Dar gelirli kadınların küçük sermayelerle kendi işini kurmasını desteklemek için verilen mikrokrediler şehir merkezinin yanı sıra kırsalda da kadınların hayatlarını değiştirmeye devam ediyor.
Dar gelirli kadınların küçük sermayelerle kendi işini kurmasını desteklemek için verilen mikrokrediler şehir merkezinin yanı sıra kırsalda da kadınların hayatlarını değiştirmeye devam ediyor.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) bünyesinde yürütülen Türkiye Grameen Mikrofinans Programı’yla, finansal sıkıntının azaltılması ve Türkiye’de yoksulların küçük bir sermayeye ulaşmasını sağlamak amacıyla mikrokredi faaliyeti gerçekleştiriliyor.
DAR gelirli kadınların küçük sermayelerle kendi işini kurmasını desteklemek için 200 binden fazla kadına 1 milyar lirayı aşkın mikrokredi kullandırıldı.
TİSVA Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül önderliğinde, finansal sıkıntının azaltılması ve Türkiye’de yoksulların küçük bir sermayeye ulaşmasını sağlamak amacıyla mikrokredi faaliyeti gerçekleştiriliyor. Mikrokredinin öncüsü ve Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Dr. Muhammed Yunus’un kurduğu Grameen Bank ile yoksulluğun azaltılmasına katkı sağlamak üzere geliştirilen Türkiye Grameen Mikrofinans Programı’nda, teminat ve kefalet gerekmeden, dar gelirli kadınlara gelir getirici faaliyette bulunmalarını sağlayacak şekilde tamamen güvene dayalı mikrokredi veriliyor.
“En ücra yerde kadınlar ben de varım diyor”
Eski Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun’un, destekleri ile Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde kurulan ve faaliyetlerine devam eden, Türkiye Grameen Mikrofinans Programı Kemaliye Ayten Coşkun, Eğin Başpınar Mikrofinans Şubesinden aldığı mikrokredi ile 5 keçi alarak hayvancılık işine başlayan Emine Özer, 11 yılda girişimci bir kadın olarak kat ettiği yolda 60 keçisi, 70 keçi yavrusu ve 3 dondurma makinesi bulunuyor.
Ekonomik kriz ve işsizlikten dert yananların sayısının her geçen gün arttığı ülkemizde ekmeğin peşinde koşanlar bir şekilde kendilerine iş ve ekmek kapısı bulabiliyor. Bu duruma en güzel örnek ise Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde 67 yaşında gençlere örnek olmak istiyorum diyen Emine Özer, “Köye geldiğimde hiç kimse hayvan beslemiyordu, ekim yapılmıyordu. Burada tarla ektim ve herkese ekmelerini söyledim. Şimdi çok şükür köyde ekilecek yer kalmadı. Bir kaç tane de küçükbaş sürüsü oldu. Gençlerin, eli iş tutanın, gücü olanın çalışması taraftarıyım, boş oturmayı sevmiyorum." dedi
Üreten toplum gelişir, üretimin olduğu yerde bereket olur, istiyorum ki herkes bir şeyler üretsin diyen Özer, “Şehirde beni saraya koysanız ben keçilerle, tavuklarla, tarlayla bahçeyle uğraşmayı tercih ederim. Büyük şehirler artık insanları yoruyor” dedi.
“Eli iş tutanın, gücü olanın çalışması taraftarıyım”
Emine Özer, "Keçi sütünden dondurma, peynir ve künefe yapıyoruz. 67 yaşındayım ve gençlere örnek olmak istiyorum. Köye geldiğimde hiç kimse hayvan beslemiyordu, ekim yapılmıyordu. Burada tarla ektim ve herkese ekmelerini söyledim. Şimdi çok şükür köyde ekilecek yer kalmadı. Bir kaç tane de küçükbaş sürüsü oldu. Gençlerin, eli iş tutanın, gücü olanın çalışması taraftarıyım, boş oturmayı sevmiyorum." diye konuştu.
“Üreten toplum gelişir, üretimin olduğu yerde bereket olur, istiyorum ki herkes bir şeyler üretsin” diyen Özer, “Ankara’da 45 sene kaldım. Eskiden keçilerimiz koyunlarımız vardı. Ankara’da 45 yıl bu işten uzak olmama rağmen geldim hiç yabancılık çekmedim” dedi.
Özer, bulundukları köyün Erzincan’ın en uçtaki ve Malatya sınırı yakınında yer alan köyü olduğunu anlatarak, ürettikleri dondurma, peynir, künefeleri ilçe merkezine ve çevre illere de satarak geçindiklerini aktardı.
Emine Özer’in 75 yaşındaki eşi Fikret Özer ise işin mimarı eşinin olduğunu söyleyerek, "Eşim köye gezmeye gelirken bana ’3-5 kilogram sütten dondurma yapacak malzemeyi hazırla ben orada misafirlerimize ikram ederim’ diyordu. Dondurma üretimimiz böyle başladı. 3-5 kilo dondurma yapacak malzemeyi hazırlayıp eşime veriyordum, eşim burada keçi sütünden dondurma yapıyordu fakat talep artınca eşime makine göndermek mecburiyetinde kaldım. Köyde bir makine ile başladık sonra talebi karşılayamaz hale geldik’’ dedi.
Ayten Coşkun Eğin Başpınar Kemaliye Mikrofinans Şube Yöneticisi Hatice Mavuş ise Mikrokredinin amacının kadınları koruyarak onların iş hayatına atılmasını sağlamak olduğunu söyledi. Kadınların ekonomik hayata katkı sunmasını ve üretken bireyler olmasını hedeflediklerine işaret eden Mavuş, “Mikro ölçüden başlayıp makro boyutlara doğru yatırım yapmalarını amaçlayan program kapsamında Emine hanım 2010 yılında 1000 TL mikrokredi kullandı, her yıl işini büyüten Emine hanıma bizde desteğimizi hiç kesmedik, kendisine 11 yılda toplam 32 Bin TL mikrokredi kullandırıp Girişimci bir kadın olmasına destek olduk’’ dedi.
Mikrokredi nasıl alınır?
Mikrokredi almak için, aynı mahallede benzer ekonomik ve sosyal şartlarda yaşayan 5 kadının bir araya gelmesi gerekiyor. Bireysel kredi verilmiyor. Kredi, sadece kadınlara veriliyor. Ama erkekler de ailelerindeki kadınlarla yapacakları işler için bu krediden faydalanabiliyor. Verilen mikrokredi 1 yıllık olup, haftalık taksitlerle 48 haftada geri alınıyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı’ndan alınan paranın 1 hafta içinde iş için kullanılması gerekiyor. Faiz uygulanmıyor ancak programın devamlılığı için bir hizmet bedeli alınıyor. 64 ildeki 92 Türkiye Grameen Mikrofinans Programı (TGMP) mikrofinans şubesine şahsen giderek başvuru yapılabiliyor.