Minik Leyla’nın davasında 3 tanık daha dinlenecek

AĞRI’DA İKİ SENE ÖNCE KAYBOLDUKTAN SONRA CANSIZ BEDENİ BULUNAN LEYLA AYDEMİR’İN DAVASININ 2 EKİM CUMA GÜNÜ GÖRÜLECEK DURUŞMA ÖNCESİ UCİM GENEL BAŞKAN DANIŞMANI VE ERZURUM İL TEMSİLCİSİ AVUKAT AYŞEGÜL AYDOĞAN AÇIKLAMALARDA BUL

Genel 26.09.2020 10:18:48 0
Minik Leyla’nın davasında 3 tanık daha dinlenecek
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ağrı’da iki sene önce kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunan Leyla Aydemir’in davasının 2 Ekim Cuma günü görülecek duruşma öncesi UCİM Genel Başkan Danışmanı ve Erzurum İl Temsilcisi Avukat Ayşegül Aydoğan açıklamalarda bulundu. Aydoğan, “Mahkeme yargılamayı uzatma maksatlı olarak 3 tane daha tanığın dinlenmesine karar verdi. Biz artık karar çıksın istiyoruz” dedi.

Ağrı’da15 Haziran 2018 yılında Ramazan Bayramı’nda gittiği dedesinin köyünde kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in davasının 5. duruşması 2 Ekim Cuma günü Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Kararın çıkması beklenen davada mahkeme tarafından önceki duruşmalarda tanık listelerinde yer alan fakat duruşmalara katılmayan Kerem Aydemir, Dilaver Aydemir ve Gülcemal Aslan isimli 3 tanığın dinlenilmesi için zorla getirtilme kararı verildi. Öte yandan Leyla Aydemir davası hakkında savcı tarafından tamamlanan mütalaa da tutuklu yargılanan amca Yusuf Aydemir (43), akrabası Mehmet Ali Aydemir (33) ve köylüsü Besim Dursun’un (48) fikir ve eylem birliği içerisinde Leyla’yı öldürdüğünün anlaşıldığını belirtilerek ağırlaştırılmış müebbet ve 14’er yıla kadar hapis cezası verilmesini istenmiş, tutuksuz sanıklar Ayşe Artam (38) ve Yıldırım Artam (41) hakkında cinayete ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardımdan 29 yıl dörder aya kadar hapis cezası talep eden savcı, amca Musa Aydemir (29) ve Besim Dursun’un eşi Hatun Dursun’un (56) ise beraat ettirilmesini istemişti.

“Musa Aydemir ve Hatun Dursun katillere yardım etme nedeniyle de olsa işin içindeler”

Amca Musa Aydemir ve Hatun Dursun’un beraat kararına tepki gösteren UCİM Genel Başkan Danışmanı ve Erzurum İl Temsilcisi Avukat Ayşegül Aydoğan, “Yaklaşık 2.5 sene önce Ağrı’da Leyla Aydemir küçücük mavi gözlü kızımız katledildi ve 2.5 senedir yargılama sürüyor. 2 Ekim’de duruşma tarihi verildi ve artık kararın çıkmasını bekliyoruz. Bir önceki celsede savcı mütalaasını verdi. Mütalaada 5 sanığın ağırlaştırılmış müebbet cezasını isteyen savcımız, Musa Aydemir ve Hatun Dursun hakkında ise beraat kararının verilmesini istedi. Biz buna karşı çıktık çünkü Musa Aydemir ve Hatun Dursun’un da her ne kadar işin içinde tamamen olmasalar da yardım etme nedeniyle bu suçun bir parçası olduklarını hepimiz biliyoruz. Bununla ilgili de beyanlarımızı verdik” dedi.

“Mahkeme yargılamaya uzatma maksatlı 3 tane daha tanığın dinlenmesine karar verdi”

3 tanığın ifadelerinin aynı olmasından dolayı dinlenilmesinden vazgeçilmesi gerektiğini kaydeden Aydoğan, “Savcı mütalaasının verilmiş olmasına rağmen mahkeme yargılamayı uzatma maksatlı olarak 3 tane daha tanığın dinlenmesine karar verdi. 3 tane tanığın hiçbir şekilde esasa ilişkin değişik bir şey söylemeyeceği bahsiyle Ağrı Barosu’ndan yetkilendirilmiş UCİM Avukatları ve Erzurum Barosu Avukatları olarak tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesini mahkeme heyetinden duruşma öncesi talep ettik. 2 Ekim’de ki duruşmada da tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesini isteyeceğiz” diye konuştu.

“Karar çıkmadıkça her celse sonrası Leyla’nın katilleri aramızda dolaşıyor”

UCİM Genel Başkan Danışmanı ve Erzurum İl Temsilcisi Avukat Ayşegül Aydoğan, “2 Ekim’de artık kararın çıkmasını istiyoruz. Toplam 8 celsedir devam eden ve 9’ncu celsesi gerçekleştirilecek olan Leyla’nın davasında kararın çıkması demek artık katillerin dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezmemesi demek. Kamuoyu vicdanının artık rahatlaması demek. Her celse sonrasında Leyla’yı öldürenler aramızda, dışarıda serbest bir şekilde dolaşıyor. UCİM olarak kalabalık bir şeklide Ağrı’da olacağız. 2 Ekim’de herkesin orada olmasını istiyoruz. Çünkü artık yargılama sona ermeli ve karar çıkmalı” açıklamalarında bulundu.

Ne Olmuştu?

Ağrı’da şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısı olan Leyla Aydemir, 2018 yılında Ramazan Bayramı dolayısıyla geldikleri dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde, 15 Haziran günü kayboldu. Tüm Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu Leyla’nın 18 gün sonra, köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkiinde cansız bedeni bulundu. Su içinde bulunan küçük kızın babası Nihat Aydemir’in kuzeni Mehmet Ali Aydemir (33), 18 Temmuz günü ’kasten öldürme’ suçundan tutuklandı.

’7 sanığa dava açılmıştı’

Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığınca Mehmet Ali Aydemir’in de aralarında olduğu 7 sanık hakkında çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, iştirak halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da 14’er yıla kadar hapis cezası istemiyle 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı.

Davanın 20 Eylül 2019 günü görülen ilk duruşmasında, baba Nihat Aydemir sanıklardan şikayetçi olmamış anne Şükran Aydemir ise şikayetçi olmuştu. Mahkeme heyeti, Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir’i ’suçu işlediğine yönelik somut deliller bulunduğu ve dinlenilmeyen tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali olduğu’ gerekçesiyle tutuklarken 19 Aralık 2019 günü, dosya üzerinden yapılan tutukluluk değerlendirmesinde ise Mehmet Ali Aydemir, ’mevcut delil durumu ile tutuklulukta geçen süre ve dosyanın geldiği aşama’ dikkate alınarak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Korona virüs tedbirleri kapsamında 3 Temmuz 2020’ye ertelenen davada Cumhuriyet savcısı, esas hakkında mütalaasını mahkemeye sundu. Baba Nihat Aydemir ile sanık Besim Dursun’un oğlunun Kanada’ya gönderilmesinden kaynaklı para meselesi olduğu anlatılan mütalaada, sanık Dursun’un olaydan birkaç yıl önce Aydemir’e, "Yemin olsun ben sana ciğer acısını yaşatacağım, ben seni ciğerinle terbiye edeceğim" diye sözler söylediği kaydedildi. ’Yiğit’ kod adlı gizli tanığın, taziye ziyareti sırasında Yusuf Aydemir ve Besim Dursun’un evden sık sık çıkıp, geri döndüklerini bildirdiği ifade edilen mütalaada, Leyla’nın sanık Dursun’un evinin önünden kaybolduğunun diğer tanıkların ifadeleriyle de sabit olduğu vurgulandı. Mütalaada, "Yapılan HTS incelemesinde, sanık Yusuf ve Besim’in maktul Leyla’ya ait cesedin bulunduğu sırada görüşme gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir" denildi.

’Baba ile amca arasında husumet’

Baba Nihat Aydemir ile Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir arasında da miras ve alacak meselesi yüzünden husumet olduğu ifade edilen mütalaada, tutuklu amcanın teknik takibe takılan telefon kayıtlarına da yer verilirken şöyle denildi:

"Sanık Yusuf Aydemir’in sanık Besim Dursun ile yakın arkadaşlığının olduğu, maktul Leyla’nın kaybolduğu gün taziye evinde sanık Yusuf ve Besim’in sürekli bir yerlere gidip tekrar döndüğü, maktul Leyla’yı, sanık Yusuf’un ortadan kaybolduğu yere doğru yönlendirdiği ve Leyla’nın kaybolmadan önce sanık Yusuf’un yanında olduğu tanık beyanlarından anlaşıldığı, Yusuf’un tape kayıtlarında, kolluk görevlilerine bir şey anlatmadığını, diğerlerinin de anlatmamaları ile kolluk ekiplerine dikkat etmeleri yönünde konuşmalar yaptığı saptandı."

’Sanığın maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir’

Sanık Mehmet Ali Aydemir’in ise Leyla’yı ablası Ayşe Artam’ın evine bıraktığı kaydedilen mütalaanın devamında, "Maktulün cesedine ulaşıldığı sırada kolluk ekiplerince tutulan tutanağa göre, cesedi jandarma ekipleri dışında kimsenin görmemesine rağmen sanık Mehmet Ali, Leyla’nın kıyafetsiz olduğunu ve kıyafetlerini arayacağını ekiplere bildirdi. Sanık Mehmet Ali’nin maktulün kıyafetsiz bulunduğunu bilmesi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanığın ayrıca maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir" denildi.

’Berat edilmesi istendi’

Cumhuriyet savcısı amca Musa Aydemir ile ilgili olarak da mütalaada, "Her ne kadar sanık Musa’nın telefonunda, maktulün videosu olsa da sanığın müştekilerin evinde yaşamış olduğu, aralarında hiçbir husumet bulunmayışı, sanığın videoyu çekmekteki amacının sosyal medyada paylaşmak olduğu, bu hususun aleyhte delil olarak kullanılmasının olağan hayat akışına uygun olmadığı, sanık hakkında diğer sanıkların aksine ve olay tarihinde 3 yaşında olan ve yargılama aşamasındaki uzman raporuyla beyanına itibar edilemeyecek olan Üzeyir’in ifadeleri dışında aleyhine hiçbir tanık beyanının bulunmayışı dikkate alındığında sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda, delil yetersizliğinden beraatına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir" dedi.

’Tutuklanmaları istendi’

Yargılama aşamasında müştekilerin şikayetlerinden vazgeçtikleri ancak söz konusu suçun şikayete bağlı olmadığının hatırlatıldığı mütalaada, Yusuf Aydemir, Mehmet Ali Aydemir ve Besim Dursun’un fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı ve eylemlerine uyan ’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme’ suçlarını iştirak halinde işledikleri bildirildi. 3 sanığın ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıldan 14’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.

Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın da ’cinayete ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardım’ suçlarından 29 yıl 4’er ay hapisle cezalandırılmalarını isteyen savcı, amca Musa Aydemir ve Hatun Dursun hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesini talep etti.

Cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar Mehmet Ali Aydemir, Besim Dursun, Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın, hükümle birlikte tutuklanmalarına karar verilmesini de talep etti.


Anahtar Kelimeler: