İngiliz basınında, Azerbaycan ve Ermenistan arasında varılan anlaşmaya ilişkin haberlerde, savaşın asıl kazananın Türkiye olduğu ve Ankara'nın bölgedeki belirleyici rolünün sabit hale geldiği, Batı'nın ise köşeye itildiği değerlend
LONDRA (AA) - İngiliz basınında, Azerbaycan ve Ermenistan arasında varılan anlaşmaya ilişkin analiz ve haberlerde, Dağlık Karabağ'daki savaşın asıl kazananın Türkiye olduğu ve Ankara'nın bölgedeki belirleyici rolünün sabit hale geldiği, Batı'nın ise köşeye itildiği değerlendirmesi yapıldı.
İngiliz basını, anlaşmaya geniş yer verdi. Sadece haber değil, aynı zamanda köşe yazısı olarak da ele alınan konuda, Türkiye'nin rolüne dikkat çekildi.
Telegraph gazetesinde "Azerbaycan-Ermenistan savaşının en büyük galibi Türkiye" başlıklı analize yer verildi.
Ermenistan'ın "aşağılayıcı" barış anlaşmasını kabul etmekten başka çaresi kalmadığı yorumu yapılan analizde, "Kremlin, Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ'daki 6 haftalık çatışmayı sona erdiren anlaşmayla Güney Kafkasya'da barışı sağlamış olabilir ancak savaşı Türkiye kazandı." ifadesi kullanıldı.
"Aradaki farkı Türkiye' yarattı ve şimdi siyasi mükafatını alacak"1994'teki ateşkesin ardından taraflar arasında çatışmaların ara sıra alevlendiği, Bakü'nün bu çatışmalarda çok az başarı elde ettiği belirtilen metinde, güçlü Türk siyasi desteği, son teknoloji insansız hava araçları ve deneyimli Türk askeri tavsiyelerinin dengeyi Azerbaycan lehine değiştirdiği vurgulandı.
"Aradaki farkı Türkiye yarattı ve şimdi siyasi mükafatını alacak." yorumu yapılan analizde, Ermenistan ve Başbakan Nikol Paşinyan'ın en büyük mağluplar olduğu kaydedildi.
"Rusya, Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duydu"Savaşın Rusya'nın Güney Kafkasya'da manevra alanının sınırlı olduğunu da ortaya koyduğu, bölgede istikrarı sağlamak için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyduğu kaydedilen analizde, daha önceki iki ateşkes girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığı vurgulandı.
ABD'nin aracılık ettiği ateşkesin daha mürekkebi kurumadan bozulduğu anımsatılan metinde, "Koronavirüs, terörist saldırılar ve ABD'deki başkanlık seçiminin dikkatini dağıttığı Batı, bu eski Sovyet bölgesindeki savaşın önemini gözden kaçırdı." değerlendirmesine yer verildi.
"Türkiye'nin gelecek yıllarda bölgedeki belirleyici rolünü sabit hale geldi"Times gazetesinin baş köşe yazısında da Dağlık Karabağ'daki savaşın sona ermesinin barışçıl olmadığı, Ermeni göstericilerin bir "teslimiyet" anlamına gelen barış anlaşması haberini protesto etmek için hükümet binalarını bastığı aktarıldı.
"Sonuç, bölge siyasetinde belirleyici rol oynama niyetinin sinyalini veren Türkiye'nin Azerbaycan lehine kuvvetli müdahalesinin ardından kaçınılmazdı." ifadesine yer verilen yazıda, anlaşmanın, "Güney Kafkasya haritasının kalıcı ve kapsamlı şekilde yeniden çizilmesine giden bir yola işaret ettiği" değerlendirmesi yapıldı.
Metinde, Rusya'nın Ermeniler için her şeyi ortaya koymama kararının, Türkiye'nin gelecek yıllarda bölgedeki belirleyici rolünü sabit kıldığı yorumu yapıldı.
"Giderek kendine daha fazla güvenen bir Türk varlığı"Gazetedeki başka bir yazıda da "Rusya, Dağlık Karabağ'ı geleneksel etki alanının parçası olarak görse de 'yakın çevre' olarak adlandırdığı yerde, giderek kendine daha fazla güvenen bir Türk varlığıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Türkiye, Azerbaycan'ı hem savaş alanında hem de savaş alanı dışında destekleme ahdinde bulundu. Moskova, Türkiye destekli Azerbaycan ile askeri bir çatışmaya pek hevesli değildi." ifadesi kullanıldı.
"Hem Moskova hem de Ankara bölgede otoriteyi belirleyen güçler"Guardian gazetesi de konuya ilişkin "Dağlık Karabağ barış anlaşması, bölgesel jeopolitiği yeniden şekillendiriyor" başlıklı habere yer verdi.
Rusya ve Türkiye'nin nüfuzunu artırırken Batılı güçlerin bir kenara itildiği değerlendirmesi yapılan haberde, "Analistler, Rusya'nın Dağlık Karabağ'daki ateşkes anlaşması, hem Moskova'yı hem de Ankara'yı Güney Kafkasya'da otoriteyi belirleyen ülkeler olarak güçlendirdiğini belirtiyor." ifadesine yer verildi.
"Kremlin'e yakın etkili bir siyasi uzman" olarak nitelenen Fyodor Lukyanov'un da Türkiye'yi "denklemin önemli bir parçası" olarak değerlendirerek "Minsk Grubu artık yok." dediği aktarıldı.
Ayrıca Azerbaycan ile Türkiye sınırındaki Nahçıvan arasında doğrudan koridor açılmasının da Türkiye'yi Azerbaycan'a bağlayacağı belirtildi.