Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Biz, Suriye'nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla parçalanmasını da istemeyiz. Eğer diğer ülkeler de buna taraftarlar ise kendilerinin de bunu ispat etmeleri lazım.' dedi.

Genel 8.11.2019 19:17:24 0
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye
Tarih: 01.01.0001 00:00

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin, "Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu. İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız." dedi.

İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan, Türkiye-Macaristan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin dördüncü toplantısına katılmak üzere gittiği Macaristan dönüşünde uçakta gazetecilerle söyleşi gerçekleştirdi.

Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısında Macaristan ile siyasi, ekonomik, kültürel ilişkiler ve Suriye başta olmak üzere bölgesel konuları ele aldıklarını dile getiren Erdoğan, "2018'de 2,5 milyar dolar civarında seyreden ticaret hacmimizi 6 milyar dolara ulaştırma konusunda irade beyanında bulunduk." ifadelerini kullandı.

Macaristan ile yapılacak anlaşmaların yeni fırsat kapıları açacağını aktaran Erdoğan, Macaristan'ın Türkiye için önemine işaret etti. Erdoğan, "Maalesef Avrupa'da ufuk daralmasına, stratejik aklın devre dışı kaldığına ve Türkiye'ye karşı ön yargılı tavırların sergilendiğine şahit oluyoruz. Bunun en son örneğini Barış Pınarı Harekatına yönelik tepkilerde açık bir şekilde gördük. Biz haklı davamızı her platformda anlatmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Macaristan'ın Türkiye'nin AB üyelik sürecine destek vermesini de önemsediklerini dile getiren Erdoğan, FETÖ ile mücadele konusunda da önemli mesafe aldıklarını, Maarif Vakfının burada gelecek yıl eylül ayında eğitim öğretime başlayacak şekilde planlamasını yaptığını kaydetti.

Erdoğan, Macaristan'daki Gülbaba Türbesi ve Okçular Vakfı sergi açılışı ziyaretlerini de anımsatarak, 15 Türk, 15 Macar iş adamıyla yaptıkları toplantıda da gerek ikili gerekse üçüncü ülkelerle yapılabilecek yatırımları gözden geçirdiklerini de anlattı.

Ziyarette Macaristan'ın Barış Pınarı Harekatı'na verdiği destekten duydukları memnuniyeti de ifade ettiklerini belirten Erdoğan, "Pek çok ülke haklı olduğumuzu biliyor, bazıları ise oyunları bozulduğu için rahatsız oluyor." değerlendirmesini yaptı.

ABD ziyareti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesinden sonra 13 Kasım'da ABD'ye gitme kararını verdiklerini hatırlatarak, süreçle ilgili şunları söyledi:

"Arkadaşlarımızla birlikte yaptığımız değerlendirme sonucunda, bu ziyaretin önemli olduğunu ve bu ziyaretle Barış Pınarı Harekatının şu an geldiği noktayı yüz yüze değerlendirmenin faydalı olacağına inandık. Bunu zaten Sayın Trump'la telefon görüşmemizde kendisine de ifade ettik. Ayın 13'ünde bugüne kadar ele aldığımız ve almadığımız birçok konuyu yüz yüze görüşmenin faydalı olacağına inandık. Tabi ki Suriye'de güvenli bölge ve mültecilerin kendi topraklarına geri dönüşü konularını masaya yatıracağız. Gerek S-400, gerek F-35, gerek 100 milyar dolarlık ticaret hacmi meselelerini ele alacağız. FETÖ ile mücadele ve Halkbank konusunu da görüşeceğiz."

Erdoğan, Pence'in Pompeo ile gelişinde 120 saat içinde teröristlerin bölgeyi terk etmesi konusunda mutabık kaldıklarını da hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Şu ana kadar bunlar bölgeyi terk etmiş değiller. Aynı şekilde Rusya ile yaptığımız Soçi mutabakatında da 150 saat içinde teröristlerin bölgeyi terk etme sözü vardı. Onlar da bunu yerine getirmediler. Burada birçok sıkıntıyı yaşamaya devam ediyoruz. ABD ile stratejik ortaklığımıza sığmayacak bazı gelişmeler bizi ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunu aşabilmek için de bu ziyaretin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle sözde Ermeni yasa tasarısı ve yaptırım tehditleri ile bizi yıldırmaya çalışma gayretleri var. Sayın Trump'ın da bunun farkında olduğunu önceki akşamki telefon görüşmesinde de hissettim. 'Bugüne kadar bu nasıl oldu?' diye sordu. Bu soru üzerine ben de 'Ben bugüne kadar oğul Bush ve aynı şekilde Obama ile de çalıştım. Şimdi de sizinle çalışıyorum. O dönemlerde onlar bu işi komisyona havale ederlerdi ve komisyondan dönerdi. Şimdi ise komisyonu bypass ettiler ve kongreye gönderdiler. Direkt böyle bir durumla karşı karşıyayız.' dedim. Kendisi, 'Ben bunu inceleyeceğim ve arkadaşlarla konuşacağım' dedi."

