Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, tarihçi Yazar Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in katılımıyla ’Tarihin En İbretlik Savaş Meydanı Çanakkale’ konulu konferans düzenlendi. Konferans öncesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Üniversite Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ı makamında ziyaret etti. Merkezi Konferans Salonu’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program açılış konuşmasıyla devam etti. Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümü olduğunu söyleyen Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Çanakkale Zaferi’nin tarihimizin dönüm noktalarından bir tanesi olduğunu ifade etti. Bu zaferin geleceğimizin teminatı olan bir zafer olduğuna değinen Prof. Dr. Demirtaş, “Malazgirt ve Çanakkale gibi savaşlar geleceğimizi teminat altına alan olaylardır. Çanakkale Savaşı destansı bir direniş ve muazzam bir zafer olduğu için etrafında bir takım da efsaneler türetilmiştir” dedi.
Çanakkale Zaferi hakkında çok az bilinen gerçekler ve çok fazla bilinen yanlışların olduğundan bahseden Prof. Dr. Demirtaş, “Tarihçiler efsanelere itibar etmezler. Tarih bilimi, gerçekler üzerinden hareket eder. Tarihçi nesilleri zehirlememek için gerçeklere itibar etmelidir” ifadelerini kullandı.
Bu hafta içerisinde üniversitede bilimsel, sosyal ve kültürel alanlarda çokça etkinlik gerçekleşeceğini belirten Demirtaş, “Öğrencilerimiz bu etkinliklerden olabildiğince istifade ettiler. Hocalarımız, şehrimiz, STK temsilcileri ve üyeleri çok yakın ilgi gösterdiler ve hepsine teşekkür ediyorum. Bir teşekkürü de kendi personelimiz hak ediyor. Konferansımızın, kardeşliğimizin ve birliğimizin daha da pekişmesine vesile olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum” diye konuştu.
Tarihçi Yazar Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ise, böyle önemli bir programa konuk edildiği için memnuniyetlerini dile getirdi. Prof. Dr. Şimşirgil, programın düzenlenmesinde emeği geçen başta Rektör Prof. Dr. Erdal Necip Yardım olmak üzere herkese teşekkür etti. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na giriş sürecini ayrıntılarıyla anlatan Şimşirgil, "Dünyadaki bütün kargaşalar ‘ben yiyeyim, sen yeme’ davasından çıkıyor. Birinci Cihan Savaşı öncesi dünyada sadece ben yiyeyim diyen devletler vardı. Sanayisini tamamlamış İngiltere, Fransa, Rusya bunlar dünyayı paylaşmaya başlamışlardı. Bir de Almanya çıkınca, paylaşamamanın neticesinde, bir cihan harbine gidildi. Daha önceleri beraber yiyelim diyen bir Osmanlı İmparatorluğu vardı. Dünyada ortak birlik ve beraberliği sunabilmiş, paylaşmayı dünyaya göstermiş olan, adil bir devlet vardı. Ve dünya böyle cihan harplerinden uzaktı. Osmanlı devleti zayıflayıp güçsüzleştiği zaman, güçlü devletler sadece ben yiyeyim dediler. Bunun neticesinde de cihan harbi meydana geldi. Bizim açımızdan en talihsiz dönemdir, cihan harbine girdiğimiz dönem. Belki de tarihimizin en talihsiz dönemi. 1 Ağustos 1914’te dünya birbirine girdi. Peki bizim savaşa girişimiz ne zaman? 28 Ekim, tam üç ay geçti. Niye ben 3 ay sonra savaşa gireyim. Madem savaşa girecektik, savaş başladığında girmeliydik. Niye üç ay sonra yanında savaşa girdiğimiz ülkeler kaybederken neden savaşa girdik. Bunları bilmediğimiz zaman, bunları çözmediğimiz zaman tarihi doğru anlamak diye bir şey asla olmayacak. Zira bu milletin tarihini, dilini ve dinini bozmak için uğraşıyorlar. Bunu mutlaka iyi bilelim. Onun için Abdulhamit Han 80 sene daha Kızıl Sultan diye okutuldu. Hala Abdulhamithan’ı anlamıyorlar. Bunu iyi bilesiniz. Önce tarih bilgilerinizi yeni baştan inşa etmemiz lazım. Bize başka bir tarih yazdırdılar. Savaş bitiyor, biz savaşa giriyoruz!" dedi.
İtilaf devletlerinin daha sonra Çanakkale Cephesi’ni açtıklarını belirten Prof. Dr. Şimşirgil, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çanakkale cephesi, itilaf devletleri açısından müthiş düşünülmüş bir cephe. Zira Çanakkale’yi aştıkları zaman bir ay sonra İstanbul önlerindeler. Osmanlı Payitahtı düşüyor, taht düşüyor, merkez düşüyor ve Osmanlı bir anlamda belki de birkaç ay içerisinde havlu atabilirdi. İttihat ve terakki üyeleri Padişah Abdulhamit Han’a payitahtı Anadolu’ya taşımayı teklif ettiler. Abdulhamit Han bu teklifi kabul etmedi, gerekirse tek başına savaşır ve şehit olurum dedi. İnanın arkadaşlar payitaht taşınsaydı Çanakkale geçilirdi."
18 Mart 1915’te itilaf devletlerine ait donanmanın bozguna uğradığını ifade eden Şimşirgil, Çanakkale’de kara savaşlarının 9,5 ay daha devam ettiğini belirtti. Prof. Dr. Şimşirgil, Çanakkale Savaşı’ndan çeşitli kahramanlık hikâyeleri anlatarak ’Çanakkale Bizim İçin Bir Açıkhava Müzesidir’ diyerek sözlerini sonlandırdı.
Program, Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ın Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’e anı plaketi ve çeşitli hediyeler takdim etmesinin ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.