MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi hem iç hukukumuza hem de uluslararası hukuka uygundur. ' dedi.
ANKARA (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 13. Olağan Büyük Kurultayı'nda Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu'na (MDK) seçilen üyelerle düzenlediği toplantının ardından yazılı açıklama yaptı.
MHP'nin, Türk tarihinin özlemi olduğunu, gücünü aziz milletten alan partinin aynı zamanda milli birlik ve beraberlik ruhunun Cumhur İttifakı ortak paydasında yer alan güvencelerinden birisi olduğunu belirten Bahçeli, "Bölgesel ve küresel gelişmelerin sancılı, bir o kadar da sorunlu ortamında Türkiye'mizin kararlı duruşu, her cephedeki direniş ruhu hakikaten takdire şayandır. Memnuniyetle ifade etmek gerekir ki, iç ve dış mihrakların eş zamanlı tahakküm çabaları, boyutları artan taciz ve tahrik kampanyaları her seferinde milli irade duvarına çarpıp dağılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Cumhur İttifakı'nın, üstlendiği tarihi misyonuyla Türkiye'nin egemenlik haklarına, tarihi çıkarlarına, beka ve güvenlik hassasiyetlerine cesaretle sahip çıktığını bildiren Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Emperyalizmin ekonomik ve siyasi şantajlarına boyun eğmeyen, diplomatik ve mekanik tehditlerine aldırış etmeyen ülkemiz, istiklal ve istikbaline en küçük gölgenin düşmesine müsaade etmeden tarihsel yolculuğunu sürdürmektedir. Gelecek Türkiye'nin olacaktır. Dış baskılara ilave olarak gelişen ve genişleyen iç dayatmalar milletimizin şaşmaz ve sağlam iradesiyle boşa çıkarılmaktadır. Bir süredir, feshedilen İstanbul Sözleşmesi bahanesiyle Türkiye'yi karalama, devamlı kötüleme, hatta bir plan dahilinde toplumsal huzursuzluk sarmalını tetikleyip tırmandırma amaç ve arayışlarında yoğunluk gözlenmektedir. İstanbul Sözleşmesi hakkında derli toplu fikir sahibi olmayan kişi ya da kesimlerin bir kaşık suda fırtına koparma gayretkeşlikleri hem sorumsuzluk hem de maksatlıdır. Uluslararası sözleşmelerin onay ve yürürlük süreçlerinin nasıl işleyeceği bellidir, usulü bilinmektedir. Bu kapsamda ülkemizin uluslararası sözleşmelere katılımını TBMM onaylarken, hükümet bu onayı bir kararla yürürlüğe koymaktadır."
"Sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir"Uluslararası sözleşme hükümlerinin durdurulması, feshi veya sona erdirilmesinin Cumhurbaşkanı kararıyla mümkün olduğunu anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Kaldı ki, İstanbul Sözleşmesi'nin 80'inci maddesi taraf ülkelere sözleşmeden çekilme imkanı tanımıştır. Nitekim Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi hem iç hukukumuza hem de uluslararası hukuka uygundur. Her ne kadar, 2012'de İstanbul Sözleşmesi'nin kabulüne Meclis'te grubu bulunan partiler destek vermişse de zaman içinde bahse konu sözleşmenin milli ve manevi yapımızla çelişen uygulama sonuçları kaygı verici düzeyde artış göstermiştir. Aileyi ve kadını güçlendirmek yerine, küresel lobilerin, baskı gruplarının, çıkar odaklarının ve cinsel sapkınlıkların propaganda mecrası haline gelen sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir. Milli ve manevi değerlerimizi yozlaştıran her türlü akım, düşünce, niyet, eğilim ve sözleşme metnine karşı hazırlıklı olmak, tedbir ve önlem almak tarihi önemdedir. İstanbul Sözleşmesi kılıfı altında toplumsal bünyemizi zehirleyen söylem, eylem ve hedeflerin tehlikeli seviyelere ulaştığını görmek lazımdır."
- "Milli meselelerde Türkiye'nin önüne takoz koymaya çalışanlar dürüst ve samimi değillerdir"
Avrupa Birliği üyesi 6 ülkenin mezkur sözleşmeyi imzalamasına rağmen yürürlüğe koymamasının altı çizilmesi gereken başka bir husus olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, "İstanbul Sözleşmesi'nin feshini kadın haklarında kayıp olarak görenler, bu suretle kadına yönelik şiddet vakalarını teşvik edeceğini ima, hatta iddia edenler, Türk milletinin binlerce yıllık kültür ve medeniyet müktesebatını hiçe sayan aymazlardır. Kadın hakkı, insan hakkıdır, insanlık onuruyla mündemiçtir. Kadın cinayetlerini engellemek; şiddet, istismar ve tecavüz vakalarıyla mücadele etmek sorumluluk mevkiinde bulunan her siyasetçi veya yönetim için başlıca görevdir." ifadelerini kullandı.
Bu konuda herhangi bir sözleşmenin denetimine, gözetimine veya şaibeli muhtevasına ahlaken ve manen ihtiyaç olmadığını kaydeden Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Başta CHP olmak üzere, bazı muhalefet partilerinin yeni bir istismar sayfası açma teşebbüsü ülkemizi boş yere meşgul edecek, enerjisinin israfına yol açacaktır. Türkiye'ye muhalefet etmekle, demokratik muhalefet görevi aynı şey değildir. Maalesef CHP, İP, HDP ve diğer marjinal partiler, dış kaynaklı talimat ve telkinle Türkiye'ye karşı muhalefet bloğunda mevzilenmişlerdir. Bunun adı elbette zillettir, rezalettir, hezimettir. Milli meselelerde Türkiye'nin önüne takoz koymaya çalışanlar dürüst ve samimi değillerdir. Gündemde tartışılan her konuyu krize çevirmeye ve toplumsal tabana yayarak suni bir halk hareketi oluşturmaya çalışan zillet ittifakı körleşmiş ve köhneleşmiş bir siyaset anlayışının resmen tutsağıdır. Muhalefet partileri bugünkü şartlarda dış güçlerin muhbir ve muhabir partilerine dönüşmüştür. CHP'nin, HDP'nin, İP'in, DEVA'nın ve Gelecek Partisi'nin durumu aynısıyla budur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, Türkiye'nin işleyen yargı sürecine küstahça karışıp terörist Demirtaş'ın derhal salıverilmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu çerçevedeki kararının haziran ayına kadar uygulanmasını istemesi bir yanda saygısızlık diğer yanda da iç muhalefete bir nevi destektir. Ayrıca AB’nin ülkemizle ilgili yeni pozisyonu iyi yorumlanmalıdır."
- "Türkiye'nin kaybına yatırım yapanlar mahcup ve mağlup olacaklardır"
Brüksel'de video konferansla gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi'nin ilk gününde, AB'nin Türkiye ile iş birliğini geliştirmeye hazır olduğu mesajının sağduyulu ve dengeli bir açıklama olarak kaydedilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Niyet beyanının haziran ayında somut adımlara dönüşmesi köklü ve kalıcı diyaloglara yeni bir soluk getirecektir. Karşılıklı hak ve çıkarlarla egemenlik kazanımlarına saygılı bir şekilde AB ile ilişkilerin makul ve beklentileri karşılayacak bir seviyede olması küresel barış ve huzura katkı verecektir. Amacımız istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazananın da Türkiye olmasıdır. Türkiye'nin kaybına yatırım yapanlar mahcup ve mağlup olacaklardır. Cumhur İttifakı Türkiye'nin kazanması için bütün imkan ve iradesiyle, vatan ve millet sevgisiyle 2023 ve sonraki yılları kucaklayacak ölçüde çalışmalarını hızlandıracaktır." ifadelerini kullandı.
Partisinin, 13. Olağan Büyük Kurultayını başarıyla yaptığını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Partimiz donanımlı ve yenilenmiş kadroları marifetince önümüzdeki siyasi süreçlerle ilgili mücadelesini şevkle, heyecanla ve inanmışlıkla yerine getirecektir. Bugün, 13. Olağan Büyük Kurultayımızda seçilmiş MYK ve MDK asil ve yedek üyeleri ilk toplantılarını yapmak üzere bir araya gelmişlerdir. Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Atatürk'ün istirahatgahı olan Anıtkabir ile Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaretin müteakibinde yapılan toplantıda, parti tüzüğüne uygun olarak, önümüzdeki dönemde MHP'nin yönetimini üstlenecek yeni Başkanlık Divanı üyeleri de belirlenmiştir. Bu vesileyle başta ilk toplantısını yapan MYK ve MDK'mızın değerli üyeleri olmak üzere, bu seçkin heyet içinden Başkanlık Divanı'na seçilen arkadaşlarımı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Yoğun bir mesai temposu içinde, üstün bir gayret ve mücadele ile sürdüreceklerini inandığım çalışmalarında üstün başarılar temenni ediyor, devletimize, milletimize, demokrasimize, davamıza, hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan diliyorum.
Kurultay'la sonuçlanan siyasal süreç boyunca, yüksek bir sorumluluk ahlakıyla ve fedakarca hareket ederek, milliyetçi-ülkücü iradeye tecelli imkanı veren bütün dava arkadaşlarıma en içten duygularımla şükranlarımı bir kez daha sunuyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, Türk-İslam aleminin yarın idrak edeceğimiz mübarek Berat Kandili'ni yürekten kutluyor, esenlik ve selamet dileklerimi hassaten paylaşıyorum."