Trump'ın "13 Kasım ziyareti için iyi bir hazırlık yapıyoruz." şeklindeki sözlerini de "manidar" bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Biz de bu iyi hazırlığa karşı kendimiz de iyi bir hazırlık yapıp gideceğiz. Temennim odur ki gerçekten başarı bir ziyaret olur. Bu ziyaretle de hayırlısıyla oradan döneriz." diye konuştu.

"Operasyon seçeneği Türkiye açısından halen masada mı?" sorusuna yanıt

Erdoğan, bir gazetecinin Macaristan'a giderken havaalanında yaptığı basın toplantısını anımsatarak, "Rusya'nın daha önce de ABD'de görmeye alıştığımız bir oyalama taktiği içine girdiği konusunda bir kuşkunuz var mı yoksa bu kuşkular için erken mi? Eğer mutabakat gerçekleşmezse beklentiler karşılanmazsa operasyon seçeneği Türkiye açısından halen masada mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Malum şu anda Rusya, rejim güçleri ile beraber hareket ediyor. Rejim güçleri ile hareket ederken de belli yerlerde terör örgütü PKK/PYD/YPG ile bağlantısı var. Bu bağlantı şu anda da aynı hızla devam ediyor. Mesela daha başından beri ABD'nin bize verdiği söz vardı; 'Münbiç'ten terör örgütlerini çıkaracağız' dediler. Ne kadar zamanda? 90 günde. Bir buçuk, iki sene oldu, halen terör örgütü orada. Şu anda da çıkmış değil. Biz ne olup bittiğini tüm istihbaratımızla biliyoruz. Aynı şey Aynul Arab'da da var."

Erdoğan, buradan yaklaşık 350 bin kişinin terör örgütünden kaçıp Türkiye'ye sığındığını ve Suruç'a yakın bölgede bulunduklarını hatırlatarak, "Bu gerçeğe rağmen bazıları halen 'Türkiye Kürtlere karşı' diye yalan yayıyorlar. Kürtlerin temsilcisi olduklarını söyleyenlerin hiçbirinin bunlara vermiş olduğu herhangi bir destek asla söz konusu değil. Biz veriyoruz. 3 milyon 650 bin mülteciye de yine aynı şekilde her şeyiyle biz bakıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bu konuda Türkiye'ye tavır alanların, bu mültecilere karşı bir kuruş desteğinin olmadığının altını çizen Erdoğan, AB'nin de mülteciler konusunda verdiği 3 milyar avroluk sözünü tutmadığını hatırlattı.

"Tel Abyad ve Rasulayn bölgesinde kontrolümüz devam ediyor"

Erdoğan, Türkiye'nin kontrolünde olan Tel Abyad ve Rasulayn'a ilişkin olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:

"Tamamen bizim kontrolümüzde olan bu bölgenin uzunluğu 120 kilometre, derinliği 30-32 kilometre. Diyoruz ki 'destek verecekseniz burada süratle bir mülteciler şehri veya bir pilot bölge yapalım. Biz proje çalışmalarına varana kadar hazırlık yaptık.' Görüştüğüm bütün liderlere de bunları anlatıyorum. Tel Abyad ve Rasulayn bölgesinde kontrolümüz devam ediyor. Ancak Rasulayn'ın güneyinde Tel Tamer bölgesi var. Burası terör örgütünün bulunduğu bir yer. Terör örgütü rahat durmuyor ve oradan sınırlarımızı sürekli taciz ediyor. Aynı şey Münbiç'te var. Aynı durum Aynul Arab çevresinde var. Burada yine PKK/PYD/YPG en ufak fırsatı bulduğunda bunu yapıyor."

Erdoğan, Tel Tamer bölgesinde Suriye Milli Ordusu'na karşı terör örgütlerinin saldırıda bulunduğunu, ancak onların da bunu karşılıksız bırakmayarak,10'un üzerinde terörist öldürdüğünü anlatan Erdoğan, "Mücadele, bu şekilde kararlılıkla devam ediyor. ABD ziyaretimizde bunların hepsini kendileriyle paylaşacağız. Ancak Rasulayn'ın doğusundan Kamışlı'ya doğru ABD askerleri terör örgütü ile devriye yaptılar. Biz de Rusya ile devriyemizi iki kez gerçekleştirdik. Şu anda bunlar da devam ediyor ve edecek." değerlendirmesini yaptı.

