Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) tarafından 'Batı’nın Darbe Geleneği ve Türkiye 28 Şubat Post-Modern Darbenin Anlamı' adlı konferans düzenlendi.
Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) tarafından "Batı’nın Darbe Geleneği ve Türkiye 28 Şubat Post-Modern Darbenin Anlamı" adlı konferans düzenlendi.
Konferansa Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman konuşmacı olarak katıldı. Merkezi Konferans Salonu’nda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, açılış konuşmasıyla devam etti. Türkiye’nin ne yazık ki darbeler ülkesi olduğunu ifade eden Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, darbe geleneğinden geldiğimizi ve yeniçerilerden bugüne kadar çokça darbe yaşayan bir ülke olduğumuzu ifade etti. Prof. Dr. Demirtaş, "Yaşanılan darbelerin tamamında doğrudan veya dolaylı olarak Batı’nın etkisi olduğuna hiç tereddüdümüz yok" dedi.
28 Şubat postmodern darbesinin daha fazla iç dinamiklerle anılan bir darbe olduğunu belirten Prof. Dr. Demirtaş, "28 Şubat darbesinde ilk öne çıkan şey, diğer darbelere göre yapmış olduğu tahribat ve toplum üzerinde yıkıcı etkisidir. Bunun sebebi bu darbeye sivillerin ve toplumun diğer katmanlarının vermiş olduğu güçlü destektir. Sürmekte olan bir sürecin tahripkar etkilerinin devam ettiğine inanıyorum. Çünkü din algısı, Müslümanlık algısı bambaşka bir boyuta taşınarak yepyeni bir dindar tipi ortaya çıkardı. Her yolu mubah gören bir anlayış din anlayışıymış gibi bir algı oluşturuldu" şeklinde konuştu.
Bütün askeri darbeler ve müdahalelerin millileştirilme politikalarına birer tepki olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Eğer bir ülkede millileştirilme politikası varsa orada statü karşıtı bir durum vardır. Darbeler, halkların kendi kaderlerini tayin etmeye engel olmak amacıyla gerçekleşir" dedi.
"Batı’nın götürdüğü demokrasi bomba, kan, gözyaşı ve masum insanların ölmesiyle sonuçlanıyor"
Batı’nın her yere sözde demokrasi götürme iddiası içerisinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ataman, "Batı’nın götürdüğü demokrasi bomba, kan, gözyaşı ve masum insanların ölmesiyle sonuçlanıyor. İran, Şili, Küba, Mısır ve Ukrayna gibi ülkelerin ABD siyasetinden uzaklaşıp millileşme politikaları başladığı zaman darbeye maruz kaldık" diye konuştu.
Darbe öncesi yapay bir kaotik ortam oluşturulduğunu ve darbeden sonra ne sağın ne de solun kaldığını, 28 Şubat darbesine tipik bir askeri darbe olmadığı için postmodern denildiğini ifade eden Prof. Dr. Ataman, Milli Görüş’ü savunan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifaya zorlanmasıyla devam eden bir süreç yaşandığını söyledi. Yargının, işçi ve işverenin, yükseköğretim ve bütün eğitim kurumlarının işin içinde olduğunu belirten Prof. Dr. Ataman, "Bütün muhafazakar dindar kesime karşı baskı rejimi oluşturuldu. Fişlemeler sadece kamu çalışanlarına değil esnafa kadar uzanmıştır" şeklinde konuştu.
Müslümanların tüm dünyada hedef alındığını ifade eden Prof. Dr. Ataman, İslam karşıtı bir kampanyanın Türkiye cephesinin de 28 Şubat darbesi olduğunu belirtti. 28 Şubat ile başlayan sürecin dışa bağlı zihniyet ile yerli olan zihniyet arasında devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ataman, Türkiye’nin bağımlılıklarını kırması gerektiğini, bunu da başka ülkelerle anlaşmalar yaparak sağlayabileceğini anlattı.
Program, Üniversitenin Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ın, Prof. Dr. Muhittin Ataman’a anı plaketi ve çeşitli hediyeler takdim etmesinin ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.