Filistin'in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Mansur, 'Filistinlilerin karşı karşıya olduğu tüm krizler, aşırı sağcı İsrail hükümetinin aşırı politikalarından kaynaklanıyor.' dedi.
ANKARA (AA) - Filistin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun seçimlerde daha fazla oy almak için Filistinlilere saldırı ve baskıları artırdığını belirterek "İsrail'in son günlerde Gazze'de halkımıza karşı saldırganlığı, Gazze Şeridi'nin bazı kısımlarına yapılan bombardıman ve geçen cuma günü iki çocuğun öldürülmesi bu amaca hizmet ediyor." dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İletişim Dairesi ile Dışişleri Bakanlığının iş birliğinde "2019 Birleşmiş Milletler Orta Doğu’da Barış Konulu Uluslararası Medya Semineri" için Türkiye'ye gelen Mansur, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Mansur, İsrail'in Gazze ve Doğu Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarını parçalamak istediğini söyleyerek "Filistinlilerin karşı karşıya olduğu tüm krizler, işgal altındaki topraklarda Filistinlileri parçalamaya çalışan mevcut aşırı sağcı İsrail hükümetinin aşırı politikalarından kaynaklanıyor." ifadesini kullandı.
Mansur, İsrail'in bağımsız Filistin devletini ve Filistinlilerin bütün doğal haklarını reddettiğini kaydetti.
İsrail'in son dönemde Filistinlilere saldırı ve baskılarını daha da artırdığına dikkati çeken Mansur, Netanyahu'nun seçimlerde daha fazla oy almak için böyle davrandığı görüşünü paylaştı.
Netanyahu'nun, gelecek hafta yapılacak seçimleri kazanmak için İsrail toplumunda aşırılık yanlısı unsurlardan faydalanmak istediğine işaret eden Mansur, "Son günlerde İsrail'in Gazze'de halkımıza karşı saldırganlığı, Gazze Şeridi'nin bazı kısımlarına yapılan bombardıman ve geçen cuma günü iki çocuğun öldürülmesi bu amaca hizmet ediyor." şeklinde konuştu.
Muhalifler ve farklı siyasi partileri destekleyen generallerin, Netanyahu'yu Gazze konusunda zayıf davranmakla suçladığını aktaran Mansur, Başbakan'ın da bu konuda kamuoyuna sert görünmek istediğini belirtti.
Netanyahu'nun ilhak planıNetanyahu'nun tekrar seçilmesi halinde Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerini ilhak edeceğini dile getirdiğini hatırlatan Mansur, Netanyahu'nun bu açıklamaları yapma cesaretini ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgeye ilişkin politikalarından aldığını söyledi.
Mansur, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ve büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıdığını anımsatarak Trump'ın Netanyahu'ya karşılıksız hediyeler verdiğini belirtti.
ABD'nin geçen yıl BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) mali yardımları tamamen durdurma kararı aldığına işaret eden Mansur, Washington'ın 300 milyon dolar ödemeyi keserek mülteci meselesini yok etmeyi denemesinin de "İsrail'e bir hediye" olduğunu vurguladı.
Mansur, ABD ve İsrail'in, Filistin halkına siyasi çözüm empoze etmeye çalıştığını ifade etti.
Trump'ın, ABD'nin İsrail-Filistin meselesine çözüm bulmak iddiasıyla hazırladığı ve "Yüzyılın Anlaşması" olarak nitelenen planın detaylarının henüz belli olmadığını belirten Mansur, "Ama planı bir kez masaya yatırdığınızda, bazı sonuçlar ve teşvikler içeriyor. Nitekim Netanyahu Filistin topraklarını ilhak etmek istediğini ilan ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Kapalı odalarda yapılan görüşmeler avantajımıza değil"Mansur, Arap ülkeleri ve İslam İşbirliği Teşkilatı, işgalin sonlandırılması ve 1967 sınırlarına dayanan iki devletli çözümü öngören uluslararası uzlaşmayı resmi olarak desteklediklerini vurgulayarak "Ancak önemli olan kapalı kapılar ardında ne düşünüldüğü ve konuşulduğudur. Muhtemelen kapalı odalarda yapılan görüşmeler bizim avantajımıza değil." görüşünü paylaştı.
Buna karşın, Filistin halkının Türkiye ile yakın ilişkilerinin olduğuna dikkati çeken Mansur, "Filistin halkının haklarını edinmelerine yardımcı olmak için gösterdiği tüm çabalar konusunda Türkiye'ye minnettarız." şeklinde konuştu.
BM'nin Filistin konusundaki çabalarının yeterli olmadığını dile getiren Mansur, şunları kaydetti:
"Filistin'deki en önemli unsur halkımızın gösterdiği sabırdır. Gazze'deki halkımız uzun süredir ablukadan büyük ölçüde acı çekiyor. İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki insanlarımız da benzer bir ablukaya maruz kalıyor. Halkımızın Filistin'de kalması, toprağını savunması, haklarını savunması, binlerce kişinin hapse girmesi ve şehit olmasına rağmen insanlarımız meşru bir direniş yoluyla işgallere direniyor. Halkımızın sabrı ve uluslararası destekler bir gün başarılı olmamızı ve Filistin Devleti'nin bağımsız olmasını sağlayacak."