Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından görevli ve gönüllü yüzlerce kadın, yaraların sarılması için gece gündüz demeden şefkatli ellerini depremzedelere uzattı.
ELAZIĞ (AA) - Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından görevli ve gönüllü yüzlerce kadın, yaraların sarılması için her alanda çalışma yürüttü.
Elazığ'da 24 Ocak'ta yaşanan, 41 kişinin hayatını kaybettiği, 45 kişinin enkaz altından kurtarıldığı 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından yaraların sarılması için yürütülen seferberlikte canla başla çalışan birçok meslekten yüzlerce kadın, örnek olmaya devam ediyor.
Toplumun temel direği ailede görevlerini en iyi şekilde yerine getiren kadınlar, sahada da üstlendikleri vazifeyle yaraların sarılmasını sağlıyor.
Van depreminde UMKE gönüllüsü olmaya karar verdiUMKE gönüllüsü ve 13 yıllık ebe Fatma Şer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Van depremi sırasında Erciş Devlet Hastanesinde olduğunu belirterek, "O sırada doğumhanede görevliydim. Tam doğum yaptıracağımız sırada deprem oldu. O sırada hasta yakınları hastayı dışarı çıkarmaya başladılar. Bizde hastaları, hasta yakınlarını sakinleştirmeye çalışırken bir anda hastanın dışarıya çıkarıldığını fark ettik. Hastaya dışarıda müdahale etmeye başladık. Orada bir doğum gerçekleşti." diye konuştu.
Enkaz altında insanların yaşam mücadelesine şahit olduğunu ve o günden sonra UMKE gönüllüsü olmaya karar verdiğini, Elazığ depreminde de hayat kurtaran bir gönüllü olarak sahada yer aldığını söyleyen Şer, şunları söyledi:
"O gün hava eksi 16 dereceydi. Depremde yıkılan Dilek Sitesi enkazında çalıştım. Orada diğer ekipler ile çalıştık. Herhangi bir ses bekledik. Herkes bize bir umut ile baktı. Biz bir felaket yaşadık. Benim işim yıllardır bir ebe olarak bir bebeğin yaşama yolculuğunda rol almaktı. Depremde ise enkaz altında hayata tutunmaya çalışan insanlara el uzatmak oldu. Cesaret, cinsiyet işi değil yürek işidir. Burada önemli olan, toplumun bize biçmiş olduğu görevlerin dışında kendi çizdiğimiz yolda yürümektir."
Adapazarı ve İstanbul depremlerinden sonra Elazığ depremini yaşadı112 Acil Sağlık ekibinde yer alan Acil Tıp Teknisyeni Yeliz Özmen de 14 yaşında bir kız çocuğu iken Adapazarı ve İstanbul depremlerini, şimdi ise bir anne ve bir sağlık personeli olarak Elazığ depremini yaşadığını söyledi.
Adapazarı depreminde uzun süre çadırda yaşadığını ve depremin zorluklarını iliklerine kadar hissettiğini ifade eden Özmen, Elazığ'da yaşanan depremin ardından çocuklarının güvenliğini sağladıktan sonra görevinin başına koştuğunu kaydetti.
Özmen, komuta merkezinde santral başında olduğu için enkaz altındaki insanlarla sabaha kadar telefonla iletişim sağlamaya çalıştıklarını aktardı.
Enkaz altındaki baba ve iki çocuğuyla kurduğu diyaloğu ve onlar kurtarılana kadar gözlerini kırpmadan, iletişimi koparmadan sabaha kadar beklediğini dile getiren Özmen, "Kadınlar çok güçlü varlıklar. Biz gerçekten çok güçlüyüz. Hem anneliği hem mesleğimizi en iyi şekilde yerine getirebiliriz. Yeter ki bu fırsat bize sunulsun. Yeter ki önümüz açılsın. Bu yüzden kız çocuklarının okutulması çok önemli." ifadelerini kullandı.
"Kadınların özgür ve güçlü olduklarını bilmelerini istiyorum"Türk Kızılay Elazığ Bölge Afet Yönetimi Müdürü Ezgi Gündüz de depremi evde kızıyla yaşadığını, ailesinin güvenliğini sağladıktan sonra müdahale merkezine geçtiğini belirtti.
Depremin büyüklüğünü hissettiğinde çok fazla insanın yardıma ihtiyacı olduğunu anladığından hemen işinin başına geçmesi gerektiğini ifade eden Gündüz, şöyle devam etti:
"Bu inanç ile yola çıktım. Kızım beni yanında istiyordu. İki gün Kızılay gönüllüsü olarak yanımda oldu. Erkekler, bölge müdürlüğüne geldiklerinde bir kadın arıyorlardı. Kadınlar, insanlar için sığınılacak bir liman çünkü anne rolü var, toplumun kadınlara yüklediği bir rol var. O yüzden daha samimi konuşabiliyorlar ve karşı tarafın kendilerini daha net anlayacağını düşünüyorlar. Kadınların özgür ve güçlü olduklarını bilmelerini istiyorum. Kadınlar, duyguları ile hareket eden canlılar olarak nitelendirilir ama duyguları ile hareket etmeleri onları afette daha avantajlı kıldı çünkü kendilerini daha net ifade ettiler. Kız çocuklarını da bu yönde yetiştirmelerini istiyorum."
"Depremde kadınlarımızın çok güçlü olduğunu gördük"Elazığ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Şiddet İzleme Merkezi Müdürü Nevin Evliyaoğlu da depreme 3 ve 6 yaşındaki kızlarıyla yakalandığını, saniyelerce süren bir zaman diliminin hiç bitmeyecekmiş gibi yaşandığını anlattı.
İlk müdahaleyi çocuklarına yaptığını ve deprem anında onlara depremi anlatarak travma yaşamalarının önüne geçmek istediğini dile getiren Evliyaoğlu, "Deprem sonrası sahaya inen ilk kurumlardan biriydik. Ekipler oluşturduk, enkaz alanlarına gittik. Oradaki ailelerin kaygılarını paylaştık. Daha sakin olabilmeleri için elimizden geleni yaptık." dedi.
Deprem anında bir annenin ilk önceliğinin çocukları olduğunu ve çocukların en güvenli alanının da anne kucağı olduğunu belirten Evliyaoğlu, şunları söyledi:
"6 yaşındaki kızım, 'benim annem depremden etkilenen insanlara yardım ediyor' diyor. Depremin ilk anından bu saate kadar mesai kavramı gütmeden çalıştık. Çalışma grubumuz, şiddete maruz kadınlardan oluşmakta. Deprem anından sonra iletişime geçtiğimizde onların çok güçlü olduğunu gördük. Kendi sıkıntılarını bir tarafa bırakıp, hayata dört elle sarılarak çocuklarına ve topluma faydalı olmaya çalışıyorlar. Bir ihtiyacınız var mı, dediğimizde onlar 'bizim yapacağımız bir şey var mı' diyorlar. Bizim kadınlarımız dezavantajlı gruptan çıkıp, 'bu toplum için ne yaparım' dedi. Şunu gördük kadın gerçekten çok güçlü."
Muhabir: Bestami Bodruk,Suat Öztürk