Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam, toplumun çeşitli kesimlerini dinlemek için 'diyalog platformu' kurulacağını bildirdi.
HONG KONG (AA) - Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde, suçluların Çin'e iadesi tasarısına karşı üç aydır süren protestoların ardından Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam, "diyalog platformu" kurulacağını açıkladı.
Lam, düzenlediği basın toplantısında, hafta sonu yapılan protesto gösterileri sonrasında halkın kendilerine ne söyleyeceklerini dinleyeceğini belirtti.
Bir diyalog platformu kurmayı arzu ettiğini dile getiren Lam, "Toplumun çeşitli kesimleriyle samimi diyalog kurma umudumun çok içten olduğunu düşünüyorum." dedi.
Lam, pazar günkü gösterinin, toplumun barışa dönmesi ve şiddetten uzaklaşması için bir başlangıç olmasını umduğunu da ifade etti.
Hafta sonu protestoları organize eden Sivil İnsan Hakları Cephesi grubu ise "diyalog" konusuna yönelik Lam'ın göstericilerin tüm taleplerine yanıt vermediğini, bu nedenle Lam'a güvenmediklerini bildirdi.
Hong Kong'da cumartesi üç, pazar da Victoria Park'da büyük bir gösteri yapılmıştı.
Sivil İnsan Hakları Cephesi, gösteriye 1,7 milyon kişinin, Hong Kong polisi ise 130 bin kişinin katıldığını kaydetmişti.
<br class="k-br" />
Çin'e iade tasarısıHong Kong'da hüküm giyen veya haklarında suç isnadı bulunan kişilerin Çin'e, Makao Özel İdare Bölgesi'ne ve Tayvan'a iadesini kolaylaştıran yasa tasarısı, 3 Nisan'da parlamentoya sunulmuştu.
Tasarı, politik suçları kapsam dışında tutuyor ancak 7,4 milyon nüfuslu Hong Kong'da halkın büyük bölümü, insanların Çin'in yargı sistemi altında keyfi gözaltılar, adil olmayan yargı süreçleri ve hatta işkenceye maruz kalacağı kaygısını paylaşıyor.
Muhalifler yasanın çıkması halinde bunun Çin'in Hong Kong'daki siyasi muhalifleri hedef almasıyla sonuçlanacağından endişe ediyor.
Hong Kong'un statüsüHong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesiyle" uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde, Hong Kong'a, 2047'ye kadar Çin'e sadece dış politika ve savunma gibi alanlarda bağlı kalarak "tek ülke, iki sistem" politikasıyla idari bağımsızlığını ve yapısını koruma hakkı tanınmıştı.