Tarih: 24.11.2017 11:27

Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Ciyavul; 'Öğretmenin beklentisi çiçek, çelenk değil; kaybettiği itibarının iadesidir'

Facebook Twitter Linked-in

Eğitim Bir Sen Erzurum 1 Nolu Şube Başkanı Erkan Ciyavul, öğretmenler günü münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada, “Öğretmenin beklentisi çiçek, çelenk değil; kaybettiği itibarının iadesidir" dedi.
Öğretmenlik özü itibariyle kutsal ve insanlık tarihi kadar eski meslek olduğunu dile getiren Erkan Ciyavul, “Peygamberlerin bazı meslekleri vardır, ancak her peygamberin ortak mesleği öğretmenliktir. Zira ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den son peygamber Hz. Muhammed’e (sav) kadar bütün peygamberler Allah’tan aldıkları emir ve yasakları insanlara öğreten, iyiliklere ve güzelliklere ulaşmanın, kötülüklerden kaçınmanın yollarını gösteren öğretmenlerdir. Hz. Muhammed (sav): hadisi şeriflerde ifade edildiği üzere "Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim.", "Allah beni zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı ve öğretici olarak gönderdi." Buyurmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v)Allah tarafından bir eğitimci, bir terbiyeci, bir üsve-i hasene ve rol model olarak gönderilen geçmişimizin ve geleceğimizin en büyük öğretmenidir” dedi.
"Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya onları seven ol, ya onları dinleyen ol beşincisi olma helak olursun". "Alimler peygamberlerin varisleridir. "Dünyada iki çeşit insana gıpta edilir. Birisi Allah’ın kendisine mal verip de, o malı Allah yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse, diğeri ise kendisine ilim verip te o ilim ile amel etmesini ve onu başkasına öğretmesini nasip ettiği kimsedir.” Hadisi şerifleri ile de öğretmenlik mesleğinin Peygamberlik mesleği gibi kutsal olduğunun vurgulandığını dile getiren Erkan Ciyavul, “Zira; öğretmen geleceğimizin şekillenmesinde kimlik ve kişilik kazanmasında en etkili unsurdur. Öğretmen fabrika yapan fabrika gibidir. Öğrencisini, velisini, imamını, yargıcını, doktorunu, mühendisini, siyasetçisini, işçisini, memurunu yetiştiren geleceğimizin teminatı gençlerimizi şekillendiren sanatkardır. Her sanatın değeri sanatkarın mahareti ve değeriyle ölçülür. Öğretmene değer vermek geleceğimize değer vermektir. Öğretmeni itibarsızlaştırmak geleceğimizi yok saymak; kimliksiz, kişiliksiz nesillerin yetişmesine sebep olmaktır. Çünkü itibarsız öğretmen itibarlı nesiller yetiştiremez. Bu bakımdan öğretmenlerin öğretmenler gününde beklentisi çelenk, çiçek değil kaybettiği itibarının iadesidir.” diye konuştu.
Ciyavul, günümüzde elbette eğitimin ve eğitimcinin kök sorunları bulunduğunu ifade ederek, “Bu sorunların başında eğitimin eğitimcilere bırakılmayacak kadar önemli görülmesi ve eğitimin sorunları ile eğitimcinin sorunları farklı algılanması, eğitim önemli görülürken eğitimci önemsiz sayılmasıdır.
Aslında eğitimcinin sorunları deyince hem öğretmenlik mesleğinin sorunları hem de bu meslek mensuplarının özlük, idari, sosyal ve ekonomik sorunları anlaşılmalıdır. Çünkü öğretmenin sorunları ile eğitimin niteliği arasında doğrudan bir ilişki vardır. Geçmişten günümüze öğretmen sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin başta şura kararları olmak üzere pek çok araştırma yapılma yapıldığı ve sendikamız ve diğer sendikalar tarafından pek çok çözüm önerileri sunulduğu bilinmektedir. Ekonomik açıdan büyük meblağlar harcanan çeşitli bilim, fikir ve meslek erbabının emeği ve zamanı alınarak elde edilen çalışmaların bir formalite olarak değerlendirilmesi, alınan kararların hayata geçirilmeden sumen altında tutulması eğitimi ve eğitimciyi önemsemediğimizin açık bir göstergesidir.
Oysaki eğitimin kök sorunlarının çözümünde bizzat eğitimin uygulayıcıları olan eğitimcilerin ve eğitim yöneticilerine görüş ve önerileri nazarı dikkate alınması gerekir. Yargı ile ilgili konuları hukukçular ile, hastalık sorunlarını doktorlar ile, mimari ve yapı işlerine mühendisler ile çözümü aranırken; müfredatın belirlenmesi ve yenilenmesinde, kitapların seçiminde, okul fonlarının kullanılmasında, öğrencilerin sınıf tekrarı yapıp yapmayacağı konularında, öğrenci devamsızlığı ve disiplin işlerinde eğitim ve öğretimin en önemli öğelerinden biri olan eğitimciler ve eğitim yöneticileri dışlanmaktadır” diye konuştu.
