- Hipoplastik sol kalp sendromu (HLHS) adlı kalp hastalığı nedeniyle doktorların 'yaşaması mucize' dediği Iraklı Ali bebek, Medicana Bahçelievler Hastanesi'nde geçirdiği başarılı ameliyatın ardından hayata tutundu - Medicana Bahçelievler
İSTANBUL (AA) - ABDULSELAM DURDAK - Doğuştan gelen bir kalp hastalığı nedeniyle doktorların yaşayamaz dediği Iraklı Ali bebek, tavsiye üzerine geldiği Türkiye'de, Medicana Bahçelievler Hastanesi'nde geçirdiği başarılı operasyonla hayata tutundu.
Irak'ta yaşayan Ali Aqeel Jabbar Altaee isimli 2,5 yaşındaki bebek, kalbindeki sorun nedeniyle zor günler geçirdi.
Doğduktan sonra çabuk hastalanma, morarma ve çarpıntı gibi rahatsızlıklardan şüphelenen aile, kontroller sonucu bebeğin kalbinde sorun olduğunu öğrendi. Irak'taki doktorların "2 yaşına kadar yaşaması bile mucize" dediği bebeği, ailesi tedavi için yaklaşık 1,5 ay önce Türkiye'ye getirdi.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi hekimlerinden Prof. Dr. Murat Başaran, Doç. Dr. Alper Uçak ve ekibi tarafından gerçekleştirilen ve yaklaşık 8 saat süren ameliyatın ardından Ali bebek, yoğun bakım ünitesine alındı. Ali bebek, yoğun bakımdaki 1 aylık sürenin ardından taburcu edildi.
- "Bu yaşa kadar gelebilmesi bile bir mucize"
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Başaran, Ali bebeğin Irak'tan kabul ettikleri hastalardan biri olduğunu ve bu yaşa kadar gelebilmesini bile "bir mucize" olarak gördüklerini söyledi.
Bebeğin hastalığına değinen Başaran, "Normalde kalbin sol yarısının az geliştiği Hipoplastik sol kalp sendromu (HLHS) dediğimiz bir rahatsızlığa sahip. Normalde bu çocukların yaklaşık yüzde 90'ı ilk ayında, hemen hemen tamamı da ilk yaşında hayatını kaybediyor. Ama Ali'nin şanslı bir tarafı var, karıncığında olan küçük bir delik hayatının devam etmesini sağlamış." dedi.
Yaklaşık 1,5 ay önce hastaneye geldiklerinde önce Ali'nin ameliyat şansı olup olmadığını değerlendirdiklerini ifade eden Başaran, şöyle devam etti:
"Çünkü bu rahatsızlıkta, uzun süreli bir akciğere fazla kan akımından dolayı akciğer tansiyonunun artması gibi durum söz konusu ve çocuklar ameliyat şansını kaybediyorlar. Ali'de yaptığımız incelemelerde, ameliyat şansını kaybetmediğini ancak oldukça riskli bir ameliyatın onu beklediğini gördük. Ailesi ile konuştuk, kendi aramızda istişarelerde bulunduk ve bu riskli ameliyata kalkışmaya karar verdik. Uzun ve zor bir ameliyat oldu ama Ali'nin esas problemi ameliyat sonrası takip süreciydi. Oradaki ameliyat ne kadar iyi olursa olsun ameliyat sonrası süreç bu tip hastalarda ameliyattan daha fazla önemli. Ekibin çabası ve Ali'ye olan sevgiyle Ali bugünlere kadar geldi."
- "Bir çocuğun başına gelebilecek en ağır hastalıklardan biri"
Prof. Dr. Murat Başaran, Irak'ta, bu tip hastalar için tedavi şansının bulunmadığını ve söz konusu rahatsızlığın çok komplike bir hastalık olduğunu söyledi.
Bunun, bir çocuğun başına gelebilecek en ağır hastalıklardan biri olduğunu vurgulayan Başaran, şunları kaydetti:
"Kalbin sol yarısı yok. Normalde kalbimizin 2 yarısı var. Kalbin sol yarısı kanı sisteme pompalıyor, sağ yarısı akciğere pompalıyor. Sol yarısının olmaması zaten hayatla bağdaşan bir durum değil. Sadece kalbin içinde, kalbin dışındaki bazı delikler hastayı ölümden koruyor. Ali de bu yaşa kadar o deliklerin varlığıyla gelmiş ama aynı zamanda akciğer tansiyonu da çok yükselmiş, çok sınıra gelmiş. Normalde yeni doğan döneminde yapılması gereken bir ameliyat ve 2,5 yaşına kadar gelmiş. Bu yaşa kadar gelen bir hastaya ameliyat şansı verilmesi gerektiğine inandığımız için bu ameliyatı gerçekleştirdik."
