Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Afet Yönetim Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Öğretim Üyesi Dr. İskender Dölek, AFAD’ın Elazığ Sivrice’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremi çok doğru şekilde yönettiğini söyledi.
Elazığ Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğünde meydana gelen depremi değerlendiren MŞÜ Afet Yönetim Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. İskender Dölek, depremin Muş’ta da hissedildiğini belirtti. Her yaşanan depremde, depremle alakalı bilgi birikimleri artıran unsurların ortaya çıktığını kaydeden Dr. Dölek, “Yaşanan depremleri doğru yorumladığımız takdirde elde ettiğimiz bilgi birikimi aynı zamanda katlanarak devam ediyor. Bu deprem sürpriz değildi. Zaten 25-30 yıldan beri farklı makale ve çalışmalarda da anlatılan, sismik boşluk olarak ifade edilen yerlerden biriydi. Biriken enerji dün akşam meydana gelen depremle açığa çıkmış oldu. Yaşanan depremi, Elazığ ve çevresinin yanı sıra de çok daha uzakta olan iller de hissetti. Bu, bizim Türkiye’nin deprem gerçeğini tekrar hatırlamamıza neden oldu. Türkiye, sahip olduğu jeolojik özellikler itibariyle yüzde 90’ı birinci derecede ve 6 şiddetinden büyük bir deprem olma ihtimali hiçbir zaman sürpriz olmadı” dedi.
“Bingöl Karlıova tarafı için endişe duymaktayım”
Anadolu’nun deprem tarihinde her 10 veya 5 yılda yıkıcı depremlerin meydana geldiğini hatırlatan Dr. Dölek, Bingöl Karlıova tarafı için endişe duyduğunu dile getirdi. Dölek, “Doğu Anadolu fayı üzerinde meydana gelen bu depremin Doğu Anadolu üzerindeki diğer segmentleri de etkileme ihtimali var. Ben, burada özellikle daha çok Bingöl Karlıova tarafı için endişe duymaktayım. Bu hareketlenmenin diğer taraflarda daha çok enerji yüklemesi meydana getirmiş olma ihtimali daha fazla. Bunlar bilinmeyen şeyler değil zaten bilinen şeyler. Bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuş ve açıklanan şeyler. Deprem anında yapmamız gereken şey; hem deprem öncesinde, hem deprem anında doğru davranış biçimlerini, bizleri hayatta tutacak davranış biçimlerini bir refleks haline getirerek vatandaşlarımıza öğretmektir” ifadelerini kullandı.
“Yönetimsel anlamda AFAD’ın Elazığ’da çok doğru şeyler yaptığını gördük”
Elazığ’da yaşanan depremin ardından yaşanan can kayıplarının üzücü olduğunu fakat yönetimsel anlamda AFAD’ın çok doğru işler yaptığını anlatan Dr. Dölek, “Elazığ’da yaşanan depremde vatandaşlarımızın can kaybı yaşaması üzüldüğümüz bir nokta. Ama burada afet yönetimi adına doğru olan bazı şeyleri de gözlemlemek bizi memnun ediyor. Yönetimsel anlamda AFAD’ın burada çok doğru şeyler yaptığını gördük. Örneğin Maden ilçesindeki yönetimsel kısmını Diyarbakır Valisinin üslenmesi veya çevre illerden gönderilen yöneticilerin üslenmesi oldukça doğru. Çünkü oradaki yöneticiler, idareciler, karar vericiler de afetzede konumundadır. Bu Türkiye adına ve afet yönetimi adına oldukça doğru bir davranış” diye konuştu.
“Eğitimsel anlamda depremde doğru şeyleri gerçekleştiremiyoruz”
Depremde üzüldükleri noktalardan birinin eğitimsel anlamda hala doğru şeylerin gerçekleştirilememesi olduğunu işaret eden Dölek, “Deprem anındaki görüntüler izlendiği zaman insanların kaçıştığını gördük. Yani deprem anında ve birçok afette bizi kurtaracak, hayatta tutacak temel davranış şekli olan çök, kapan, tutun durumunun bir refleks, bir meleke haline gelmediğini çok net bir şekilde görüyoruz. Bu davranış şekillerini en alt kademeden, ün üst kademeye, en yaşlımıza kadar öğretmemiz gerekiyor. Bunları yılda en az birkaç defa yapılan tatbikatlarla anlatmamız gerekiyor” dedi.
“Muş’ta ovaya doğru yapılaşmanın kesinlikle önüne geçilmesi gerekir”
Muş’un ovaya doğru yapılaşmasının son derece tehlikeli olduğunu ve özellikle yapılaşmanın Bitlis güneyindeki palezoik arazi üzerinde yoğunlaşması gerektiğini kaydeden Dr. Dölek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muş’ta özellikle ovaya doğru yapılaşmanın kesinlikle ve kesinlikle önüne geçilmesi gerekir. Çünkü oradaki kum veya çakıl zemin ve taban suyunun yüzeye yakın olduğu yerlerde sıvılaşma özelliğinden dolayı siz ne kadar ‘depreme dayanıklı yaptım’ deseniz de zemin sıvılaşacağı için binalar yan yatarak bu sefer yıkılabilir. Özellikle Muş’un güneyinde yer alan palezoik arazi üzerinde yoğunlaşmak lazım. Çok katlı binalardan kesinlikle ve kesinlikle uzak durmak lazım. Buna ruhsat verilmemesi, gerekirse çok katlı binalarda düzenlemeye gidilmesi lazım. Çünkü depremin ivme değeri üst katlarda çok daha fazla hissedilmekte. Özelikle Muş’un güneyinde kalan kısım Kızılağaç beldesine kadar uzanan kısım palezoik arazisi olarak ifade ettiğimiz temel arazidir, sağlam zemindir ve pekişmiş, sertleşmiş malzemeler vardır. Yapılaşmanın özellikle Muş’ta burada olması gerekir.”
Deprem bölgelerine yapılacak yapılarda sıfır taviz verilmesi gerektiğinin altını çizen Dölek, depremin öldürmediğini, aksine binaların öldürdüğünü hatırlattı