Cammu Keşmir halkı, Keşmir'in haklı davasına verdiği desteği bir kez daha yinelemesinden dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönülden teşekkürlerini ifade edecek kelime bulamıyor.
ANKARA (AA) - Cammu Keşmir halkı, Keşmir'in haklı davasına verdiği desteği bir kez daha yinelemesinden dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönülden teşekkürlerini ifade edecek kelime bulamıyor. Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler 75. Genel Kurul toplantısında sarf ettiği sözler, bölgedeki milyonlarca umutsuz insana ilham kaynağı oldu ve umut verdi. Erdoğan'ın Genel Kuruldaki açıklaması, Keşmir halkının özlemlerinin gerçek yansımasıydı.
Gerçeklerin bir ifadesi olarak Keşmir'e yaptığı atıfta Erdoğan şunları kaydetti: "Güney Asya’nın istikrar ve barışı için de kilit önem taşıyan Keşmir sorunu, halen acil çözüm bekleyen bir konudur. Cammu-Keşmir’in özel statüsünün ilgasının ardından atılan adımlar, sorunu daha da karmaşık hale getirdi. Bu meselenin diyalog yoluyla, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve özellikle Keşmir halkının beklentileri doğrultusunda çözülmesinden yanayız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları, Mayıs 2017'de Hint televizyon kanalı WION'a verdiği röportajdaki "Bakın daha fazla can kaybına fırsat vermeden özellikle ikili diyalogları ki çoklu diyaloğa da girebilir bu, bizler bu konularda devreye girebiliriz, bu diyaloglar vasıtasıyla bence bu sorunu çözmenin ve ortadan bu sorunu kaldırmanın her iki ülkeye de faydasının çok çok büyük olacağına inanıyorum." ifadesiyle tutarlı.
Burada Erdoğan'ın sözünü ettiği çoklu diyalog ayrıca BM 75'inci Genel Kurulu Başkanı Büyükelçi Volkan Bozkır'ın "Çok taraflılığı bir seçenek değil, zorunluluk olarak görüyorum.'' değerlendirmesiyle de tutarlı.
Aslında iki taraflılık, Keşmir anlaşmazlığını çözmekte başarısız oldu. Anlaşmaya varılması için Hindistan ve Pakistan arasında ikili diyaloğa bel bağlamaktan başka seçenekleri olmayan bazı dünya güçleri iki taraflılık ifadesini tekrarlıyor. 70 yıldan uzun bir sürenin tecrübesi göz ardı edildi. Bir dış unsurun aktif rolü olmadan Hindistan ve Pakistan arasındaki ikili diyalog anlaşmalarla sonuçlanmaz.
Eksik unsur, barışı seven demokratik güçler tarafından sürdürülen ve koordine edilen "diplomatik ikna"dır. Erdoğan'ın vizyonunun, BM tarafından, Hindistan, Pakistan, Keşmir liderliği ve Türkiye ile birlikte BM Güvenlik Konseyinin bir veya iki daimi üyesiyle çok taraflı bir çabaya dahil edilmesi için takip edilmesi gerekiyor. Türkiye, tarafları bir araya getirmede etkili bir rol oynayabilir, hem Hindistan'a hem de Pakistan'a dost olabilir.
Teklif alışılmadık görünebilir, ancak bunun BM'nin barış, uluslar arası güvenlik ve insanlığın iyiliği için bir araya getirebileceği küresel devlet adamlığının çarpıcı bir göstergesi olacağına inanıyoruz.
BM'nin, önünde iki seçeneği var. Birincisi, hem Pakistan'ı hem de Hindistan'ı birbirleriyle savaşa girmemeleri konusunda uyarmaya devam etmektir. Bu politika, Güney Asya'daki savaş çıkmama ihtimalini çok tehlikeli bir temele dayandırıyor. İki ülke arasında düşmanlıkların patlak vermesi durumunda nükleer karşılaşma olasılığı göz ardı edilemez.
İkinci seçenek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği gibi Keşmir konusunda daha aktivist, ara bulucu bir rol oynamaktır. Bu, çok taraflı bir diyalog şeklinde veya BM'de yeni geliştirilen prosedür ve mekanizmaların uygun kullanımı şeklinde olabilir. BM, bir çözüm için gerekli olan katalizörü sağlayacaktır.
Dr. Ghulam Nabi Fai, Dünya Keşmir Farkındalık Forumu Genel Sekreteridir.
“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.