- Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu: - 'Hastalık gerçekte kontrol edilemeyecek kadar hızlı yayılmıyor. Yüksek can kayıplarına da yol açmıyor. Bunu s
İSTANBUL (AA) - Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, Hollywood filmlerinde ve romanlarda insanlığın sonunu getirecek bir virüsten zaman zaman bahsedildiğini belirterek, "Hastalık gerçekte kontrol edilemeyecek kadar hızlı yayılmıyor. Yüksek can kayıplarına da yol açmıyor. Bunu son 2,5 aydır gördük. O kadar korkmayalım ama önlemlerimiz de en üst seviyede alalım. İlk olarak mümkün olduğunca yurt dışı seyahatlere özellikle de Uzak Asya’ya çıkmamak gerekiyor." uyarısında bulundu.
Yeditepe Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Sönmezoğlu, koronavirüs ve hastalığa ilişkin yaygın korku hakkında bilgi verdi.
Koronavirüsün influenza (grip) gibi insan virüsü olmadığını vurgulayan Sönmezoğlu, "Koronavirüs yeni bir virüs olarak algılanıyor ama kış aylarında soğuk algınlığına neden olan ve nezleden sonra çok sık görülen bir virüs olduğu tıp çevreleri tarafından yıllardır biliniyor. 1997’de yaşanan kuş gribi ve 2009’da görülen domuz gribinin insanlarda da görülmeye başlaması gibi 2019-nCoV olarak adlandırılan yeni koronavirüs de deve, yarasa, kedi ve yılan gibi çok çeşitli hayvan türlerinde görülüyor. Aralık 2019’dan beri artık gördük ki hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor ve insanlar arasında da bulaşma devam ediyor." bilgilerini verdi.
Yeni koronavirüsün 2003’de görülen SARS koronavirüse çok benzediğini ifade eden Sönmezoğlu, SARS CoV'nin de Asya ülkelerinde ortaya çıktığını ve günümüzdeki salgında olduğu gibi seyahatleri durdurduğunu kaydetti.
SARS CoV’de can kaybı oranın düşük olduğunu belirten Sönmezoğlu, 2019-nCoV’de korku ve paniğin can kayıplarına yol açtığını aktardı.
- "Can kaybı oranı korkulandan daha az"
Sönmezoğlu, bugün itibarıyla Çin’de 77 bin koronavirüs vakasının görüldüğünü belirterek şu bilgileri verdi:
"Çin’deki oran yüksek ama 2 bin kadar vaka da Çin’in dışındaki ülkelerde var. Hastalığın ne kadar hızla yayıldığı ve ne kadar ölümcül olduğu Çin dışındaki bu vakalara bakarak da görülebiliyor. Eldeki verilerle bir projeksiyon yapıldığında 2019-nCoV’de can kaybı oranının SARS CoV’de olduğu gibi yüzde 15’lerde olmadığı gençlerde yüzde 2 yaşlılarda ise yüzde 4 arasında seyrettiği anlaşılıyor. Bu virüsün Çin’de ortaya çıkması da spekülasyon konusu. Yarasa, yılan gibi vahşi hayvanlarla temasın Çin’de daha fazla oluşu nedenlerden birisini oluşturuyor. Bu virüs alt solunum yollarında yani akciğerlerde 'anjiotensin converting enzim' denilen reseptör aracılığı ile bağlanırlar. Dünyanın diğer bölgelerine oranla bu reseptörlerin Çin toplumunda yoğunluğu çok daha fazla görülüyor."
- "Asyalı birisiyle teması bulunan kişilerin 14 gün karantinada olması gerekiyor"
Çin'le bağlantısı olmayan herhangi bir insanda çok büyük bir riskin olmadığını ifade eden Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, Çin’in dışındaki ülkelerde 2019-nCoV’un yoğun bir artışın görülmediğini kaydetti.
Birkaç vakanın infiale neden olmaması gerektiğini aktaran Sönmezoğlu, şu uyarılarda bulundu:
"Hastalık gerçekte kontrol edilemeyecek kadar hızlı yayılmıyor. Yüksek can kayıplarına da yol açmıyor. Bunu son 2,5 aydır gördük. O kadar korkmayalım ama önlemlerimiz de en üst seviyede alalım. İlk olarak mümkün olduğunca yurt dışı seyahatlere özellikle de Uzak Asya’ya çıkmamak gerekiyor. Uluslararası hava alanlarında mümkünse bulunmamak ancak zorunluysak da
öpüşmek, sarılmak gibi insanlarla yakın temasa girmemek gerekiyor. 80 yaşın üstündeki yaşlılar AVM, havaalanı, otogar gibi kalabalık ortamlardan uzak durmalıdır. Yabancı birisiyle özellikle de Çinli ya da Asyalı birisiyle teması bulunan kişilerin 14 gün gözetimde, karantinada olması gerekiyor. Çok kalabalık ortamlara giren yaşlı veya kemoterapi hastası gibi riskli gruplardaki kişilerin mutlaka korunaklı maskeler takması gerekiyor."
- "Korunmak için sağlıklı olmaya çalışmak gerekiyor"
Sönmezoğlu, insanların hasta olmasını engelleyen yegane savunma mekanizmasının bağışıklık sistemi olduğunu ifade ederek, genetiğin bağışıklık sistemi için önemli bir risk faktörü olduğunu kaydetti.
Sönmezoğlu değerlendirmesini şöyle tamamladı:
"Hareketsiz yaşam, içki, sigara, dengeli beslenmemek, sıklıkla açık havaya çıkmamak bağışıklık sistemini çökerten faktörlerdir. Böyle bir durumda en basit virüsler kişiyi ağır hasta edebilir.
Böyle bir kişinin koronavirüsle karşılaştığında çok kolay kapacağını belirterek aslında yapılması gerekenin sağlıklı olmaya çalışmak olduğunu, iyi beslenmek, açık havada zaman geçirmek, stresi kontrol etmek, kaliteli uyumak, bol sıvı tüketmek ve dışarıdan gelindiğinde elleri yıkamaktır. Korunmak için sağlıklı olmaya çalışmak gerekiyor. Bunlara dikkat edildiğinde koronavirüsün de içinde bulunduğu birçok enfeksiyondan korunmak mümkündür.”