Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) ve Birlik Vakfı Bitlis Şubesi işbirliğinde ‘Düşünce Dünyasında Sezai Karakoç’ adlı konferans düzenlendi.
BEÜ’nün İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu’nda düzenlenen ve Dr. Şakir Diclehan’ın konuşmacı olarak katıldığı programa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Program, Birlik Vakfı tanıtım videosunun ardından açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmasına konferansa katılanları selamlayarak başlayan Birlik Vakfı Bitlis Şube Başkanı Maşallah Albeni, Birlik Vakfı’nın 29 Mayıs 1985 tarihinde kurulduğunu dile getirerek vakfın 33 yıllık bir geçmişi olduğunu söyledi. Birlik Vakfı’nın kuruluşundan bu yana yaptığı çalışmalarla, ülkenin kalkınmasına büyük bir katkı sağladığını ifade eden Albeni, Birlik Vakfı’nın kuruluş amacının, geleceğin teminatı olan gençlerin inançlı, vatansever, kültürlü, ilmi seviyesi yüksek birer şahsiyet olmalarını sağlamak ve milletin birlik ve huzur içerisinde kalkınma ve gelişmesine katkı sağlamak olduğunu belirterek, "Biz bu gayeyle, Birlik Vakfı Bitlis Şubesi olarak yaklaşık 2 yıldır çeşitli sportif, eğitsel ve kültürel programlarla gençlerimizin yanında olduk ve bundan sonra da hiç durmadan aynı düsturla gençlerimiz için çalışmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle bu güzel günde bizleri yalnız bırakmayan çok kıymetli hocalarım ve siz kıymetli gençler ve ayrıca bizleri kırmayarak, bu gün burada bulunan saygıdeğer Dr. Şakir Diclehan hocamıza çok teşekkür ediyorum" dedi.
Konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerine başlayan Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, programın başarılı geçmesi temennisinde bulundu.
Sezai Karakoç denildiğinde şiir, şiir denildiğinde Sezai Karakoç’un akla geldiğini ifade eden Prof. Dr. Demirtaş, "Türkiye’de sadece şairlik yönüyle değil, fikir adamlığı yönüyle de düşünce dünyamızın en önemli simalarından birisi için burada toplanmış bulunuyoruz. Tarihçileri ilgilendiren bir yönü de var bu önemli şahsiyetin. Bir gazi ailesinden geliyor kendisi. Dedesi Plevne Savaşı’na katılmış, babası ise 1. Dünya Savaşı’nda esir düşmüştür. Dolayısıyla Sezai Karakoç’un hayatına baktığımızda, tarihimizde önemli rol oynayan şahsiyetlerin kendi ailesine mensup olduklarını görmemiz mümkündür. Sezai Karakoç’un edebiyatımızın vazgeçilmez simaları arasında yer alması edebiyatçılar açısından önemlidir. Bir İslam fikir adamı olması bakımından da bütün İslam bilimlerinde ve sosyal bilimlerde kendisinden söz ettiren bir zattır. Bütün bunların ötesinde bu önemli şahsı anlatabilecek en yetkin isimlerin başında gelen Dr. Şakir Diclehan aramızda. Bu bakımdan fazla uzatmadan sözü kendilerine bırakıyor, konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Öz geçmişinin okunmasıyla başlayan sunumunda Dr. Şakir Diclehan, Bitlis’in çok önemli bir şehir olduğunu ifade ederek, "Bana burada bu konuşma fırsatını veren Birlik Vakfı ve Bitlis Eren Üniversitesi yöneticilerine çok teşekkür ediyorum. İbn-i Haldun’un değimiyle, coğrafya bir kaderdir ve gerçekten de bu topraklar tarih boyunca hep hüznün, kederin, derdin ve ızdırabın mekânı olmuştur. Ancak şunu da ifade etmeliyim ki; bu topraklarda doğan ve şu anda bu topraklar üzerinde havayı teneffüs eden insanlar başları göğe değecek kadar yüksektedir ve asil insanlardır. Siz Bitlisliler olarak çok büyük değerlere sahipsiniz, bununla iftar edin ve bu değerlerinizi genç nesillere aktarmaya çalışın" şeklinde konuştu.
Öğrencilere dünya cenneti Bitlis’te eğitim gördükleri için bahtiyar olmaları tavsiyesinde bulunan Dr. Diclehan: "Sevgili öğrenciler çok değerli hocalarınız var. Bunların kıymetini bilin ve zamanınızı çok iyi değerlendirin" dedi.
“Yaşadığımız ziyan ve sıkıntıları büyük insanların şiir ve düşünceleriyle aşabiliriz” diyen Dr. Diclehan konuşmasına şöyle devam etti.
"Büyük şair ve düşünce adamları arasında Sezai Karakoç’un büyük bir değeri vardır. Çünkü Osmanlı coğrafyasına baktığımız zaman, 6 asır gibi çok uzun bir imparatorluk yaşamasına ve 6 binin üzerinde şair yetişmesine rağmen, tarihe geçebilecek olan birinci sınıf şair kabul ettiğimiz 6 şair vardır. Bunlar 16. Yüzyılda Fuzuli ve Baki, 17. yüzyılda Nabi ve Nefi, 18. yüzyılda ise Şeyh Galip ve Nedim’dir. Cumhuriyet döneminde ise çok şanslıyız. Mehmet Akif Ersoy gibi bir şairi kenara koyarsak, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi şairlerimiz var. Bu şairler Türk Edebiyatı yok olsa tekrar diriltebilecek güçte şiir ve eserler yazmışlardır. Dolayısıyla bizler bu insanları tanımak zorundayız" diye konuştu.
Büyük sanatkârların toplumun dertlerini, ıstıraplarını sanatsal bir dille dile getirme görevleri olduğunu ifade eden Dr. Diclehan öğrencilere birtakım tavsiyelerde bulunarak, “Bugün Türkiye’de dahil olmak üzere yaşadığımız sıkıntı, birlik ve beraberlik sıkıntısıdır. Evet, bugün İslam âleminin en büyük derdi budur. Hazret-i Ali’nin bir sözü var. Hazret-i Ali Arapları tasvir ederken diyor ki: ‘Araplar adeta birleşmeme konusunda birleşmişlerdir’. Bugün maalesef genelde İslam âlemi de birleşmeme konusunda birleşmiştir. Bu sıkıntıyı 100 yıl önce İstanbul’a gelerek gören Bediüzzaman iki kelimeyle dile getiriyor. Birincisi, ’okuma’ ikincisi ’el ele’. Bugün İslam âlemi ancak bu formüllerle ayağa kalkabilir. Aksi takdirde kurda kuşa yem olmaya devam ederiz" dedi.
Program, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ın Dr. Şakir Diclehan’a plaket takdim etmesinin ardından hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.