Doç. Dr. Ahmet Karataş, 'Böbrek hastalığının en önemli sebebi tuz. Yani hipertansiyon. Tuz tüketiminin engellenmesine yönelik Türkiye'de yapılan çalışmalar var. Tuza da dikkat çekmemiz gerekiyor.' dedi.
ORDU (AA) - Ordu Üniversitesi (ODÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Karataş, ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyaliz Merkezinde "11 Mart Dünya Böbrek Günü" ve "8-14 Mart Dünya Tuz Farkındalık Haftası" sebebiyle yaptığı basın açıklamasında, böbrek hastalığının, dünyada çok yaygın olduğuna işaret etti.
Bu hastalığın en önemli özelliğinin hiçbir semptom vermemesi olduğunu kaydeden Karataş, "Böbrek hastalıklarını 5 evreye ayırıyoruz. 5'inci evrede hasta bize geliyor ve halsizlik dışında hiçbir semptomu ve şikayeti de olmayabiliyor. Dolayısıyla bu çok sinsi gelişen bir rahatsızlık." dedi.
Karataş, erken tanılarda tedavide daha başarılı olabildiğinin altını çizerek, son dönem böbrek yetmezliği gelişen hastalarda tedavi yollarının periton diyalizi, hemodiyaliz ve böbrek nakli olduğunu aktardı.
Ordu'da Sağlık Bakanlığına bağlı 130 hemodiyaliz makinesi olduğunu, günlük toplam 351 hasta aldıklarını belirten Karataş, Sağlık Müdürlüğüne bağlı araçların, hastaları evlerinden alarak tedavi sonrası evlerine götürdüğünü, Kovid-19 salgını süreci dahil bir sıkıntı yaşamadıklarını anlattı.
Karataş, hasta olmadan hastalığın tespit edilmesinin önemine dikkati çekerek, özellikle belli yaş gruplarında rutin kontrollerin yapılması gerektiğini söyledi.
"Sirke, limon, sarımsak gibi tuzun alternatiflerini kullanabiliriz"Karataş, böbrek hastalığının en önemli sebebinin tuz olduğunu vurgulayarak, "Yani hipertansiyon. Tuz tüketiminin engellenmesine yönelik Türkiye'de yapılan çalışmalar var. Tuza da dikkat çekmemiz gerekiyor. Çünkü bizim diyaliz hastalarımız gerçekten hipertansiyon ve diyabete bağlı olarak son dönem böbrek yetmezliğine uğruyorlar. Bizim elimizde olan imkanlar var. Tuzu azaltmamız gerekiyor." diye konuştu.
Türkiye'de 2007-2008 yıllarında kişi başı günlük 18 grama kadar yüksek bir tuz tüketimi olduğunu belirten Karataş, 2012'de bazı şehirlerde 657 hastada yapılan çalışmada ise tuz tüketimin 15 gram civarında olduğunu ifade etti.
Karataş, Dünya Sağlık Örgütünün önerisinin, 5 gram ve altında tuz tüketimi olduğuna işaret ederek, böbrek hastalarında ise bu rakamın 2 gram olduğunu aktardı.
Tuz kullanımının aile eğitimiyle başladığını dile getiren Karataş, şunları kaydetti:
"Örneğin çocuk yaşlarda tuz tüketiminin az olması, minimize edilmesi bizim için çok önemli. Nasıl yapılabilir? Bayanların yemeklerde özellikle tuz konusunda çok daha dikkat etmesi gerekiyor. Sirke, limon, sarımsak gibi tuzun alternatiflerini kullanabiliriz. Bir de sofraya oturduğumuzda tuzu kaldırmamız gerekiyor. Yani çocuk tuzu gördüğü zaman tadına bakmadan dahi tuz dökebilir. Biz de bu hatayı zamanında çok yaptık. Buna çok özen göstermek gerekir. Çocuk, büyükte ne görüyorsa onu yapıyor zaten."