“Eğitim sözde önemlidir” diyen Erkan Ciyavul, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bütçeden en önemli pay eğitime ayrılmaktadır. Ancak üyesi olduğumuz OECD ülkelerinde öğretmenlik itibarlı ve gelir getirici meslek grupları arasındadır. Ülkemizde ise hala gelir düzeyi düşük ve riskli meslek grupları arasında yer almaktadır. OECD ülkelerinden Kanada’da bir öğretmen dolar bazında yıllık 42.096,İngiltere’de: 33.840, Fransa’da: 32.334, Almanya’da:62.230,Yunanistan’da 17.685, İtalya’da:31.162, İspanya’da:39.600,İsviçre’de:104.704, ABD’de:38.433 dolar maaş alırken ülkemizde bir öğretmen OECD ülkeleri içinde okuttukları sınıf başına düşen öğrenci sayısı bakımından en yüksek, çalışma saatleri açısından en fazla, aldığı maaş açısından ise aylık 1000 doların altında en az maaşı alabilmektedir.
Eğitim emekçileri içinde bulunduğu ekonomik şartlar sebebiyle (eşi çalışmayan öğretmenler) günlük bir gazete alma, mesleği ile ilgili yayınları takip etme tatile gitme, sinema ve tiyatro seyretme gibi sosyal,kültürel ve ekonomik imkânlardan mahrumdur.
Öğretmenlerin ekonomik sorunlarının yanında yetiştirilme sorunu, planlama sorunu mevcuttur. Hala bir tarafta 100 bin civarında öğretmene ihtiyaç varken diğer tarafta 300 bin 400 bin öğretmen adayı görev beklemektedir. Emekli öğretmenler ise çalışırken aldıkları aile ve çocuk yardımını, eğitim-öğretim, ek ödeme, ders ücreti gibi tazminatı alamadıkları için adeta sefilleri oynamaktadır.
Öğretmen alımlarında sorun devam ediyor. 2011 yılında sözleşmeli öğretmenlik statüsü kaldırılıp kadrolu öğretmen alımına geçilmişken 2016 yılı Ağustos ayından sonra tekrar sözleşmeli öğretmenliğe dönülmesinin esbabı mucibesi anlaşılmış değildir.
KPSS ile öğretmen alımından sonra objektiflik içermeyen ve şaibeleri içinde barındıran mülakat sistemine geçilmesi son derece düşündürücüdür.
Öğretmenlik Performansının veliler ve öğrenciler tarafından ölçülmesi eğitimde niteliği artırmanın bir parçası değil, öğretmeni itibarsızlaştırmanın adıdır. Sosyal açıdan moralsiz, ekonomik açıdan yetersizdir olan her geçen gün Ekonomik gücünü kaybeden öğretmen, ekonomik gücüyle birlikte aynı zamanda itibarını da giderek kaybetmektedir.
Kendilerini değerlendirme dışı tutan yöneticiler; Performans değerlendirme sistemi adı altında öğretmenleri velilerin ve öğrencilerin şamar oğlanına dönüştürme saçmalığından vazgeçilmelidir.
Öğretmenlik riskli ve yıpratıcı meslek grupları arasında derhal polis, asker ve sağlıkçıların özlük haklarına yönelik olarak, her 4 yılda bir yıpranma payı eğitim emekçilerine de verilmelidir.
Öğretmen istihdamında güçlük çekilen ve sürekli öğretmene ihtiyaç duyulan başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri olmak üzere öğretmen istihdamında zorluk çekilen semtlerde de teşvik sistemine gidilmesi bu bölgelerde görev yapan öğretmenlere farklı tazminat ödenmesi
Okul/kurum bütçelerinin Genel bütçeden pay ayrılarak oluşturulması, Ek ders ve nöbet ücretlerinin arttırılması
Sürekli sınav sistem ve okul statü değişikliği, öğretmenlerin başını döndürmekte yöneticiler tarafından yapılan yanlışlıkların ve başarısızlıkların faturası eğitim emekçilerine kesilmektedir. Sürekli zihinler sınav sistemi ve sınavlar ile meşgul edilirken ne yazık ki eğitim, öğretim ve eğitim ve öğretim ile verilmesi gereken terbiye ve iyi insan yetiştirme temel konular gündemde yerini bile alamamaktadır.
3600 Ek Gösterge bilmecesi çözülme kavuşturulmamıştır. Yıllardan beri eğitim emekçilerinin 3600 Ek gösterge hayali sürmekte, özellikle 19.MEB şurasında alınan karardan sonra her "Torba Yasa"nın TBMM gündemine getirilmesi ile birlikte eğitim emekçileri büyük bir beklenti içerisine girmektedir
Kamu çalışanları ile kamu emeklilerini yakından ilgilendiren maaşlar, emekli maaşları ile emekli ikramiyelerinde artışa sebep olan Ek Gösterge rakamları kamu görevlileri için büyük bir önem taşıdığı gibi, Ek Göstergeler üzerinden yapılan haksız uygulamalar da giderek çalışma barışını bozucu ve kamu görevlilerinin itibarını zedeleyici bir pozisyon almaktadır.
