“Üniversite Şehirle Buluşuyor” programı gerçekleştirildi
Erzincan Valiliği ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Vakfı organizasyonu ile ‘Şehirle Buluşma’ programı adı altında etkinlik düzenlendi.
Erzincan’da ticarette, sağlıkta, yatırım ve yardımlaşma gibi konuların yanı sıra bir çok alanda örnek olmuş kişilerin bir araya geldiği Şehirle Buluşma’ yemeğinde kendi alanlarında örnek olmuş kişilere teşekkür plaketleri takdim edildi.
Programın açılış konuşmasını yapan Erzincan Bİnali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vahdet Gül, katılımcılara teşekkür ederek, toplantının geçekleşmesini sağlayan Vali Arslantaş’a teşekkür etti.
Daha sonra konuşan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Akın Levent, maddi ve manevi boyutu dengelenmiş bir eğitim ile yetişen dengeli ve iyi yetişmiş bir insan profili ile toplumun geleceğinin daha iyi olacağını söyledi.
Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy ise açıklamasında; “Bu buluşmanın bir amacı vardır. Bu vahdet hocamızın ilk toplantısı kendisine teşekkür ediyoruz. Erzincan Üniversitesinin 2006 yılındaki yükselişi sizde takdir edersiniz ki başbakanımız sayın Binali Yıldırım beyefendinin çok büyük katkıları olmuştur. Bu kadar şehre emeği geçen bir kişinin isminin küçük yerlerde değil daha büyük yerlerde olmasını arzuladık. Yine burada bir toplantıda Erzincan Üniversitesi’nin adının Binali Yıldırım Üniversitesi olması konusunda ilk teklifi ben yaptım. Hayırlı olsun şu anda amaç hasıl olmuş başbakanımızın ismi ile yoluna devam edecektir. Öğrenci sayısı 6 binlerden 30 bine gelmiş bir çok fakültesi açılmış birkaç fakülte dışında, tabi açılmayan fakülteler de yeni rektörümüz öncülüğünde burada açılacaktır” diyerek sözlerini sürdürdü.
Daha sonra kürsüye gelerek konuşma yapan Erzincan Valisi Ali Arslantaş, gerçekleştirilen bu organizasyon ile Erzincan’da her alanda hizmet etmiş örnek kişileri bir arada görmenin mutluluk verici olduğunu dile getirdi.
Konuşmasını sürdüren Erzincan Valisi Ali Arslantaş, “Şehirle Buluşma programı vesilesiyle sizlerle bir arada olmanın mutluluğu içerisindeyim. Şehir, tarihî, sosyal, mimari, ticari bütün olguları bünyesinde barındıran, koruyan, yaşatan ve geliştiren yerlerdir. Şehirler medeniyetin merkezidir. Şehirler insanın olgunlaşmasında, karakterinin oluşmasında, ufuk çizgisinin belirlenmesinde yol gösterici, inşa edici yerlerdir. Her şehrin maddi dinamikleri yanında manevi zenginlikleri, ruh kökleri vardır. Şehir en iyi öğretmendir. Toplumun aklı, ruhu ve kalbi şehirde kök salar ve hayat sunar. Şehir ölürse insan nefes alamaz dolayısıyla yaşayamaz. Bizler yöneticiler olarak idare ettiğimiz şehrin kaderini belirleyen konumda olduğumuzu bildiğimiz için attığımız her adımda insanı merkeze alıyoruz. Binalar inşa ederken tarım arazilerinin verimliliğini artırmanın yollarını ararken ulaşımdan sağlığa eğitimden teknolojiye hayatın her alanında insanımıza hizmet sunarken şehrimizin tarihi, kültürel ve içtimai birikimlerine bağlı kalarak insanımıza hizmet ediyoruz. Suyu olmayan bir çeşmeyi yok sayabilirsin. Yani çeşme yapmakla mesele bitmiyor. O çeşmeden suyun tertemiz akması gerekir. İnsanımız o çeşmeden suyu güvenle içmeli. Yapılan yollar, binalar, konutlar, okullar şehrin coğrafi yapısına uygun olmalıdır.
Sadettin Ökten Hocamız ne güzel demiş: “Güçlü imkanlar güzel şehirler yaptırmaz. Görgü ve vizyon güzel şehirler yaptırır.” Üzülerek söylüyorum ki geçmişte bunun acısını çok çektik, çok büyük bedeller ödedik. Depremler yüzünden binlerce canımızı kaybettik. Bu kadim şehir defalarca yıkılıp inşa edildi. Ama hamdolsun deprem şehri algısını kırdı. Şimdi şehrimiz turizm, kültür, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok alanda bölgemizin lokomotifi olma özelliği kazandı. Tabi bunda şehri canda yaşayan insanımızın bu şehre, bu şehrin yöneticilerine devletimize duyduğu güvenin büyük etkisi vardır. Bu şehrin insanı kadirşinastır, vatanseverdir, kanaatkârdır, ensar ruhludur. Aşını ekmeğini paylaşır. Böyle güzel hasletlerin sahibi insanlarımıza hizmet etmenin gururunu yaşıyoruz.
Merhamet toplumuyduk bir zamanlar mayamız, şefkat, muhabbet, hürmet ve edeple yoğrulmuştu. Kuşlara kuş sarayları, leylekler için leylek hastaneleri, hayvanlara otlaklar, başı boş köpeklere korunak köyleri yaparak sadece insanlara değil, hayvanlara karşı bile merhametimizi göstermiştik. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, öksüzler, yetimler, dullar, hastalar, yolda kalmış garipler; hasılı merhamet ve sevgi bekleyen her kim varsa Yaradan’dan ötürü ilgi duyuyor, düşmüşün elinden tutuyorduk. Açları doyuruyor, çıplağı giydiriyor, hastalar için şifahaneler kuruyor, uzakları yakın kılacak yollar, yollar üzerine köprüler, köprü kenarlarında çeşmeler yaptırıyorduk. Dili, dini, ırkı, cinsi ne olursa olsun; müslimi-gayri müslimi, şehirlisi-köylüsü, zengini-fakiri, insanlar konaklasın diye kervansaraylar, hanlar kuruyorduk. Maveraünnehir’den Viyana’ya, Cezayir’den Kırım’a sevgi, şefkat ve merhametle yayılmıştık. Savaşlarımız rahmet içindi, haddi aşana haddini bildirmek, hakkı ve adaleti kurmak için at koşturup, kılıç kuşanıyorduk. Zalimin hasmı, mazlumun hizmetkârıydık. Sömürmek ve talan için değil, hakkı ve adaleti tesis için vardık. İspatı mı? İşte Anadolu, işte Ortadoğu, işte Balkanlar, işte dünya tarihi işte bunca tahrife, tahribe, talana, gizlemeye, yalan ve karalamaya rağmen ayakta duran vakıf eserlerimiz ve vakfiyelerimiz.
Vakıf bir medeniyetin adıdır. Bu medeniyet; yaratan, insan ve hizmet gibi üç kelime üzerinde vücut bulmuş ve âdeta doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm dünyayı etkilemiştir. Vakıflar söz konusu olunca üzerimize önemli bir sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluk, insanlığın ortak değerleri olan, aynı zamanda İslam medeniyetinin insan ve hayat merkezli uygulamalarını ortaya koyan vakıf amaçlarına sahip çıkmak, onları sonraki nesillere aktarmak, vakıf ruhunu yeniden ve çağın refleksine uygun olarak insanlığa anlatmak, kavratmak ve yeniden inşa etmektir.
Eğer, bir vakıf medeniyetinden söz ediyor ve bunun sahibi olduğumuzu da iddia ediyorsak bu sahiplik ve iddia işte bize bu ödevi vermektedir. Çünkü insanlık ancak paylaşmak, fedakârlık, yardım, gözetmek, el ele vermek, canlıya ve çevreye hizmet ile ayakta durur. Yani vakıf ile vakıf ruhu ile vakıf anlayışı ile, Erzincan kamuoyunda bilinirliği çokta fazla olmayan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Vakfını hemşehrilerimizle buluşturma amacıyla yapıldığını düşündüğüm bu güzel programın amacına ulaşmasını temenni ediyorum. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum” dedi
Konuşmaların ardından Erzincan’da sağlık alanında en fazla hizmet veren doktor ve hemşirelere, yardımsever işadamlarına, işinde en titiz esnaflara, en yaşlı ve en genç esnaflara, ve bir çok alanda hizmet veren örnek kişilere Erzincan Valisi Sayın Ali Arslantaş ve diğer protokol mensupları tarafından teşekkür plaketleri verildi. Plaket töreninin ardından yemek ve müzik dinletisi ile program sona erdi.
Altınpark Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen programa Erzincan Valisi Ali Arslantaş, 3. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş, 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Mehmet Özoğlu, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Vahdet Gül, bazı kurum müdürleri ile çok sayıda davetli katıldı.