Ağrı’da 15 Haziran 2018 tarihinde Ramazan Bayramı’nda gittiği dedesinin köyünde kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ölümüyle ilgili biri tutuklu 7 sanığın bulunduğu davanın beşinci duruşması bugün, Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanacak. Kararın çıkması beklenen davaya minik Leyla’nın annesi Şükran ve babası Nihat Aydemir katılmayacak.
“Karar çıkabilir, ortam gergin olacağı için anne ve babanın katılmamasını istedim”
Anne Şükran ve baba Nihat Aydemir’in avukatı Erdoğan Tunç yaptığı açıklamada, “Karar duruşması olacak beklentimiz o yönde. Karar duruşması olacağı nedeniyle gergin bir atmosferin olacağını hepimiz öngörüyoruz. Dolayısıyla ben annesi ve babasına bu duruşmaya katılmamaları konusunda ricada bulundum, güvenlik gerekçesiyle. Toplumsal olarak her ne kadar Leyla’nın acısını derinden yaşamış olsak da ateş en çok düştüğü yeri yakar. Leyla’nın ailesine bir daha travma yaşatmaya gerek yok. Bu duruşmada önceden daha önce zorla getirttirilme kararı çıkarılan yargı beyanı eksik ama biz bunları davayı uzatma amaçlı duruşmalara katılmadığını, bu yüzden de heyetin bunları dinlemekten vazgeçmesi gerektiğini bildirdik mahkemeye. 7 sanığın tamamı hakkında ağırlaştırılmış müebbet tabibiyle yazılı olarak bildirdik. Kararın çıkmasının adından anne ve babayı çağırıp basın açıklaması yapabiliriz” diye konuştu.
Nihat ve Şükran Aydemir çiftinin 15 Haziran 2018 tarihinde gittiği Bezirhane köyünde kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki kızları Leyla Aydemir’in ölümüyle ilgili biri tutuklu 7 sanık beşinci kez hakim karşısına çıkıyor. Öte yandan, baba Nihat Aydemir ve daha önceki davaya katılmayan anne Şükran Aydemir bu davaya da katılmayacaklar.
Ne olmuştu?
Ağrı’da şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısı olan Leyla Aydemir, 2018 yılında Ramazan Bayramı dolayısıyla geldikleri dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde, 15 Haziran günü kayboldu. Tüm Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu Leyla’nın 18 gün sonra, köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkiinde cansız bedeni bulundu. Su içinde bulunan küçük kızın babası Nihat Aydemir’in kuzeni Mehmet Ali Aydemir (33), 18 Temmuz günü ’kasten öldürme’ suçundan tutuklandı.
7 sanığa dava açılmıştı
Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığınca Mehmet Ali Aydemir’in de aralarında olduğu 7 sanık hakkında çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, iştirak halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da 14’er yıla kadar hapis cezası istemiyle 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı.
Davanın 20 Eylül 2019 günü görülen ilk duruşmasında, baba Nihat Aydemir sanıklardan şikayetçi olmamış anne Şükran Aydemir ise şikayetçi olmuştu. Mahkeme heyeti, Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir’i ’suçu işlediğine yönelik somut deliller bulunduğu ve dinlenilmeyen tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali olduğu’ gerekçesiyle tutuklarken, 19 Aralık 2019 günü, dosya üzerinden yapılan tutukluluk değerlendirmesinde ise Mehmet Ali Aydemir, ’mevcut delil durumu ile tutuklulukta geçen süre ve dosyanın geldiği aşama’ dikkate alınarak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Korona virüs tedbirleri kapsamında 3 Temmuz 2020’ye ertelenen davada cumhuriyet savcısı, esas hakkında mütalaasını mahkemeye sundu. Baba Nihat Aydemir ile sanık Besim Dursun’un oğlunun Kanada’ya gönderilmesinden kaynaklı para meselesi olduğu anlatılan mütalaada, sanık Dursun’un olaydan birkaç yıl önce Aydemir’e, "Yemin olsun ben sana ciğer acısını yaşatacağım, ben seni ciğerinle terbiye edeceğim" diye sözler söylediği kaydedildi. ’Yiğit’ kod adlı gizli tanığın, taziye ziyareti sırasında Yusuf Aydemir ve Besim Dursun’un evden sık sık çıkıp, geri döndüklerini bildirdiği ifade edilen mütalaada, Leyla’nın sanık Dursun’un evinin önünden kaybolduğunun diğer tanıkların ifadeleriyle de sabit olduğu vurgulandı. Mütalaada, "Yapılan HTS incelemesinde, sanık Yusuf ve Besim’in maktul Leyla’ya ait cesedin bulunduğu sırada görüşme gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir" denildi.
