Ankara'da yaşayan 66 yaşındaki Erdoğmuş, Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'te Ada'da barış ve huzurun sağlanması için gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı'ndan 46 yıl sonra, oğulları ve kızıyla gazi olduğu Beşparmak Dağları'na ziyarette bulundu.
Harekat sırasında gazi olan Erdoğmuş, o dönemde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Gazi Erdoğmuş, Bolu Komando Tugayı'nda görevliyken harekata katıldığını, ilk olarak Beşparmak'ta Saint Hilarion Kalesi'nin bulunduğu bölgedeki atış poligonunda toplandıklarını söyledi.
20 Temmuz 1974 gecesi, çok sıkı bir çatışma yaşadıklarını belirten Erdoğmuş, "Burada çok şehit verdik. Sabah gün aydınlandıktan sonra sağımızı solumuzu görmeye başladık. O gece unutulmaz. Allah bir daha o günleri bize yaşatmasın." dedi.
İlk gecenin ardından girdikleri çatışmalardan sonra aşağıdaki meskun mahallere indirildiklerini anlatan Erdoğmuş, daha sonra destek için uçak ve gemilerin Beşparmak Dağlarını bombaladığını dile getirdi. Erdoğmuş, sonra tekrar Beşparmak Dağlarına çarpışa çarpışa çıktıklarını ve 1023 rakımlı tepeye kadar geldiklerini kaydetti.
"Allah bizi koruyordu"O gecenin sabahında tepede sıkıştırıldıklarını söyleyen Erdoğmuş, gazi olduğu anı şöyle anlattı:
"Allah bizi koruyordu, bize bir mermi bile gelmiyordu. Artık ilerleyemez hale gelmiştik ve mevzilendik. Bende lav silahı vardı. Onu ateşlemem gerekiyordu ama önümde bir çam ağacı vardı. Silahımı komutanıma verecektim. Büyük bir kayanın arkasından silahı vermek için sağ adımımı attım, dizimden vuruldum. İleri sıçrarken göğsüme şarapnel parçası geldi. Uçaksavarın mermisiydi. Silahımı vermenin heyecanıyla, o an vurulduğumu anlamadım. Daha sonra botumdan kan çıktığını gördüm. 'Komutanım ben vurulmuşum' dedim. Göğsüm yanıyordu, göğsüme elimi attım mermi elimi yakıyordu. Uçaksavarın şarapnel parçasıydı."
Yaralarını kendisinin sardığını söyleyen Erdoğmuş, 11 kişilik bir mangadan 6 yaralı ve 1 şehit verdiklerini hatırlattı.
"Komutan o yağmur gibi yağan mermilerin altında beni kucağına aldı"Erdoğmuş, manga komutanının geri çekilme emri verdiğini ancak kendisinin yürüyemediğini vurgulayarak, "Komutana yürüyemediğimi söyledim. Komutan o yağmur gibi yağan mermilerin altında beni kucağına aldı ve mayınlı yola kadar götürdü." diye konuştu.
Mayınlı yolun kenarından ilk yardım hastanesine kendi imkanlarıyla yürüdüğünü ifade eden Erdoğmuş, orada sahra hastanesindeki yaralılar arasında kolu, bacağı ve gözü olmayanlar gördüğünü kaydetti. Burada yaralarının kontrol edildiğini söyleyen Erdoğmuş, bir hemşirenin anne şefkatiyle yüzünü yıkadığını, çok duygulandığını ve ilk defa orada ağladığını söyledi.
Erdoğmuş, ilk yardım hastanesinde bacağında bulunan bazı parçaları alamadıklarını ve Adana'ya sevk edildiğini belirtti.
"Ben 'Birliğime gitmek istiyorum' dedim"Adana'da bir hafta kaldığını, parçaların orada da alınamadığını söyleyen Erdoğmuş, "Bana bir ay hava değişimi verdiler. Sonra Gülhane Askeri Akademisi'nde yattım, orada da parçaları alamadılar. 'Seni çürüğe ayıralım' dediler. Ben 'şikayetçi değilim ve tekrar birliğime gitmek istiyorum' dedim ve Kıbrıs'taki birliğimde 8 ay daha arkadaşlarımla görev yaptım." diye konuştu.
Erdoğmuş, Beşparmak Dağları'nın zirvesinde bulunan "meşhur tank"la ilgili anısını da anlattı. Erdoğmuş, bu tankın kendilerine destek atışı yaptığını ve onlar ilerledikçe tankın arkalarından tepelere atış yaptığını söyledi.
"Biz bunun ateşinin sayesinde ilerliyorduk. Biz ilerledikçe tank peşimizden geliyordu." diyen Erdoğmuş, kendisinin yaralandıktan sonra tankın paletlerinin dar yolda manevra yaparken koptuğunu, bunun üzerine ikinci bir tankın çağrıldığını anlattı.
Erdoğmuş, "Kıbrıs Harekatı sırasında şehit düşenlere ve sonrasında ölen gazilerimize Allah'tan rahmet, hayatta olan gazilerimize sağlıklı ömür diliyorum." ifadelerini kullandı.
Gazi olduğu tepede neler yaşadıklarını çocuklarına detaylarıyla anlatan Erdoğmuş, 46 yıl sonra onlarla bu toprakları ziyaret etmekten gurur duyduğunu sözlerine ekledi.