Ek Gösterge rakamları Kamu görevlilerinin unvan, hizmet sınıfı ve derecelerine göre farklılık arz etmektedir. Kamu görevlilerine öğrenim durumlarına uygun"850, 950,1150,1300,1600,2200,3000,3600, 4800, 5300 6400,, 7000,7600 8000" gibi Ek Göstergeler uygulanmaktadır.
Ek göstergesi yüksek olan bir göreve atanan kamu çalışanları hem çalışırken, hem de emekliliklerinde yüksek maaş ve ikramiye almakta, aynı şartları taşıdığı halde Ek Göstergesi düşük olan kamu görevlileri ise çalışırken emsallerine göre daha az maaş aldıkları gibi emekliliklerinde de daha az maaş ve daha az ikramiye almaktadır.
Özellikle 3000 ve altı Ek Gösterge üzerinden maaş alan kamu çalışanlarının ek ödeme, aile yardımı, döner sermaye,özel hizmet tazminatı ve ek ders gibi çalışırken aldıkları tazminatlarının emekli olduklarında kesilmesi maaşlarında% 40,% 50 oranında düşüşlere sebebiyet vermektedir.
Ek Göstergesi yüksek olan kadrolarda çalışanların çalışırken elde ettikleri imkanların yanı sıra emekli olduklarında da normal kamu çalışanlarına nispetle daha fazla maaş ve daha fazla ikramiye almaları bu görevlere atanma ehliyeti olan kamu görevlileri aynı imkanlardan yararlanmak için siyasetçilerin ve bürokratların peşinde koşmakta bu durum da çalışma verimliliğini düşürdüğü gibi kamu görevlilerinin itibarını da zedelemektedir.
Böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi Fiziksel açıdan enerjisini, sosyal açıdan meslek heyecanını kaybeden ancak emekli olması durumunda karşılaşacağı ekonomik sıkıntıyı göze alamayan 10 binlerce eğitim emekçisine emeklilik yolunu açacak, yine atanmayı bekleyen 300 binden fazla öğretmen adayına iş imkanı sağlamak suretiyle işsizliğin önlenmesine de katkı sunacaktır.
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. Maddesinde ifadesini bulduğu üzere öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir." Denilmektedir.
Öğretmenlik bir uzmanlık işi olduğu halde toplu sözleşme kazanımlarına rağmen hala yoksulluk sınırının altında maaş alan itibarı düşük riskli meslekler arasında anılmaktadır. 3600 Ek göstergenin hayata geçirilmesi durumunda eğitim emekçilerine mesleki açıdan itibar kazandırılacağı gibi nitelikli eğitim için de büyük bir moral ve motivasyon sağlayacaktır.
Eğitim Emekçilerinin çokluğu 3600 Ek Gösterge için mazeret sayılmamalıdır. Hükümet tarafından öğretmenlerin kamu görevlileri içindeki sayısı ve kamu maliyesine girdisi mazeret gösterilerek Ek Göstergeye ilişkin taleplerin ötelenmesi kabul edilebilir bir mazeret olarak değerlendirilemez.
Eğitim emekçilerinin çokluğu popülist bir yaklaşımdan değil her zaman sayılarının çokluğu ile öğündüğümüz çocuk ve genç nüfusun fazlalığından kaynaklanmaktadır. Gençlik bir ülkenin geleceği olup, ülkelerin zenginliği eğitilmiş insanlarının varlığı ile ölçülmektedir. Eğitilmiş insan ancak maddi ve manevi açıdan itibarlı sosyal açıdan moral ve motivasyonu yüksek nitelikli eğitimciler eliyle yetiştirilebilir.
Yapılan araştırmalara göre; Öğretmenlerin % 76 sı borçlu, borçları sebebiyle % 70’ i moralsiz % 60’ ı mesleğini terk etmeyi ,% 76 ’sı kendilerine değer verilmediğini düşünüyorsa, % 90 dan fazlası performans sistemine karşı ise Milli eğitim Bakanlığının bunun sebeplerini araştırması ve sorunların çözümü yönünde adım derhal adım atması gerekmez mi?
Başbakanımız Binali Yıldırım’ın Esnaf ve sanatkara müjde! Esnaf ve sanatkarların kullanacağı işletme kredisi sınırının 150 binden 200 bin liraya çıkarıyoruz. Esnaf ve sanatkarın, bulunduğu iş yerini satın almak isterse 10 yıl vade ile 500 bin lira, iş yeri için araç satın almak isterse 5 yıl vade ile yine 500 bin lira kredi kullandırıyoruz." Müjdelerini "artan enflasyon ve döviz kurları, akaryakıt fiyatları karşısında alım gücünü kaybeden, açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında yaşam mücadelesi veren eğitim emekçilerine ve emeklilerine de "MÜJDE " sözlerini duymak istiyoruz. Öğretmenlerimiz artık “23 Nisan çocuğu muamelesi istemiyor.”


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —