Kariyer Günleri Kapsamında Öğrencilerle Buluşan İş Kadını Prof.dr. Yasemin Açık, Çalişmanin, Başarının, Emeğin, Gayretin Cinsiyeti Olmadığını, Tek Ölçütün Emek Vermek Ve Çalişmak Olduğunu Söyledi.
Kariyer günleri kapsamında öğrencilerle buluşan İş kadını Prof.Dr. Yasemin Açık, çalışmanın, başarının, emeğin, gayretin cinsiyeti olmadığını, tek ölçütün emek vermek ve çalışmak olduğunu söyledi.
Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Öğrenci topluluğu tarafından "Kariyer Günleri" programı düzenlendi. Programa ELİKAD ve SEZA Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık konuk oldu.
Programın açılışında konuşan Fakülte Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Taşel, Prof. Dr. Yasemin Açık’ın madde madde sıralandığında örnek alınacak bir profil olduğunu aktararak, öğrenci topluluğunun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Kendisinin beş çocuklu bir ailenin tek kız çocuğu olduğunu anımsatan Prof.Dr. Yasemin Açık," Babam 1950’li yıllarda Elazığ’ın merkezinde şeker, helva satan, kendisine göre bir bayi sistemi oluşturarak, komşu illere ürettiği şeker ve helvayı satan, Şekerci Mustafa olarak bilinen biriydi. Ailenin tek kız çocuğu olarak ağabeylerim her zaman önümde çok iyi örnek oldu. Öğrencilik yıllarımda babamın dükkanına gider, ürettiği ürünlere yardım etmeye çalışırdık.Benim önümde çok iyi rol modeller vardı”diyerek hayatından bilgiler aktardı.
Birçok sivil toplum kuruluşunun içerisinde yer aldığını dile getiren Prof. Dr. Açık, “Sivil toplum örgütü çalışmaları herkesin hayatına çok şey katmaktadır. Bu ufkumuzu genişletiyor. Herkesin sivil toplum kuruluşlarına üye olması gerekiyor. Sivil toplum kuruluşlarında aktif yer alırken, bir anda hayat tek düze gelmeye başladı. Kafamda yığınca proje ve yapmak istediklerim vardı ve ben ömrümün sonuna kadar öğretim görevlisi olarak yaşayıp ölmek istemiyordum. Ben farklı bir şey yapmalıyım. Ne yapmalıyım diye düşünürken, öyle bir şey olmalı ki, bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltsın, yerel kalkınmaya katkı sağlamalı, istihdamı arttırmalı, istihdamla birlikte yaşama dokunmalıydı. Bunu düşünürken, aklıma bunun mutlaka imalat sektöründe sanayi işi olması gerektiği fikri girdi. Ardından araştırmalar yaptım, birçok iş kolunu araştırdım ve sonunda çimento sektörüne yatırım yapma kararı aldım”diye konuştu.
”Çalışmanın ve başarının cinsiyeti yok"
Çimento fabrikasının her aşamasına yoğun emek verdiğini anlatan Açık, “Hedefime koyduğum bir yapıya sahibim. Belki başka biri olsa 2011 yılından 2013 yılına kadar altyapı hazırlıkları için çalışma yapmazdı, ama ben ısrarla çalışmalarımı yaptım ve 2014 yılının Nisan ayında ilk kazmayı vurdum. Fabrikanın yapım çalışmaları sürerken, ben üniversiteden 3 yıl ücretsiz izin aldım ve gittim şantiyede fabrikanın her bir çivisine emek verdim. O yüzden fabrika benim çocuğum gibi. Fabrikayı 23 ay gibi bir süre içerisinde tamamladık. O dönemde bir kadın olarak fabrikada şantiyede çalışıyor olmam ilk zamanlarda biraz yadırgandı. Ama anlaşıldı ki, çalışmanın, başarının, emeğin, gayretin cinsiyeti yok. Burada tek ölçüt emek vermek, çalışmak, başarı arkadan geliyor zaten. Başarılı olunca da kimse sizin cinsiyetinizi sorgulamıyor”şeklinde konuştu.
2016 yılı Mart ayından beri dünyaya çimento ve klinker sattıklarını, günlük 7 bin 500 ton çimento ürettiklerini aktaran Açık,"Şuan ben cep telefonumdan fabrikaya müdahale edebiliyorum. Bütün değerleri, ne üretiyorum, arızam var mı, hepsini anında görebiliyorum. Globalleşen dünya içerisinde dijital yaşamı, internet sistemini kullananlar yazım bilenler, iş bulabilecekler ama bunu bilmeyenler zaman geçtikçe gerileyecekler. Sizlerin de dijital yaşamla iç içe olmanız gerekiyor, yazılım öğrenmeniz gerekiyor. Önümüzdeki 20 yıl sonra şuan çalışan insanların ancak yüzde 20’si iş bulabilecek, fark oluşturmamız gerekiyor. Nereye gitmek istediğini bilmeniz gerekiyor. Bu da güçlü bir amaç belirlemekle olur. Güçlü amaç belirlersek, o güçlü amaca ulaşmak için hedefe kilitlenirsek mutlaka başarı gelecektir. Belirlenen amaç ne kadar güçlü olursa, ona harcanan emekte o kadar güçlü olur. Mutlaka başarısızlıklarımız, engellerimiz olacak. Ben önüme engel olduğunda onu aşılması gereken bir basamak olarak gördüm. Engeller olacak, düşmeler olacaktır, önemli olan kalkmaların ve yürümelerin olması. Fark istiyorsak kendimize bir yol açmalıyız, mevcut yoldan gidersek ayak izlerimiz çıkmaz. Çünkü orada başkalarının ayak izleri vardır. Hızlı olmalıyız, gün bugün, dün geçti yarın ise geç olabilir diye düşünmeliyiz. Teknolojiyi, sosyal iletişim ağlarını ve zamanı çok iyi kullanmalıyız. Yaptığımız iş ne olursa olsun önyargısız emek verip, içine biraz da sosyal sorumluluk katarsak başarı gelecektir”diyerek sözlerinin tamamladı.