Alman Müslüman Stefan Zioui 'Oruç tutmak benim için ruhun temizlenmesi. Aslında bir sembol gibi, tabiri caizse, bağırsağını temizliyorsun. Ancak ben ruhumun temizlenmesi gibi görüyorum.' dedi.
BERLİN (AA) - Alman Müslümanlardan 27 yaşındaki Stefan Zioui, "Benim ilk kıldığım namaz teravih namazıydı. O kadar güzeldi ki, çok hoşuma gitti." dedi.
Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan ve 8 yıl önce Müslüman olan Zioui, ramazan ayının kendisi için ne anlama geldiğini ve nasıl Müslüman olduğunu AA muhabirine anlattı.
Ramazan ayında aslında sadece yemek ve içmekten değil, insanın yapmaması gerekenlerden de uzak durması gerektiğini belirten Zioui, "Oruç tutmak benim için ruhun temizlenmesi. Tabiri caizse aslında bir sembol gibi bağırsağını temizliyorsun. Ancak ben ruhumun temizlenmesi gibi görüyorum." diye konuştu.
"Ruhum tekrar hayat buluyor"Ramazanın, maneviyatı yüksek bir ay olduğuna işaret eden Zioui, “Günlük hayattan dolayı maalesef biraz kaybedilen o maneviyata geri dönüyorsun. Ramazan ayında herkes oruç tutuyor, birlikte Kuran okunuyor, birlikte namaz kılınıyor, birlikte dua ediliyor ve maneviyat artırıyor. Doğru ifade edersem ruhum tekrar hayat buluyor." değerlendirmesini yaptı.
2011’de Müslüman olduğunu belirten Zioui, daha önce Hristiyanlık ve Yahudilik gibi başka dinlerle ilgilendiğini ancak onlarda bazı sorunlar gördüğünü ifade etti.
Zioui, okulundaki bir kız arkadaşının Müslüman olduğunu ve onunla camiye gittiğini anlattı.
Kafasındaki sorulara güzel cevaplar aldığını kaydeden Zioui, “Ertesi gün ramazan ayı başladı. Benim ilk namazım teravih namazıydı. O kadar güzeldi ki. Çok hoşuma gitti. Boşnakların camisiydi. Kalbim çok doluydu. Orada Müslüman oldum ve hemen ramazan ayında oruç tuttum." dedi.
Zioui, Müslüman olmasının, ailesi tarafından farklı karşılandığını, kardeşlerinin ise kendisine destek verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Annem başlangıçta kuşkuluydu, biraz zordu. ‘Neden birden böyle yapıyorsun, yemek yiyemeyeceksin' diye söyledi. Ancak 1-2 ay sonra 'bunu gerçekten yapmak istiyorsan senin arkandayım’ dedi."
Potsdam Üniversitesi Bilişim Fakültesinde okuyan ve bir yazılım şirketinde çalışan Zioui, babasının ise İslamiyet’i seçtiği için kendisine kızgın olduğunu ve hala görüşmediğini belirtti.
"Benim için değil, gerçekten Allah için yapıyorlar"Zioui, Müslüman olmasında etkili olan en önemli şeyin ne olduğuna ilişkin soruya, okuduğu kitaplarda Müslümanların birbirini kardeş gibi gördüğünü ve yardımsever olduklarını okuduğunu ifade ederek, "Camiye gittiğimde hemen 5 kişi yanıma geldi ve kim olduğumu, ne istediğimi ve nasıl yardım edebileceklerini sordular. Bu yüzeysel değildi. Tam aksine buradan bugüne kadar süren dostluklar ortaya çıktı. Bugün onların hepsiyle temastayım. Burada bir maneviyat olduğunu hissettim. Samimiler. Benim için değil, gerçekten Allah için yapıyorlar. Gerçek bir inanç var. Bu beni çok etkiledi. İnşallah şimdi ben de öyleyimdir.” dedi.
Sonradan Müslüman olanların farklı bir bakış açısına sahip olduğunu anlatan Zioui, “Bunu, bazı şeyleri ondan farklı yaptığım için beni anlamayan eşimde de görüyorum. Benim farklı bakış açım var. Ben kendim isteyerek din değiştirdim, dinin içinde doğmadım. Ben bunu, annem ve babam yaptığı için yapmadım. Bunların hepsini düşündüm. Anlatmak çok zor. Ben isteyerek din değiştirdim. Bazı şeyleri de farklı yapıyorum. Örneğin eşim ‘deli misin dışarıda namaz kılıyorsun?’ diye söylüyor. Ancak benim için başkalarının ne düşüneceğinden çok tanrı ile bağım çok daha önemli. Bu, ihlastır. Başkaları ne düşünürse düşünsün bunu yaparsan bu ihlastır. Buna dikkat ediyorum.” diye konuştu.
Zioui, Müslüman olduktan sonra dünyaya başka baktığını, olumlu yönde değiştiğini fark ettiğini kaydetti.