İSTANBUL (AA) - ELİF FERHAN YEŞİLYURT - Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle psikoterapi hizmetleri online ortama taşınırken, söz konusu salgın hastalığın sona ermesiyle psikoterapi ihtiyacında ciddi bir artış olması bekleniyor.
Dünyada ve Türkiye’de görülen koronavirüs günlük hayatın yanı sıra sağlık gibi bazı sektörlerde de iş yapış şekillerini değiştirdi.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Medicana Çamlıca Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, psikologların yürüttüğü psikolojik değerlendirme seansları gereği, hastaları haftada bir kez görmeleri gerektiğini belirtti.
Her hafta düzenledikleri bu psikoterapilerde psikiyatrik durumdaki değişimi gözlemlemeleri ve müdahale etmeleri gerektiğini ifade eden Bozkurt, şunları kaydetti:
“Doğal olarak da hastalarımız her hafta evlerinden çıkıp çalıştığımız ofise gelmeli ama pandemik bir salgını tecrübe ettiğimiz şu günlerde evimizde kalıp, önlem almamız çok daha büyük bir önem taşımaktadır. Bu durumda, düzenli olarak psikoterapiye gidilemez. Doğal olarak bu durumda çalışma şeklimizde farklılaşmaya gitmeye başladık. Hastalarımız bize, biz hastalarımıza çeşitli iletişim kanallarından; sosyal medya, web sayfası gibi online kanallardan ulaşabiliyor.”
- “Temizlik hastalığı toplumumuzda sıklıkla görülüyor”
Koronavirüsün ardından yoğunluk artışı olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Bozkurt, “Şu an için bir yoğunluk olması söz konusu değil, danışanlarımızın evde kalması gerekiyor ama koronavirüs salgın tehdidi ortadan kalktıktan sonra psikoterapi ihtiyacında ciddi bir artış olabilir.” dedi.
Bozkurt, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) halk arasında temizlik hastalığı olarak anıldığını, temizliğe yönelik olan takıntılı davranışın OKB’nin tiplerinden biri olduğunu ve toplumda sıklıkla görüldüğünü anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“OKB hastaları temizliği bilinçsizce yaparlar, genelde onları motive eden bir neden vardır ama bu neden gerçekçi bir neden değildir ve kendilerinin, çevrelerindeki insanların yaşamını zora sokar. Ama bu pandemik salgında hijyen çok önemli, elimizin, yüzümüzün, kullandığımız gereçlerin temizliğine dikkat etmemiz gerekir. Bu gerçekçi bir neden, bunu hastalanmamak için yapıyoruz. OKB hastaları ise temizliği gerçekçi bir nedene bağlamazlar, örneğin onlara göre ellerini ancak çamaşır suyuyla yıkamak temiz olmayı sağlar. İşte gerçeklik tarafı burada bozulur.”
Bozkurt, sağlıklı bireylerin sabunla ellerini belli bir süre yıkamalarının hijyen için yeterli olduğunu bildiğini ancak OKB hastalarının bunu yeterli görmediğini aktararak, “Çamaşır suyunun sağlıklarını çok kötü etkilediğini bilmelerine rağmen, ruhsal rahatlama hissetmek için bunu yaparlar. Hijyeni ve tutarlı temizliği uygulamamız lazım, OKB hastaları kendi yöntemlerini uygulamak yerine, uzmanlar tarafından detaylı anlatılan temizleme yöntemlerini kullanmalıdır.” diye konuştu.
- “Günümüzü planlayarak yaşamalı, kendimizi aktif tutmalıyız”
Bozkurt, evde kalınması gereken bu günlerin, hafta sonunu evde geçiren öğrencilerin veya çalışan, çalışmayan insanların gününe benzemediğini belirtti.
Kübra Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hafta sonları evde vakit geçirmek istiyorsanız, biraz tembellik yaparsınız, biraz fazla uyursunuz, evde kalan birikmiş işleri yaparsınız, televizyon izlersiniz veya kafanızda ne planlamışsanız onu yaparsınız. Ama şu durumda her gününüzü evde, sanki hafta sonu evde kalmışsınız gibi gevşek geçirmemelisiniz çünkü hareketsiz bir yaşam sürmeye başlarsanız, bir süre sonra depresif hissetmeye başlarsınız. Hareketsiz durdukça hastalanırız. Bu, ruhsal sağlığımız için geçerli önermelerden biridir. Aktif olmalıyız, zihnimizi ve vücudumuzu aktif tutmalıyız. Yani günümüzü planlayarak yaşamalı, kendimizi aktif tutmalıyız.”
- “Aile içi yapılabilecek aktiviteler ruh sağlığımız için daha faydalı olacaktır”
Her gün uygulanması gereken programın belli olması gerektiğini vurgulayan Bozkurt, önceden hedeflenen ama yapmaya bir türlü fırsat bulunamayan aktivitelere günlük programda yer verilebileceğini söyledi.
Bozkurt, evde uygulanacak egzersizlere vakit ayrılması gerektiğini anlatarak, “Yeterli uyku saatlerimiz olmalı, gündüz uyuklamasından kaçınmalıyız. Yemek saatlerimiz belli olmalı. Aile içi sohbete de daha fazla zaman ayırabiliriz. Kaygımızı arttırabilecek, sosyal medyada dönen gerçek dışı haberleri okumaktansa, aile içi yapılabilecek aktiviteler ruh sağlığımız için daha faydalı olacaktır.” diye konuştu.