Bundan sonraki süreçte de hastayı izlemeye devam edeceklerini aktaran Başaran, "Ameliyat sonrasında Ali'yi birebir, yakından takip etmek gerekiyordu. Çok anlık değişikliklere maruz kalıyordu. Çok şükür, şu anda iyiyiz. Bu ameliyatlar 3 aşamalı. Biz ilkini gerçekleştirdik. Bir yıl sonra ikincisini, 3-4 sene sonra da üçüncüsünü planlayacağız. Bu süreci takip edeceğiz. Bu hastalar çok zor hastalar. Hiçbir zaman normal sağlıklı bireyler gibi olmayacak ama yaşam kalitesini artırmaya çalışıyoruz ve yaşam kalitesinin normale yakın olacağını ümit ediyorum." şeklinde konuştu.
- "Çok nadir görülen ve nadir yapılan ameliyatlardan biri"
Doç. Dr. Alper Uçak da Ali bebeğin bu yaşa kadar gelmesinin bir "mucize" olduğunu ifade etti.
Bu hastalığa sahip olanların yüzde 90'ının yaklaşık birinci veya ikinci ayında hayatını kaybettiğini anlatan Uçak, "Çok düşük bir kısmı ancak bir yaşlarına ulaşabilmektedir. 2,5 yaşına kadar gelmesinin sebebi de kalbin odacıkları arasında bir açıklığın olması. Beraberinde bu açıklıkla beraber meydana gelen akciğer basıncının artması." dedi.
Iraklı Ali'nin önemli ve zorlu bir ameliyat geçirdiğini vurgulayan Uçak, "Çok nadir görülen ve nadir yapılan ameliyatlardan biridir. Bu yaşta ise belki de çok çok nadirdir. Sonuçta ameliyat başarılı bir şekilde, uzun bir süre aldı. Yaklaşık 8 saat sürdü. Ameliyattan sonra da önemli bir sürece dahil olmak zorunda kaldı." ifadelerini kullandı.
Ali bebeğin ameliyat sonrasında yaklaşık 1 ay yoğun bakımda kaldığını ve bu süreçte çok özel tedavi yöntemleri uygulanarak başarılı sonuca ulaşıldığını belirten Uçak, şunları kaydetti:
"Ailesi geldiği zaman hastalığının boyutunun ve derinliğinin çok farkında değillerdi. Ameliyata girmeden önce onun çok özel bir hasta olduğunu, bu yaşa kadar gelme mekanizmalarını aktardık ve yüksek riskli bir ameliyata gireceğini aktardık. Onlar tek şansının bu ameliyat olduğunu bilerek kabul ettiler ve ameliyat sonrası süreçte de bizlere ve ekibimize destek vererek uyumlu bir şekilde güzel bir sonuçla buralara kadar geldik. Bu çok zor bir hastalık. Öncelikle bu hastalığı kabullenmek lazım."
- "Tedavinin diğer kısmına da Türkiye'de devam edeceğiz"
Ali bebeğin babası Aqeel Jabbar Kareem Altaee ise Bağdat'ta kendilerine "söz konusu ameliyatı yapamayacaklarının" söylendiğini ve operasyonu Türkiye'de yaptırma tavsiyesinde bulunulduğunu anlattı.
Ameliyat sonrası çocuğunun durumunu iyi gördüğünü ifade eden Altaee, "Ameliyatı burada yaptırdığım için memnum. Doktorlar olsun, ekip olsun, yoğun bakım ekibi olsun herkes çok uğraştı ve başarılı bir ameliyat geçirdi. Tabii ki daha sonraki süreci takip edeceğiz. Tedavinin diğer kısmına da Türkiye'de devam edeceğiz ve Irak'ta aynı hastalığa sahip çocukların Türkiye'de tedavi görmesini tavsiye ediyorum." diye konuştu.