kararı veren hekimlerimiz. Birincil hekim birincil takip eden ayrıca bunu onaylayan, ölümün nedenini onaylayan ikinci hekim devreye giriyor. Dolayısıyla bu kadar teknik bir işi yapan bizim hekimlerimiz. Hekimlerimize güvenmiyor muyuz?

Dün bir vekil arkadaş, ismini söylemeyeyim, çok da muhalefet eden bir vekil arkadaş. Bu söylediğimden kendisi anlar. İstanbul'da 'bizim hastamız Kovid hastası değil, bulaşıcı hastalıklar yazıldı' diye isyan ediyor. 'Bu hasta emekli bir asker, bu yanlış yazıldı, bunun değiştirilmesini istiyoruz' diyerek bana kadar ulaştı. Niye, enfeksiyon olduğu için. Ben dedim ki biz ölüm şekline 'bulaşıcı hastalıklar' yazan hekim arkadaşımıza bir şey diyemeyiz ama ölüm nedeni önemlidir. Ölüm nedeni ikincil hekim tarafından onaylanır. Bu da genelde bir iki gün sonra değerlendirilir. Bununla ilgilenen arkadaşlara 'bunu hızlandırın' talimatı dışında bir şey veremem dedim. Bunun üzerine akut böbrek yetmezliği dahil olmak üzere başka nedenlerle kaybedilen hastanın dosyası tamamlandı dün."

"Pandemide mücadeleyi güçlü kılmamız gerekiyor"

Bakan Koca, bu hastaya üç defa PCR testi yapıldığını ve sonuçlarının negatif çıktığını aktararak, şöyle devam etti:

"Tedbir alınsın diye üst tarafa ölüm şekline 'bulaşıcı hastalıklar' yazılıyor. Her bulaşıcı hastalık Kovid değil. Esas Kovid yukarıya yazılmaz. Aşağıda ölüm nedeni yazılır. Dolayısıyla şu dönemde bütün vatandaşlarımıza bir ve beraber, daha çok güven vererek pandemide mücadeleyi güçlü kılmamız gerekiyor. Bu anlamda herkesin üzerine düşeni sonuna kadar yapma gayreti içinde olması, herkesin icraata odaklanması gerekiyor. Bizim salgın yönetimini siyasi beklentilere harcamamamız gerekiyor."

Aşılama çalışmaları

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşılama çalışmalarında öncelikli gruplar dışında aşının kimlere yapılacağına ilişkin soru üzerine, Bilim Kurulunun bir stratejiyle aşının kimlere, nasıl yapılması gerektiğini bütün detaylarıyla şekillendirdiğini ve planladığını aktardı.

Koca, "Biz bunu günbegün de açıklamış olacağız. Burada iletişimi de güçlü kılmak istiyoruz. İlk başlanacak sağlık çalışanlarımız olacak. Sağlık çalışanlarımıza da kaç günde nasıl yapılacağını da deklare etmiş olacağız. Devamında kimlerin bir yoğunluk olmadan, herhangi bir sorun oluşturmadan vatandaşımızın kolay erişebileceği bir yaklaşım tarzını benimsemeye, geliştirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —