15 Temmuz gazisi Teoman Kanbur, 'Etrafımızı görüyorsunuz, Suriye'yi, Kuzey Afrika'yı görüyorsunuz ne hale çevirdiler. Türkiye'yi de o hale çevirmek istediler. Öyle olacağına benim bacağım gitsin de vatan sağ olsun.' dedi.
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediye binasının önünde FETÖ'cü askerler tarafından ayağından vurularak yaralanan ve şimdiye kadar ayağından 16 operasyon geçiren Teoman Kanbur, "Etrafımızı görüyorsunuz, Suriye'yi, Kuzey Afrika'yı görüyorsunuz ne hale çevirdiler. Türkiye'yi de o hale çevirmek istediler. Öyle olacağına benim bacağım gitsin de vatan sağ olsun." dedi.
15 Temmuz gazisi Kanbur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi Kasımpaşa'da oturan annesini ziyaret etmeye giderken darbe girişimi olduğunu öğrendiğini belirterek, "Medyada bazı haberler vardı. Ama ben baktığımda dedim ki; 'Bir avuç FETÖ darbesi bu'. Çünkü o zamanlar Sayın Cumhurbaşkanımızın 17-25 Aralık süreci, dershaneler üzerindeki durumlar vs böyle ters bir şey bekliyordum. Yatsı namazını kıldım. Annemin evine geçtiğimde televizyonu açtım. Taksim karışmış, Vatan karışmış. TRT'de o malum bildiriyi okutuyorlardı hanımefendiye. Kanal değiştirdim Cumhurbaşkanımızın konuşmasını gördüm ve dedim ki 'Benim de gitmem lazım." ifadelerini kullandı.
Bir arkadaşı ile iletişime geçtikten sonra Vatan Caddesi'ne geçmeye karar veren Kanbur, yollar kapalı olduğu için araçlarla gidilmediğini, Kasımpaşa'dan Fatih'e yürüdüğünü anlattı. Vatan Caddesi'ne geçtikten sonra gece 12.00 sularında oranın kontrol altına alındığını öğrendiğini söyleyen Kanbur, anons yapıldığını, oradan ayrılmamaları gerektiğini, ancak yeni gelenler için İBB'nin karışık olduğunu söylediklerini belirtti.
Bunun üzerine İBB önüne yürüdüklerini söyleyen Kanbur, "Haliç Caddesi'nden İBB önüne geldik. 10-15 asker orada eğilmiş, silahlarını da hazır etmişlerdi. Talimat bekliyorlar, ateş etmek için. Biz de 'Asker kışlana dön, kimin parasıyla kime ateş ediyorsun, kimin üniformasını giyiyorsun?' diye söylüyorduk. Ateş sesi gelmeye başladı. Biz hala askerin bize ateş edeceğini imkan dahilinde düşünmüyoruz. Uyarı ateşi diye düşündük. Ateş sesleri hala gelmeye devam ediyordu. Bir baktım sağa sola millet yere düşmeye başladı. Çok iyi hatırlıyorum, ilk ateşlerde millet bacağını falan tutuyordu sonra patır patır düşmeye başladılar. Birkaç mermiden sonra ben de yere düştüm, baktım sol bacağım kanıyor fena halde. Kurşun kaval kemiğime gelmiş. Ayrıca dizimin altındaki ana damara da gelmiş, bayağı bir kan kaybetmişim." diye konuştu.
Bir askerin sivil ortama inip ateş edeceğini ilk başta düşünmediklerini belirten Kanbur, "Biz kurşun sıkmasını kesinlikle beklemiyorduk. Ben vurulduğum anda inanılmaz bir kan akıyordu. Kurşunlar cayır cayır geçiyordu. Parkta saklanan vatandaşlar gelip tuttular beni hastaneye götürdüler. Hastanede gördüklerim de çok fenaydı. O kadar kalabalıktı ki... Çok iyi hatırlıyorum. Hastanenin önünde beni taşıyorlar, yere baktım o anda ben. Yerde şu kadar kalınlıkta oluk oluk kan akıyordu, onu gördüm ben. Bu dediklerim çok hızlı gelişiyor bu arada. Hastanede beni bir yere koydular ama hala yaralı getiriyorlardı. Hatta bir tane çocuk vardı sırtından vurulmuştu dedi 'ağabey senin bacağın çok kanıyor, turnike yap.' Bana diyor ama onun da sırtında kanaması var." şeklinde konuştu.
Vücudunun sol tarafını hissetmemeye başladığını ifade eden Kanbur, yanındakilere kendisini hastane önüne çıkararak başka bir hastaneye götürmelerini istediğini aktardı. Kanbur, "Yanımda bir çocuk vardı. 'Sedyeyi al sen, hastane önüne çıkar, bunu büyük bir hastaneye götürün diye bağır' dedim. Aynen o şekilde oldu. Yollar falan da zaten kapalı, ambulans falan da yok. Orada duyarlı bir vatandaş beni kamyonete çıkardı sedyeyle birlikte. Yarım bir kamyonetti, sedye kamyonetin dışına taşıyordu. Arabada 'Haseki'ye mi gidelim?' diye kendi aralarında konuşuyorlardı. Ama benim canım çok yanıyordu. Sedye kamyonetten taştığı için bir de beni düşmemem için tutanlar vardı." diye konuştu.
"Sigara içmiş olsaydım bacağımı keseceklerdi"Kamyonetle Bezmialem Hastanesi'ne geldiklerini aktaran Kanbur, doktorun kendisini hemen ameliyata aldığını söyledi. Kanbur, ameliyatlarını şöyle anlattı:
"Ameliyatım 12 saat sürdü. Yüzde 75 kan kaybetmişim. Eğer biraz daha gecikseymişim şehit olacakmışım ama nasip meselesi. Benim bacağımı keseceklerdi. Bacağımın operasyona cevap vereceğini, kesilmemesi gerektiğine karar verdiler. Çünkü eğer mesela sigara içmiş olsaydım bu yapacakları operasyona cevap vermiyor ve bacağı kesiyorlarmış. Doktor ikinci ameliyattan sonra ya ölecek ya bacağını kesecek demişler. Ama Mevla canımı da bacağımı da kurtardı çok şükür. 3 sene olmuş çok anlatılacak gibi değil. Yaşamak ayrı bir şey."
İlk ameliyatından çıktıktan sonra yoğun bakımdayken yanına eşinin geldiğini söyleyen Kanbur, "Ameliyattan sonra gözlerimi açtım ve hanıma dedim ki 'Yönetimi ele geçirdiler mi?' 'Yok' dedi. Ben orada sevinçten tekbir getirdim. Çok sevindim. Hemşireler doktorlar falan şaşırdılar."
16 kez ameliyat olduVurulduktan sonra defalarca ameliyat olduğunu belirten Kanbur, tedavi sürecinin hala devam ettiğini aktardı. Kanbur, "16 defa ameliyathaneye girdim, ameliyat oldum. 2 buçuk ay hastanede kaldım. Benim bacağımda kurşun kemiğe geldiği için oradaki doku, damar ve kemikle beraber 10 santimetre götürdü. Yani benim bacağım 10 santimetre kısaldı. Ameliyatla bacağımı sabitlediler ve 5 cm uzattılar. Şu an benim bacağım hala 5 cm kısa. Kemik kaynamasında sorun olduğu için dizimle bileğim arasında şu an 30 santimetre demir var. Bastonla yürüyebiliyorum. Sinir ve doku kaybı var." dedi.
Bacağındaki doku kaybını gidermek için doktorların sırtından doku alarak ayağına nakil yaptıklarını anlatan Kanbur, bu ameliyatın da 8 saat sürdüğünü, ameliyat sonucu 5 santimetre uzadığını ifade etti. Kanbur, "Bir, iki sene sonra içerideki kemik alınacak ve tekrar bir 5 santimetre uzatma daha yapılacak. Bu da 3-4 daha sene sürer, operasyon olarak da 5-6 operasyonun daha olacağını söyledi. O süreç hala devam ediyor. " diye konuştu.
FETÖ'cülerin ülkeye büyük bir zarar vereceğinin önceden de belli olduğunu ifade eden Kanbur, "Amerika'da kendini satmış kişi belli. Bir de ruhunu, imanını, parasını bir dolara satan insanların durumları belli. Dedim ki bir sıkıntı olacak ama bu kadarını beklemiyordum, darbe olacak diye. Hiç insanın aklına gelmiyor. O gün özellikle İBB'nin olduğu yerde askerle benim aramda 20 metre vardı. Ama aramızda daha cengaver adamlar da var, askerin üstüne gidip silahını almak isteyenler. Nasıl böyle bir vatan hainliği yaptılar. Bir insan vatanını, imanını 1 dolara satıyorsa her şeyini satar. Mahkemelerde hala pişkin pişkin verdikleri cevapları biliyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Kanbur, duygularını şöyle dile getirdi:
"Vatan sağ olsun. Ben bunu vurulana kadar, hani Güneydoğu'da falan söylüyorlar ya şehitlerimiz, gazilerimiz 'Vatan sağ olsun' diyorlar, onu vurulduktan sonra daha iyi anlıyorsun hakikaten. Harbiden vatan sağ olsun. Etrafımızı görüyorsunuz, Suriye'yi, Kuzey Afrika'yı görüyorsunuz ne hale çevirdiler. Türkiye'yi de o hale çevirmek istediler. Öyle olacağına benim bacağım gitsin de vatan sağ olsun.
Mevla, memleketimize bir daha böyle bir şey göstermesin. Çünkü TSK'nın giydiği o üniforma çok değerli. Onun içerisindekiler değersiz olduğu zaman hiçbir hükmü olmuyor. Mevla o üniformayı layıkıyla taşıyacak vatansever askerler nasip etsin bu memlekete. Halkın zaten vatana millete ne kadar sahip çıktığını görmüş oldular. Şöyle. Bu vatan bu kadar vatansever ve millet sever, toprağına sahip çıkacağını da gördüler. Çanakkale'den bugüne kadar. Ben yine bir darbe olsa ben sağ bacağımı da sol bacağımı da bırakmaya razıyım. Bunu da bilsinler."
"Gazilerin hepsi maaş alıyormuş gibi yanlış bir algı var"15 Temmuz şehit ve gazileriyle ilgili toplumda yanlış bir algı da olduğunu ifade eden Kanbur, sözlerine şöyle tamamladı:
"15 Temmuz şehit ve gazileriyle ilgili özellikle toplumda yanlış bir algı var. Şu anda 251 şehit, 3 bine yakın gazimiz var. Bu gazilerinin hepsi bir maaş alıyormuş gibi işte kurşun da sıyırsa hafif bir yarası da olsa hepsi maaş alıyormuş gibi bir algı var. Halbuki böyle bir durum yok. Toplumda sanki bütün gazilerimiz maaş alıyormuş gibi bir algı var. Bir de sanki biz o gece maaş için para için çıktık... Öyle bir şey de yok. Gazi olacağımız bile aklımıza gelmezdi."