Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Turan Uslu, kötü postürün hayatın ileri dönemlerinde karşılaşılabilecek birçok ağrılı kas iskelet sistemi problemlerinin, organ ve ruhsal bozuklukların sebebi olabileceğini bildirdi.
İSTANBUL (AA) - Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Turan Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada postürün, duruşun vücut kısımlarının diziliş ve düzeni olduğunu aktararak, bunun statik ve dinamik olarak ikiye ayrıldığını belirtti.
Oturma, ayakta durma, yatma sırasında vücudun duruş şekline statik postür, hareket esnasındaki şekline ise dinamik postür denildiğini ifade eden Uslu, iyi bir postür eğitimine çocukluktan başlanması gerektiğine işaret ederek, "Kötü postür hayatın ileri dönemlerinde karşılaşılabilecek birçok ağrılı kas iskelet sistemi problemlerinin, organ bozukluklarının ve ruhsal bozuklukların sebebi olabilir." dedi.
İdeal duruş ve yatış şekline ilişkin bilgi veren Uslu, şunları kaydetti:
"Baş dik, ileri ve geri eğiklik yapmaksızın yanlardan bakıldığında kulaklar, tam omuzlar hizasında olmalıdır. Göğüs dik durmalı bel ve boyundaki çukurluklar normalden fazla veya az olmamalıdır. Karın düz olmalıdır. Omuzlar dik olmalı, çökmüş gibi olmamalıdır. İdeal yatış pozisyonu, yatak sert ve düz olmalı, vücut ağırlığıyla yaylanmamalıdır. Baş ve gövde uyum içinde olmalıdır. Yastık çok alçak veya çok yüksek olmamalı, boyundaki çukurluğu destekleyecek kadar olmalıdır. Çok yumuşak yastıklar zararlıdır. Ayrıca çok sert ve yüksek yastıklar başın askıda kalmasına ve boynun zorlanmasına sebep olur."
"Otururken kolların desteklenmesi omuz ve boyuna binen yükü azaltır"Oturulan yerin yeterli yükseklikte olması gerektiğini dile getiren Prof Dr. Uslu, "Her iki ayak yere eşit olarak temas etmelidir. Çalışma esnasında öne eğilmeyi önlemek için masaya yakın oturulmalı, araba kullanılıyorsa direksiyona yakın olunmalıdır. Sırt ve mümkünse baş, eğimi hafif arkaya bakan bir destekle desteklenmelidir. Otururken kolların bir destekle desteklenmesi omuz ve boyuna binen yükü azaltır." değerlendirmesinde bulundu.
Duruş bozukluklarına sık rastlandığını anlatan Uslu, bunlara ilişkin bilgi verdi. Bu çerçevede kifolordozun (kamburluk ve çukur bel) önemli bir duruş bozukluğu olduğunun altını çizen Uslu, bu hastalarda boyun, omuz, sırt, bel ve bacak ağrılarının sık görüldüğünü söyledi.
Arkaya eğik bel duruş bozukluğunda ise omurga ve omuz ağrılarına sık rastlandığını aktaran Uslu, diğer postür bozukluğu hastalıklarını ise şöyle sıraladı:
"Düzleşmiş bel, bu postürde karın kasları kuvvetli, bel ekstansörleri (doğrultucu kaslar) zayıftır. Kalça ve diz eklemi aşırı doğrulmuş. Düzleşmiş belde disklere binen yük arttığı için bel fıtığı riski artar. Düşük omuz bozukluğu ise uzun süre masa başında çalışanlar, bilgisayar ve daktilo gibi klavyeli cihaz kullananlar, borsa çalışanları gibi sürekli bir ekran izlemek zorunda kalanlar, çok fazla miktarda el işi yapanlarda görülür. Bu hastalar, sırtta kamburluk, omuzlarda çökme ve yuvarlaklaşma ve boynun öne doğru eğim yapması şeklindeki duruş bozukluklarıyla çok sık karşılaşır. Bu kişilerde aynı pozisyona maruz kalmaktan omuz ağrıları, boyun ağrıları, kürek kemikleri arasında ağrı, kol ve el bileği ağrıları çok sık görülür. Uzun süreli kötü ve aynı pozisyonda ders çalışan öğrenci ve akademisyenlerde de benzer tablolar görülebilir."
"Başın öne doğru eğik olması sık görülen bir duruş bozukluğu"Başın öne doğru eğik duruşunun da önemli bir postür bozukluğu olduğunu belirten Uslu, "Uzun süre masa başında çalışanlarda sık görülen bir duruş bozukluğudur. Başın her 2,5 santim öne doğru eğik tutulması boyun omurlarına binen yükü iki kat artırır. Bu duruş bozukluğu uzun süre devam ettirilirse birçok duruş bozukluğuna da sebep olur. Günümüzde oldukça sık görülen bir duruş bozukluğudur. Bu kişilerde baş ağrıları, boyun, omuz, kol ve sırt ağrıları çok sık görülür." şeklinde konuştu.
Çok yaygın bir problem olan duruş bozukluklarını tedavi etmenin oldukça zor olduğuna dikkati çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Turan Uslu, egzersiz programlarıyla, omurga esnekliğini ve disklerin sıvı içeriğini artırmaya yönelik tedavilerle, bu sorunlara çare bulmaya çalıştıklarını, tedavide omurga destek aparatları ve korseler kullandıklarını sözlerine ekledi.