Baba ile amca arasında husumet
Baba Nihat Aydemir ile Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir arasında da miras ve alacak meselesi yüzünden husumet olduğu ifade edilen mütalaada, tutuklu amcanın teknik takibe takılan telefon kayıtlarına da yer verilirken şöyle denildi:
"Sanık Yusuf Aydemir’in sanık Besim Dursun ile yakın arkadaşlığının olduğu, maktul Leyla’nın kaybolduğu gün taziye evinde sanık Yusuf ve Besim’in sürekli bir yerlere gidip tekrar döndüğü, maktul Leyla’yı, sanık Yusuf’un ortadan kaybolduğu yere doğru yönlendirdiği ve Leyla’nın kaybolmadan önce sanık Yusuf’un yanında olduğu tanık beyanlarından anlaşıldığı, Yusuf’un tape kayıtlarında, kolluk görevlilerine bir şey anlatmadığını, diğerlerinin de anlatmamaları ile kolluk ekiplerine dikkat etmeleri yönünde konuşmalar yaptığı saptandı."
"Sanığın maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir"
Sanık Mehmet Ali Aydemir’in ise Leyla’yı ablası Ayşe Artam’ın evine bıraktığı kaydedilen mütalaanın devamında, "Maktulün cesedine ulaşıldığı sırada kolluk ekiplerince tutulan tutanağa göre, cesedi jandarma ekipleri dışında kimsenin görmemesine rağmen sanık Mehmet Ali, Leyla’nın kıyafetsiz olduğunu ve kıyafetlerini arayacağını ekiplere bildirdi. Sanık Mehmet Ali’nin maktulün kıyafetsiz bulunduğunu bilmesi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanığın ayrıca maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir" denildi.
Beraat edilmesi istendi
Cumhuriyet savcısı amca Musa Aydemir ile ilgili olarak da mütalaada, "Her ne kadar sanık Musa’nın telefonunda, maktulün videosu olsa da sanığın müştekilerin evinde yaşamış olduğu, aralarında hiçbir husumet bulunmayışı, sanığın videoyu çekmekteki amacının sosyal medyada paylaşmak olduğu, bu hususun aleyhte delil olarak kullanılmasının olağan hayat akışına uygun olmadığı, sanık hakkında diğer sanıkların aksine ve olay tarihinde 3 yaşında olan ve yargılama aşamasındaki uzman raporuyla beyanına itibar edilemeyecek olan Üzeyir’in ifadeleri dışında aleyhine hiçbir tanık beyanının bulunmayışı dikkate alındığında sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda, delil yetersizliğinden beraatına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir" dedi.
Tutuklanmaları istendi
Yargılama aşamasında müştekilerin şikayetlerinden vazgeçtikleri ancak söz konusu suçun şikayete bağlı olmadığının hatırlatıldığı mütalaada, Yusuf Aydemir, Mehmet Ali Aydemir ve Besim Dursun’un fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı ve eylemlerine uyan ’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme’ suçlarını iştirak halinde işledikleri bildirildi. 3 sanığın ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıldan 14’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın da ’cinayete ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardım’ suçlarından 29 yıl 4’er ay hapisle cezalandırılmalarını isteyen savcı, amca Musa Aydemir ve Hatun Dursun hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesini talep etti.
Cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar Mehmet Ali Aydemir, Besim Dursun, Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın, hükümle birlikte tutuklanmalarına karar verilmesini de talep etti.