Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan Başkan Vedat Eğilmez çocuklarını terör örgütüne kaptıran ve geri almak için Diyarbakır’da HDP binası önünde oturma eylemi başlatan annelerin hiçbir siyasi hesaplaşmaya malzeme yapılmaması gerektiğini söyledi.
Yapılan eylemi ihtiyatla karşılamakla beraber eylem yapan annelerin kullandıkları cümlelerin bilinçli veya değil birçok hakikati ortaya koyduğunu ifade eden ŞEHİRDER Başkanı Vedat Eğilmez, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bu basın açıklamasını ŞEHİRDER olarak Diyarbakır’da HDP binası önünde bir anne ve bir babanın sarf ettiği iki cümlenin altını çizip o sözlerin sonuna kadar yanında olduğumuzu apaçık beyan etmek için yapıyoruz. Türkiye’de yaşamanın bize kazandırdığı bir refleks ve Müslüman olmanın gerektirdiği ihtiyatla haber ajanslarının bizlere ulaştırdığı her habere temkinli yaklaşıyoruz. Diyarbakır’da sergilenen olayın ve etrafında şekillenmeye başlayan siyasetin (A veya B hiç fark etmez) hiçbir tarafında olmadığımızı, açıktan bu vatan ve üzerinde yaşayan tek milletin yanında olduğumuzu, bu açıklamayı da Hakk’a tapan bu aziz milletin yanında yer alarak yaptığımızı baştan söylemek isteriz."
HDP ve PKK’nın kanunsuz kanlı işler yapan kayıt dışı bir ticari organizasyondan başka bir şey olmadığını kuruluşlarından bu güne kadar yaptıklarıyla ortaya koyduğunu dile getiren Eğilmez, şunları kaydetti; "İllegal, bölücü ve hain olarak yapılabilecek bütün isimlendirmeler, üzerlerinde hatasız durmasına rağmen yanlış da olsa bir dava, fikir ve ideoloji adamı olduklarını söylemenin dünyanın en büyük yalanı olacağını binalarının önünde oğlunu arayan anne söyledi: “Oğlumu verin. Başlarım sizin Kürdistan davanıza.” Bunun bir dava değil bir yasa dışı ticari organizasyon olduğunu da peşinden sorduğu sorularla ortaya koydu: “Senin oğlun hangi özel okulda okuyor? Senin karın hangi plajdadır?”
Yanında olduğumuz diğer söz ise bir babanın: “Ben buradan ayrılmayacağım. Vursunlar beni, bir şey olmaz. Şehit olurum. Oğlumu almadan buradan ayrılmayacağım.” sözü. Yanı baba, burada ölürse ancak şehit olacağı inancını dile getiriyor, dağda değil. O coğrafyada bulunan herkesin inancı bu. Dağdakilerin de aslında inancı bu. Oğlunun başına orada bir şey gelirse heba olacağını, zayi olacağını biliyor. Onu bu saçmalıktan kurtarmak için burada verdiği, bu tarafta verdiği mücadele uğrunda ölürse şehit olacağını söylüyor. İşte biz de bu bildiride bunu söylemek istiyoruz.
Biz bu toprakları 1071’de ve 1923’te iki kere vatan haline getirmiş tek milletiz: Türk milletiyiz. Biz Diyarbakır’daki HDP binasının önünde bu gerçeğin tarafında yerimizi alarak oturuyoruz. Değişik kavimlerden olmamız tek millet oluşumuz hakikatini değiştiremez. Bu oyunun bittiğini, bu tuzağın, bu nifakın artık bu topraklarda bir işe yaramadığını HDP binasının önündeki bu anne ve babanın sözleriyle tekrar dile getirerek sözlerimize son vermek istiyoruz: “Başlarım sizin Kürdistan davanıza. Bize oğlumuzu verin. Onları zayi etmeyin. Burada bize bir şey olmaz. Burada ölürsek şehit oluruz. Biz tek milletiz!”