ERZİNCAN BARO BAŞKANI ADEM AKTÜRK
Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, “Hukuku toplum adına koruma ve kollama görevi, baroların varlık nedenidir” dedi.
Avukatların halkın sesi olduğunu ifade eden Aktürk, “Avukatlar; hak arama özgürlüğünün, savunma hakkının ve hukuk devletinin en temel güvencesidir. Bir hukuk düzeninde yargıya meşruluk kazandıran bağımsız, özgür ve sağlıklı işleyen savunmadır. Güçlü ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, adil yargılama duygusunun ve toplumsal barışın güvencesidir. Avukatların ve baroların kendilerini ilgilendiren kanundaki düzenleme öncelikle avukatlara ve barolara sorulmalıdır; avukatlar ve barolardan kaçırılarak taslak düzenleme yöntemi hakkaniyetli ve doğru değildir. Baroya kayıt zorunluluğunun kaldırılması, avukatların kendi barolarını kurabilmeleri gibi hususların kabulü mümkün olmayıp adalet sistemi, hukuk devleti ve bağımsız savunmaya büyük zarar verecektir.
Baroların tam istiklâllerini sağlayacak, onları idarenin vesayetinden kurtaracak, istikbal endişesinden uzak tutacak ve mahkemelerin tam bir yardımcısı haline getirecek Avukatlık Kanununa ihtiyaç vardır.” diye konuştu.
Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, avukatları ve baroları işlevsiz hale getirecek, bağımsız savunmayı ortadan kaldıracak müdahalelerden kaçınılması gerektiğini kaydederek, “Şuan için önemli olan avukatların geçimidir, ekonomik sorunlarının çözüme kavuşturulmasıdır. Bütün gücümüzle meslektaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları hafifletmeye çalışmalıyız.” dedi.
“51 Barodan avukatlık kanunu değişikliğine ilişkin ortak basın açıklaması”
Cumhurbaşkanımız tarafından "Baroların seçim sisteminde değişiklik yapılacağına" ilişkin beyanat üzerine, konu bazı basın ve yayın organlarınca, Barolara üyeliğin zorunlu olmaktan çıkarılacağı, her ilde birden fazla Baronun kurulmasına izin verileceği ve seçim sisteminin değiştirileceği şeklinde haberleştirilmiştir.
Anayasamızda açıkça yazılı olduğu üzere; Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin tüm kurumları ile işler halde olmasından geçer. Hukuk devleti; ancak güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile hayat bulur.
Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan “yargının kurucu unsuru olan avukat, bağımsız savunmayı temsil eder” düzenlemesinin de bu amaca hizmet ettiği tartışmasızdır. Bu hükmün; avukatın müvekkili ve her türlü otoriteye karşı bağımsızlığını ve özerkliğini ifade ettiği de, kabul edilmesi gereken bir gerçektir.
Avukatın bu bağımsız ve özgür yanının koruyucusu, milyonlarca yurttaşın temel hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucuları gücünü ve kamu kurumu niteliğini Anayasadan alan bir Cumhuriyet kurumu olan Barolardır.
Avukatlık Kanunu’nun 76 ve 95. maddeleri ile düzenlenen “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevi barolara meslek örgütü olmasının yanı sıra, çağdaş bir hukuk devletinin tüm organlarıyla hakim kılınması için çok önemli toplumsal bir rol vermektedir.
Yıllardır mesleğimizi ifa ederken yaşadığımız yakıcı sorunlara bir türlü çare üretilmemişken, meslektaşlarımız salgının neden olduğu etkiler nedeniyle iki ayı aşkın süredir ekonomik sorunlar ile boğuşurken, avukatların mesleki güvenceleri her geçen gün erozyona uğratılıp savunmanın temsilcilerini dikkate almaksızın yapılan fiili uygulamalar kural halini alırken, bir FETÖ projesi olduğu bilinen söz konusu tartışmaların odağındaki baroların yapısı ve seçim usulleri üzerinden tartışmaların hangi demokratik gerekçelere dayandırıldığı, varılmak istenen sonucun ne olduğu izaha muhtaçtır.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; Anayasa ve Avukatlık Kanunu’nun yüklediği görev ve verdiği yetkiye dayanarak bağımsız savunmayı temsil etmekte olan baroların, kendi yasalarında yapılması planlanan söz konusu değişikliğe dair görüşü sorulmamış, sürece dair hiçbir şekilde dahil edilmemişlerdir. Bu yöntem hakkaniyetli ve doğru değildir.
Paylaşılmayan taslak sebebiyle kamuoyuna yansıyan içerikle ilgili olarak şunu belirtmek isteriz;
1) Demokratik bir süreç işletilmeden ve özellikle avukatlara ve barolara görüş ve fikirleri sorulmadan, gizli kapılar ardında yürütülen tartışmalarla baroların bu yetkisinin budanacağı, kanunda yer alan "işlerlik kazandırmak" kısmının çıkarılıp başka bir maddeyle baroların dava açma hakkının tamamen elinden alınacağı anlaşılmaktadır. Bu çok tehlikeli yaklaşımın, söz konusu değişikliğin esas emellerinden birinin yurttaşların hak ve özgürlüklerinin barolar tarafından korunmasının önüne geçmek olduğu aşikardır.
2) Taslak bugüne kadar barolarla paylaşılmasa da; basına yansıyan ve yine yetkili ağızlarca da ifade edilenlerden öğrenebildiğimiz kadarı ile; bir ilde birden fazla baro kurulması, barolara üyeliğin zorunluluk kapsamından çıkartılması, Avukatlık Kanunundaki mevcut seçim sistemi yerine nispi temsil sisteminin getirilmesi, delege sayılarının değiştirilmesi ve avukatlar ile barolara verilen “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” hak ve görevine ilişkin olan tüm bu değişiklik taleplerinin Avukatlık Kanunundaki mevcut düzenlemeyi daha ileriye değil geriye götüren bir nitelik olduğundan, bu girişimleri hiç kabul etmiyoruz.
3) Bugüne kadar hiçbir baroda hayat bulmayan ve demokratik olarak birbirini kollayan avukatlar yerine örgütlerin, grupların etkin olacağı ve barolarla avukatların fiilen ve hukuken bölünmesine hizmet edecek taslaktaki değişiklikler tüm avukatların ve yurttaşlarımızın kırmızı çizgisi olmak zorundadır.
Unutulmamalıdır ki, Barolar Cumhuriyetimizin en köklü kamu kurumlarındandır.
Bu sebeple Baroların demokratik yapısını bozacak, Baroları işlevsiz ve atıl kılacak, bağımsız ve özgür savunmaya ket vuracak tüm girişimlerin Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil edeceği açıktır.
Biz aşağıda imzası bulunan barolar, görüş ve düşüncelerimiz alınmadan yapılacak yasa değiştirmeye yönelik hiçbir antidemokratik tavrı kabul etmiyor; savunmayı işlevsiz ve atıl kılacak müdahalelerden vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Bugün esas görevi yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumak, bağımsız yargıyı ve hukuk devletini savunmak olan Baroları yok etmeye yönelik girişimde bulunanlar bugüne kadar başarılı olamamıştır.
Avukatlar, yurttaşlarımız ve kamuoyu bu gelişmeleri yakından izlemektedir.