"Bu durumda Barış Pınarı Harekatı devam edecek diyebilir miyiz?" sorusunu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:

"Kesinlikle. Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu. İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız. Biz Suriye'nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla parçalanmasını da istemeyiz. Eğer diğer ülkeler de buna taraftarlar ise kendilerinin de bunu ispat etmeleri lazım. Onlar ispat edecekler ki bizden de bunun ispatını istesinler. Bunların hiçbirinin burada sınırı yok ama bizim burada sınırımız var. En batıdan aldığımız zaman en doğuya kadar sadece 911 kilometre Suriye sınırı var. Oysa burada ne Rusya'nın ne ABD'nin ne de İran'ın sınırı var. Sadece Irak'ın biraz sınırı var. Bizim Adana Mutabakatı gibi bir belgemiz var. Bu terör örgütleri temizlenmedikçe, Adana Mutabakatının bize vermiş olduğu yetkiyle buradaki duruşumuzu aynen devam ettireceğiz."

"Sınır dışı edilenlerin sayısı 7 bin 550"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin DEAŞ ile mücadele konusu ve Türkiye'nin elindeki DEAŞ'lı teröristleri ne yapacağına ilişkin sorusu üzerine, bu konu ile ilgili üzerilerine düşen sorumlulukları açık ve net şekilde yerine getirdiklerini anlattı.

Bugüne kadar 7 bin 600 yabancı teröristin yakalandığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Suriye'de DEAŞ'a katılmak üzere tespit ettiğimiz Türk vatandaşlarını, eşlerini ve çocuklarını geri alıyoruz. Burada bu şahıslar arasında hakkında terör bağlantılarına dair delil olanları adli sürece tabi tutuyoruz. Bunları yargılıyoruz. Çocuklarla ilgili olarak da onların yaşadıkları travmayı atlatabilmeleri, en sağlıklı ortamda rehabilite edilmeleri için ilgili tüm kurumlarımızı da devreye sokuyoruz. Burada bizim için en önemli konu şu. Son rakamlar doğrultusunda, sınır dışı edilenlerin sayısı 7 bin 550. Hapishanelerimizde bin 201 militan var. Suriye'deki DEAŞ kamplarından kaçıp ülkemiz tarafından yakalanan ve tekrar hapishaneye konulanların sayısı 287. Fırat Kalkanı Harekatında 3 bin 500 DEAŞ'lı etkisiz hale getirildi. Biz şimdi DEAŞ elebaşının çok sayıda aile üyesini Azez'de ele geçirdik. Bunların sorgulanma süreci devam ediyor. İddialı bir şekilde söylüyorum, dünyada Türkiye gibi DEAŞ'la mücadele veren ikinci bir ülke yok."

ABD seyahatinde Türkiye tarafından iadesi istenen, ayrıca Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Mazlum Kobani adlı terörist ile ilgili Trump'la görüşmelerinde masada neler olacağına ilişkin soruyu Erdoğan, bu konuları Trump'a daha önce de söylediklerini hatırlatarak yanıtladı.

Terör örgütünün Mazlum Kobani diye ad taktığı Ferhat Abdi Şahin isimli teröristin PKK terör örgütünün elebaşlarından bir tanesi olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz önceki akşamki görüşmemizde Sayın Trump'a dedik ki 'ne yazık ki siz böyle bir kişiyle bir araya geliyorsunuz. Böyle bir kişi ile bir araya gelişinizi biz kınıyoruz.' Elimizde malum mektup var. -Kılıçdaroğlu ağzına dolamıştı- Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim edeceğim. Siz bana bu mektubu bu adamın ara bulucu olmasını düşünerek gönderdiniz. Benim size söylediklerim belli. Dedim ki 'Ben böyle bir teröristi veya terör örgütünü muhatap almam.' Bunun üzerine kendisi 'Pence'i göndereceğim' dedi. Ardından Pence'i, Pompeo ve O'Brien da yanında olmak üzere bize gönderdi."

"Güney sınırımızı, birilerinin hatırına feda edemeyiz"

Pence, Pompeo ve O'Brien ile yapılan görüşmeleri hatırlatan Erdoğan, "Ben Pence ile ikili görüşme yaptım. İkili görüşmeden sonra heyetler arası görüşmemize girdik ve 120 saat kararını orada mutabakat metni içerisine koyduk. Neler olacak, neler yapılacak hepsini o metinin içerisinde kamuoyuna açıkladık. Şu anda da bu yürürlükte." değerlendirmesini yaptı.

Ferhat Abdi Şahin'in Türkiye'deki birçok terör saldırısında da rol aldığına dikkati çeken Erdoğan, "Adamın olmadığı yer yok. Sayın Başkan'a mektupla birlikte bu bilgileri takdim edeceğiz. Buna karşı bizim tavrımızın neden böyle olduğunu ve konu ile ilgili atmamız gereken adımlarımızın bitmediğini aktaracağız. Biz, bunların başlarına da ödül koyduk. Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan vesaire. Biz, terör devleti kurmaya yönelik oyunu bozduk. Güney sınırımızı birilerinin hatırına feda edemeyiz." ifadelerini kullandı.

"Trump'ın azli ile ilgili bir süreç başladı. Bu sürecin Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?" sorusuna ise Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Aslında bu konuya girmek istemem. Çünkü şu anda bu ABD'nin kendi iç meselesi ve bu meselesinin çıkış tarihi de anlamlı. Çünkü ABD bir seçime gidiyor ve bu seçime giderken bu mesele gündeme geldi. Seçimden bu yana yaklaşık 3 yıl geçti. 3 yıl boyunca böyle bir şey niçin gündemde yok da şimdi gündeme geliyor? Burada bir plan var, proje var. Şimdi o proje devreye girmiş oluyor. Böyle bir iç meseleden dolayı bir stratejik ortak olarak ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak burada yorum yapmayı doğru bulmam."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'ye gitme konusunda Trump'ın telefonda hangi sözü üzerine görüşünün değiştiği ve o görüşmede masaya koyacağı ilk başlığın ne olacağına ilişkin, "Önceki akşam, yapacağımız görüşmeye ilişkin bazı ipuçlarını Sayın Trump'tan aldım ancak yüz yüze görüşmeyi yaptığınız zaman çok daha farklı ipuçlarının ortaya çıkacağına inanıyorum. Ben çok önemsemiyorum." dedi.

Konuşma başlıklarından bir tanesinin sözde Ermeni soykırımı iddiası olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu artık bizim için pişirip pişirip önümüze getirdikleri bir yemek oldu. Bıkkınlık veriyor. Bunu da kendilerine ifade edeceğiz. Bunun tadı tuzu yok. Kendisi hatta şöyle bir ifade kullandı; 'Buna soykırım değil de savaş desek nasıl olur?' dedi. Ben de şu cevabı verdim; 'Bir defa karşımızda bir devlet yok. Böyle bir şey de aramızda zaten söz konusu değil. Bu bir zorunlu göç meselesiydi. Bunda da bazı sıkıntılar yaşandı. Şu bizim bir Van Gölümüz var. Bu gölümüzde bir Akdamar Adası ve kilisesi var. Biz devlet olarak buranın restorasyonunu yaptık. Şu anda her yıl Ermeniler gelir, orada yıllık ayinlerini yaparlar. Kaldı ki şu anda Türkiye'de 100 bine yakın Ermeni var. Bunların içerisinde benim resmi vatandaşım olan Ermeniler var. Bir de vatandaş olmadığı halde bize sığınmış olan Ermeniler var. Türkiye'den ABD'ye göç etmiş olan Ermeniler de var. Şu anda Türkiye'deki dini azınlık gruplarını temsil eden 17 kişi New York'ta bir Yahudi fotoğraf sanatçımızın Akdamar Kilisesi ile ilgili fotoğraf sergisini açmak üzere bulunuyor. Dolayısıyla her şey size anlatıldığı gibi değil. Türkiye'de patrik adayı olan Ermeni vatandaşımızın yaptığı açıklamalar çok manidardır. Ben onu Sayın Pence'e de verdim. Bunun dışında diğer dini azınlıkların Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yaptıkları destek açıklamaları var. Yine bu açıklamaları da Pence'e verdik.' Tabi merakla bizim yine bunlarla ilgili anlatacaklarımızı bekliyorlar. Bunlar önem arz ediyor. Tüm bunların yanında S-400, F-35, Patriot konusu da görüşeceğimiz konular içerisinde."

"Pençe 1-2-3 harekatlarımızı aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz"

Irak'taki protestolar ve TSK'nın Kandil'deki operasyonlarının Irak'taki bu durumdan dolayı sekteye uğrayıp uğramayacağına ilişkin görüşleri sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz Pençe 1-2-3 harekatlarımızı aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Burada herhangi bir aksama eksilme söz konusu değil. Bunu sonuna kadar da götüreceğiz. Sincar ise Sincar, Kandil ise Kandil. Aynen devam edeceğiz. Ama şunu açık ve net söylüyorum; burada özellikle Irak'taki bu ayaklanmaların arkasında kimler yatıyor? Biz kimler tarafından yapılabileceği veya yapıldığına yönelik tahminde bulunuyoruz. Tabi bunun İran'a sirayet etme noktasındaki durumlarını da tahmin ediyoruz. Çünkü dert İslam dünyasını bölmek, parçalamak ve birbirine düşürmek. Düşünün bizim aleyhimizde Irak'tan karşı açıklamalar geldi. Son dönemde Neçirvan Barzani olumlu, güzel bir açıklama yaptı. Ama İran'dan bile olumsuz açıklamalar geldi. Bizim Barış Pınarı Harekatımızı tasvip etmediklerini söylediler."

Erdoğan, "Kırgınlık var herhalde?" sorusu üzerine de şöyle konuştu:

"Olmaz olur mu? Nasıl olmasın? Bu kadar zamandır vatandaşlarımızı, insanımızı teröristler sivil ve asker demeden şehit ediyorlar. Elimiz bağlı kalacak halimiz yok. Gereği neyse gereğini yapmamız lazım. O zaman biz niye devletiz? O zaman bunca Silahlı Kuvvetler mensubunu niye biz güçlü tutmaya çalışıyoruz? Suriye Milli Ordusu mesela, kim bunlar? Kılıçdaroğlu'na göre terörist. Bana göre değil. Onlar anlı şanlı, benim askerimle el ele, kol kola, omuz omuza orada kendi topraklarını savunan gerçek manada diriliş mücahitleridir. Ama bay Kemal'e sorarsan Suriye Milli Ordusu terörist. Sen nasıl dersin bunu? Sen böyle bir şeyi söyleyeceksen öbür tarafta bir tane malum terör örgütlerinin başında olan güç var, onun için söyle."

Salı günü TBMM grup toplantısındaki "Dostlarımız daha evvel hava savunma sistemlerini söküp götürdüler." ifadesinin hatırlatılarak, "Yeni süreç sizce NATO parametrelerini, algılarını dönüştürür mü, değiştirir mi?" şeklindeki soruya Erdoğan, 3-4 Aralık'ta Londra'da NATO Liderler Zirvesi'nde bu konuları çok açık ve net gündeme getirmeyi planladığını anlattı.

Terörle mücadele konusunda NATO'nun en ufak bir adım atmadığını, hiçbir AB üyesi ülkenin de Barış Pınarı Harekatı'nda yanlarında yer almadığını ifade eden Erdoğan, "En ufak olumlu açıklamaları yok. Bunlar sadece 'Doğu Akdeniz'de petrol arama işlerinde Türkiye'yi nasıl engelleriz?' gayreti içindeler. Nerede petrol var bunun gayreti içindeler. Biz böyle bir derdin peşinde değiliz. Bizim bütün derdimiz şu anda Suriye ile ilgili olarak, bu ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğüdür. Onun için de yaptığımız tüm çalışmalar, tüm müdahaleler ona yöneliktir. Temenni ederiz ki bunu inşallah süratle, kısa zamanda neticeye ulaştırırız." diye konuştu.

"Putin ile telefon görüşmemiz olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD askerlerinin petrol alanlarının etrafında kümelenmesine ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:

"Ben ağırlıklı olarak açıklamalarımda Sayın Trump'ın ifadelerine dayalı olarak konuşuyorum. Sayın Trump'ın altındaki emir-komuta zinciri içinde, yani memur sıfatında olanların ağzına bakmıyorum. Trump'ın ağzına bakarak konuştuğum zaman Trump 'çekilecekler veya çekiliyoruz' dediği için değerlendirmemizi böyle yaptık. Ama ondan sonra yaptığım iki telefon görüşmesinde de tüm bu gelişmeleri kendisi ile paylaştım. Kendileri de bu konunun üzerine eğileceğini söyledi. En sonunda Pence ve Pompeo'yu buraya gönderdi. Şu anda bizim heyetlerimiz Ruslarla da görüşüyor. Yine devam ediyoruz. Önceki akşam Trump ile görüştüm. Cumartesi de Sayın Putin ile telefon görüşmemiz olacak. Oradan da görüşmelerde bilgilerimizi alalım ki ayın 13'ünde yapacağımız görüşmelerin altyapısını oluşturmuş olalım."


Anahtar Kelimeler: