Tarih: 11.12.2019 11:37

Eski zamanların renkli iletişim aracı kartpostalları fotoğraflarıyla süsledi

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - Öğretmenlikten emekli olduktan sonra 32 yıl boyunca kartpostal fotoğrafçılığı yapan 92 yaşındaki Bekir Baki Aksu, eski zamanların renkli iletişim aracı kartpostalları, Türkiye'nin dört bir yanını gezerek çektiği fotoğraflarıyla süsledi.

Çorum'un Mecitözü ilçesi Çıkrık köyünde dünyaya gelen Aksu, ilkokulu köyünde bitirdikten sonra Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsünde öğrenimine devam etti. Son sınıfta nakledildiği Ladik Akpınar Köy Enstitüsünden 1946'da mezun olan Aksu, öğretmenlik mesleğine adım attı.

Memleketinde öğretmenlik yaparken aynı zamanda Hürriyet gazetesinin yerel muhabiri olarak da çalışan Aksu, çektiği fotoğraflarla birçok yarışmada ödül aldı.

25 yılını doldurduğu öğretmenlikten emekli olunca kendini kartpostal fotoğrafı çekmeye adayan Aksu, bir kartpostal firmasının teklifi üzerine İstanbul'a taşınarak büyük bir zevkle yaptığı mesleğine başladı.

Bir milyonu aşkın kartpostal fotoğrafı için deklanşöre bastı

İnsanların içini mutlulukla dolduran ve "elektronik öncesi çağın e-postası" olarak adlandırılan birçok kartpostalın üzerinde yer alan fotoğraflar, 32 yıl boyunca Bekir Baki Aksu'nun makinesinden çıktı.

Aksu, geçmişin izini taşıyan ve anıların en canlı tanığı kartpostalların basımını yapan firmaların aranan ismi haline geldi.

Bekir Baki Aksu, yıllarca bayram ve önemli günlerin kutlanmasına aracılık eden, asker ocağının özlemlerini yansıtan bir dönemin renkli iletişim araçlarından kartpostallara renk katmak için 1 milyonu aşkın fotoğraf çekti.

Öğretmenlik ve kartpostal fotoğrafçılığının yanı sıra roman ve öykü yazarlığı da yapan Aksu, "Yavan Ekmek" adlı romanıyla 1970'te TRT'nin açtığı yarışmada övgüye layık görüldü.

2 çocuk babası Aksu, eşi vefat ettikten sonra yerleştiği Validebağ Mustafa Necati Bey Öğretmenler Huzurevinde hayatına devam ediyor.

"Hem öğretmenlik yapıyor hem de haberlerimi gönderiyordum"

Özlemle andığı o dönemde yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaşan Aksu, delikanlılık çağında köy enstitüsünden mezun olduğunu, o zamanlar enstitüden mezun olanlara görevlendirildikleri okula gidip gelebilmeleri için binek hayvan verildiğini, kendisine de bir at hediye edildiğini anlattı.

Çorum merkez ve ilçelerinde öğretmenlik ile gezici başöğretmenlik görevlerinde bulunan Aksu, köy enstitüsü mezunu olan öğretmen eşiyle 1952'de evlendiğini, 27 Mayıs 1960 ihtilalden sonra ise Sungurlu ilçesine tayin edildiklerini söyledi.

Hürriyet gazetesinin açtığı bir fotoğraf yarışmasında birincilik kazandığını ifade eden Aksu, "İstanbul'dan bana basın kartı gönderdiler. Basın kartıyla birlikte her türlü çalışma imkanım olduğunu söylediler. 25 yıl 5 ay öğretmenlik yaptım. Basın kartı aldığımda öğretmendim. Hem öğretmenlik yapıyor hem de haberlerimi gönderiyordum. Kasabadaki yüksek takım içerisinde benim bir yerim vardı. Hürriyet gazetesi muhabiri olduğum için çok saygındım." diye konuştu.

Bekir Baki Aksu, gazeteden bir yetkilinin kendisini gezmek için götürdüğü Hattuşaş Harabeleri'nde fotoğraf çekimini beğenerek, öğretmenlikten emekli olduktan sonra İstanbul'a yerleşip kartpostal fotoğrafçılığı yapması için teklifte bulunduğunu aktardı.

"Film yanabilir diye iki makineyle çekim yapıyordum"

Eşinin ve çocuklarının İstanbul'a yerleşme fikrine çok sevindiklerini ve eşinin tayinini de oraya aldırdıklarını anlatan Aksu, Çorum'dan ayrılmadan önce 7 kasabasının kartpostallık fotoğraflarını çektiğini, bunları bastırarak 1972'de 15 bin lira kazandığını söyledi.

Kartpostalları bastırdığı firmadakilerin kendisini çok sevdiklerini dile getiren Aksu, şöyle devam etti:

"Öğretmendi sahibi. 'Hocam senin altına araba ve şoför veriyoruz. Anadolu'ya gideceksin. Sakın bu basın kartını kaybetme. Her yerde sana özel muamele ederler.' dedi. Önce Batman'a gittik, oradan dönerken Malabadi Köprüsü'ne uğradık. Köprünün altından Dicle Nehri akıyor. Sanki bir deniz, o kadar güzel, zaten ilkbahardı. Köprünün sabah fotoğrafını çekecektim. Işıkların hepsini alacağıma inandım. Hemen yakın kasabada durduk. Oradan Malabadi Köprüsü'nde indim. İki fotoğraf makinem vardı, birisi 6x9 körüklü, diğeri Ricoh Ricohflex 12 pozluk. Çift çekiyorum ki ne olur ne olmaz. Film yanabilir diye düşünüyorum. İki makineyle köprünün altından güneşin doğuşunu ve o renkleri, Malabadi Köprüsü'nün altına yansıtan fotoğrafları çektim."

"Fotoğraf çekerken kendimi kaybediyorum"

Aksu, köprüyü suyun içine de girip çekmek istediği sırada ırmağın kenarında bulaşık yıkayan kadınları gördüğünü ve yanlarına gidip eşyalarını bırakmak için izin istediğini fakat kadınlar Türkçe bilmediklerini için söylediklerini anlamadıklarını kaydederek, suyun içinde sehpalarını kurup fotoğraf çekmeye başladığını söyledi.

Fotoğraf çektiği sırada kadınların tencereleri birbirine vurmaya başladığını belirten Aksu, "Dönüp baktım, niye olduğunu anlamadım. Fotoğraf çekmeye devam ettim. Çünkü fotoğraf çekerken kendimi kaybediyorum. Etrafımı çeviriverdiler. Parmakla çalılıkların içinde yatan 2 büyük köpeği gösterdiler. Köylüler onlara her hafta bir keçi keserlermiş, köye kimseyi sokmazlarmış. Biz de oraya girdik ya köpekler beni parçalamaya gelmişler. Kadınlar beni kurtardı. Demek ki yaşayacak halim varmış. Bu anımı hayatım boyunca unutamıyorum." ifadelerini kullandı.

Aksu, kartpostal firmasının Malabadi Köprüsü'nde çektiği fotoğraflardan bir takvim hazırladığını ve piyasaya sürdüğünü aktardı.

"Kartpostal artık önemini yitirdi"

Kartpostal başına prim kazandığını ifade eden Aksu, "Her çeşitte 5 bin tane basılıyor, 5 çeşit olsa 25 bin. 25 bin kartpostalın altına 'Falan kitabevinin kente özgü bir hizmetidir.' yazıyor. 25 bin kartpostalda o reklamı yapınca tabii ne olacak? Büyük bir isim yaptım. 7 ay çalışmamda 86 bin lira prim kazandım, 25 yıl çalıştım 42 bin lira ikramiye aldım. Artık ismim o kadar geçerli oldu ki Türkiye'den durmadan 'Bekir Baki'yi gönderin, kartpostal yaptıracağız.' teklifleri aldım. 1 milyonu aşkın kartpostal ve takvim fotoğrafı çektim. Beni almak için başka kartpostal firmaları yarışa girdi. Hiçbirine gitmedim." diye konuştu.

Bekir Baki Aksu, o zamanlar telefon olmadığından insanların birbiriyle hızlı iletişim kurmak için kartpostal kullandığını ancak artık telefonla her işin yapılabildiğini bu yüzden kartpostalların önemini yitirdiğini ve kaybolmaya yüz tuttuğunu sözlerine ekledi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —