ANKARA (AA) - Hindistan yönetiminin 5 Ağustos 2019'da Cammu Keşmir’in özel statüsünü kaldırmasının ve eyaleti merkeze bağlı iki Birlik Toprağı'na ayırmasının üzerinden bir yıl geçti.
İktidardaki Hindistan Halk Partisi (BJP) yönetiminin attığı adımın ardından aralarında eski eyalet başbakanları, parti liderleri, siyasetçiler, baro başkanları ve gazeteciler dahil binlerce kişi gözaltına alındı.
Son bir yılda gözaltına alınan kişilerin çoğu serbest bırakılırken, hala cezaevinde veya ev hapsinde tutulan onlarca kişi bulunuyor.
Bölgedeki yüz binlerce güvenlik gücüne ek olarak, on binlerce paramiliter Hint kuvveti Cammu Keşmir'e sevk edildi. Kararla birlikte sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgede, ulaşıma da kısıtlama getirildi.
Telekomünikasyon kısıtlamalarının da uygulandığı Cammu Keşmir'de 25 Ocak 2020'de düşük hızlı 2G mobil bağlantı kısmi olarak hizmet vermeye başladı, 5 Mart'ta da sosyal medya platformlarına erişim yasağına son verildi.
Bugün hala bölgede 4G hızlı internet hizmeti üzerindeki yasak sürüyor.
BJP yönetimi, geçen sene ağustosta eyalet statüsüne son verdiği Cammu Keşmir'i 31 Ekim 2019'da merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh "Birlik Toprağı" olarak ikiye ayırdı.
Öte yandan, İçişleri Bakanlığınca kabul edilen ve Cammu Keşmir'de 15 yıl yaşamış Hindistan vatandaşlarına "yerli" statüsü tanınarak bölgede toprak edinme, ikamet ve çalışma hakkı verilmesini öngören düzenleme 31 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
India Today gazetesindeki habere göre, şimdiye kadar 400 binin üzerinde Hindistan vatandaşına, yerliler gibi mülk edinme, ikamet ve çalışma hakkı tanıyan yerlilik sertifikası verildi.
Uzmanlar, söz konusu düzenlemeyi, Cammu Keşmir'in demografik yapısının değiştirilmesi için atılan bir adım olarak görüyor.
BJP'nin "tarihi gün" olarak adlandırdığı söz konusu tarih, bölgedeki partilerce "kara gün" olarak isimlendiriliyor.
"Keşmir'in özel statüsü, bayrağı ve kimliği elinden alındı"Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Uzmanı Dr. Hayati Ünlü, BJP yönetiminin Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırma kararını AA muhabirine değerlendirdi.
Ünlü, 5 Ağustos 2019'da Anayasa’nın 370. Maddesi'nin değiştirilmesiyle, Cammu Keşmir’in özel statüsünün, bayrağının ve kimliğinin elinden alındığını ifade ederek, "O günden bu yana Keşmir'de askerin komutasında yoğun bir şiddeti bünyesinde barındıran sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Aynı şekilde o günden bu yana Keşmir’de internet yasağı devam ediyor. Çocuklar ise o günden bugüne okullarına gidemiyor. Üstüne bir de demografiyi değiştirmeyi hedefleyen yeni konut yasası geçirildi." dedi.
Hindistan Başbakanı Nerandra Modi yönetimi tarafından Hindu nüfusun Keşmir’e yerleştirilmesinin teşvik edildiğine dikkat çeken Ünlü, "Yeni konut yasasıyla bu motivasyon iyice aşikar oldu. Diğer yandan tüm bu girişimlerin sonucunda Keşmirli sakinler daha da yoksullaştı. Modi yönetiminin son bir yılda atmış olduğu adımlar nedeniyle Keşmir ekonomisinin 5,3 milyar dolar zarara uğradığı resmi makamlar tarafından açıklandı. Bu çok büyük bir ekonomik kayıp. Ticari ve endüstriyel tüm sektörler büyük bir krizdeyken, başta mahkemeler olmak üzere devletin hiçbir organı Keşmirlilerin yanında durmadı." diye konuştu.
Ünlü, bölgede yaşananların ancak bir işgal rejiminde görülebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Keşmir meselesi, tıpkı Filistin meselesi gibi küresel bir norma karşılık gelen bir mesele. Bu açıdan Keşmir üzerinden herhangi bir aktörün atmış olduğu herhangi bir adım hem iç hem de dış dinamiklere hitap edip onları harekete geçirebiliyor. Bu açıdan Modi yönetiminin de Keşmir’in statüsünü değiştirirken, bu tarz çok boyutlu motivasyonlara sahip olduğu söylenebilir. Her şeyden önce Keşmir, içeride iktidarı konsolide edebilmek için kullanıldı. Gerek 2019 Genel Seçimleri öncesi Hindu milliyetçilerinin oylarının mobilize edilebilmesi için gerekse de seçimler sonrası vaatlerin yerine getirildiğini gösterebilmek adına en çok başvurulan konu Keşmir oldu. Keşmir ülkede Müslümanlar arasında bile fay hatlarını harekete geçirebilen bir mesele olduğu için içerde atılması planlanan birçok adımda hep gündeme taşındı ve adeta yeni bir toprak ele geçirilmiş gibi Modi yönetiminin emperyal egosunu tatmin eden psikolojik bir boyuta taşındı."
"Tapınak siyaseti hedefleniyor"Modi yönetiminin 5 Ağustos 2020’de "tapınak siyaseti" başlatmayı hedeflediğini dile getiren Ünlü, "Babri Camisi'nin yerine inşa edilmesi planlanan Ram Tapınağı’nın inşasına aynı tarihte başlanması hem Hindutva (Hindu milliyetçiliği) gündeminin devam edeceği yönünde zımni bir mesajı içermekte hem de Keşmir ile ilgili gündemi saptırmayı hedeflemektedir." diye konuştu.
Ünlü, Türkiye’nin son dönemlerde Keşmirlilerin sesi olmaya çalışan Pakistan ile birlikte en önemli iki aktörden biri olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu, Türkiye’nin sadece Orta Doğu’da değil, İslam dünyasının tamamında etkili bir aktör olabileceği gerçeğini ortaya koyuyor ancak diğer yandan Türkiye’nin bu rolünün birçok aktörü rahatsız ettiğini de söylemek gerekiyor. Nitekim bugünlerde Türkiye ve Hindistan küresel siyasette fazlasıyla karşı karşıya getirilmek isteniyor. Öyle ki artık Modi yönetimi, Türkiye’nin Keşmir’deki grupları Pakistan’dan sonra destekleyen tek ülke olduğunu her platformda iddia etmeye başladı. Sadece Keşmir meselesinde değil, Türkiye’nin artık Pakistan’ın yeni Dubai'si olduğu ve Hindistan karşıtı organize edilen her türlü aktivitenin Batı Asya’daki merkezi olduğu dile getiriliyor."
Gelişen yeni ittifak siyasetiyle ilgili olan bu değişimin, Hindistan’ın başta Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleriyle geliştirdiği ilişkilerle de yakından ilgili olduğunu belirten Ünlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak burada Türkiye’nin yapması gereken Keşmir politikasında bir değişime gitmek, kesinlikle değil. Aksine Türkiye, Keşmir politikasındaki duruşunu daha da güçlendirmeli. Türkiye, Keşmir politikasıyla sadece Asya’daki Müslümanların desteğini kazanmıyor, aynı zamanda başta Suudi Arabistan gibi oradaki Müslümanları radikalleştirme hedefinde bulunan aktörlerin de gücünü kırıyor. Bu açıdan hem yeni ittifak siyasetinde güvenilir bir aktör olmak hem de aleyhte gelişen gruplaşmaların etkisini kırmak açısından Keşmir politikası hiç olmadığı kadar dengeleyici bir unsur olarak önem arz ediyor."
Muhabir: Muhammet Nazım Taşcı