ABD’nin Kudüs’ü ABD’nin başkenti olarak tanıması kararına ilişkin Erzincan Memur-Sen İl Temsilciliği öğlen namazı sonrası açıklamada bulundular.
Memur-Sen Erzincan Temsilcisi Nebi Gül, Erzincan Camii Kebir Camii’nde yaptığı açıklamasında şiddeti daha da derinleştirerek kanlı iktidarlarını sürdürmek isteyen bir zihniyetin, Kudüs üzerinden yeni bir hamle yapmaya hazırlandığını kaydederek, ihtarda bulunmak üzere toplandıklarını söyledi.
Gül açıklamasının devamında; "Kudüs’ü işgal eden İsrail’e, İsrail’e destek veren ABD ve bütün bunlara sessiz kalanlar ile birlikte insanlığa dönük bu ihtarın nedeni de hedefi de bellidir. Kudüs insanlığın ortak mirası, özgürlük Kudüs’ün hakkı iradesini yansıtmak için buradayız.
"ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma” ve "Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmasına” yönelik söyleminin fiiliyata geçirmeyi amaçlayan ABD ve Başkanı Trump ihtarımızın öncelikli muhataplarıdır.
ABD’nin bu hamlesi, insanlık için manevi ve tarihi kıymete sahip, bu yönüyle de dünyanın barış adası olmuş Kudüs’ü savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşımaktadır.
Bu yolla, diplomatik ve ekonomik zeminde devam eden örtülü üçüncü dünya savaşının ateşli bölümünün İslam coğrafyası üzerinden gerçekleşmesini istemektedir. Oysa Kudüs, bütün inançlar için ortak tarih, ortak coğrafya, ortak kültür ve hepsinden öte ortak kader ve birlikte yaşamak demektir. Kudüs’ün bu vasıflarının yok edilmesine izin vermeyiz. Kudüs’ün insanlığın ortak mirası olması gerçeğine ihanet ettirmeyiz.
ABD-İsrail ortak yapımı bu kirli strateji, şiddet ve krizlerle kavrulan bütün insanlık için eğer engellenmezse daha da büyük sorunların kapısını aralayacaktır. Tam da bu yüzden dünyanın bütün iyi insanları barışı geliştirme ve barış adası Kudüs’ü koruma noktasında çağrımızın muhatabıdır.
Buradan diyoruz ki, korsan İsrail Kudüs’ü başkent yapmak gibi bir hataya düşmemeli, ABD İsrail’in başkentinin Washington olduğunu idrak etmeli.
Kudüs, bizim nazarımızda bir mihenktir. Her bir karışı İlahi vahyi insanlığa bildiren peygamberlerin izlerini taşıması hasebiyle Kudüs; insan olma şuuru, selamete erme bilinci ve sulhun mihengidir.
Kudüs, son Peygamber’in risaleti sırasında ilk kıble olarak seçilmesiyle de bizim için varoluşumuzun ve medeniyet kodlarımızın ifadesidir.
Muharref bir inancı kendisine payanda olarak kullanan ve batıdaki faşist düşüncelerden hız alan şiddet ideolojisi siyonizmin ateşine odun taşımak, nereden bakarsanız bakın akıl tutulmasıdır.
Yüz yılı aşkın süredir Filistinliler’e karşı şiddet uygulayan Siyonist çetenin ideallerine bu derece destek çıkmak sadece akıl tutulmasıyla açıklanabilecek bir durum değildir elbette. Asıl neden kanlı müstebitlerin her ne olursa olsun iktidarlarını sürdürme stratejileridir.
Görünen odur ki Kudüs; çökmekte olan köhne dünya düzeninin merkezindeki ABD oligarşisinin yaşadığı iktidar çatışmasını gizleme aparatı olarak seçilmiştir. Bu yönüyle de çağrımızın bir diğer muhatabı siyonizme karşı çıkan samimi Yahudilerdir. Çünkü Kudüs, samimi Yahudiler’in de sığınağı ve inançlarını yaşama alanıdır.
Tam da bu noktada en güçlü ihtarı kendimizden başlayarak millete ve ümmete yapıyoruz.
Nasıl ki, Hz. Ömer’in fethiyle, Selahaddin Eyyubi’den bu yana medeniyetimizin önemli merkezlerinden biri olan Kudüs’ü Haçlılara karşı yüz yıllar boyu savunduysak;
Nasıl ki, Yavuz Sultan Selim Han’ın hilafetiyle birlikte Kudüs’ü bütün inançların barış adalarından biri yaptıysak;
Nasıl ki, Abdülhamid Han’ın mücadelesiyle Siyonizmi Filistin ve Kudüs’ten uzak tuttuysak;
Şimdi de aynı şuurla mücadelemizi sürdürüp, haçlı artığı düşüncelleri payanda olarak kullanan emperyalizme ve siyonizme karşı bütün insanlığı da içine alan bir söz söyleyebiliriz.
İslam coğrafyasında günü kurtarma politikaları peşinde koşan devlet yöneticilerinin ikircikli tutumlarına karşı çıkarak, inancımızın ve tarihimizin bize verdiği güçle barışın sesini yükseltebiliriz.
Şiddetten boğulmuş, krizlerle boğuşan bütün insanlık, doğru ve adil bir söz bekliyor. Anadolu bu sözü söylemeye hazırdır. Ümmetin gönlü bu hakikate açıktır. Bu konudaki inancımız ve kararlığımız tamdır.
Şimdi bu inancı ve kararlılığı fiiliyata dökme vaktidir. Kudüs’ün siyonizme başkent yapılmasını engellemek için harekete geçmek, birlikte ses vermek ve insanlığın beklediği o sözü söylemek için buradayız.
Müstebitler de en çok bundan korkuyor. Emin olun ki Kudüs’e özgürlük haykırışı bunun için şiddetle susturulmak isteniyor.
Eğer insanı özgürleştirecek söz söyleyebilirsek, müstebit iktidarlar yerle yeksan olur, özgürlüğün nefesi bütün dünyaya ulaşır.
Bu inanç ve kararlılıkla Mescid-i Aksa’nın selamını alıyor, Kudüs ve Aksa’nın İslamla kucaklaşması için haykırıyoruz.” diye konuştu