27 Mayıs Darbesi'nin ardından idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, eşi Aydın Menderes'in babasına hayran olduğunu belirterek, 'Ölünceye kadar da babasının izinden gitti.' diye konuştu.
ANKARA (AA) - Merhum Adnan Menderes'in 2011'de vefat eden oğlu, siyasetçi Aydın Menderes'in eşi Ümran Menderes, aileye darbeden çok sonra katıldığını ancak çocukluğundan itibaren "Menderesçi" olduğunu söyledi.
Ümran Menderes, 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin yaşandığı günü her zaman büyük bir üzüntü ile hatırladığını aktardı.
Menderes, merhum eşi Aydın Menderes'in, babası Adnan Menderes'e sevgisini anlatırken, "Aydın Bey babasına hayrandı. Babası onun idolüydü. Ölünceye kadar da babasının izinden gitti. Helalleşememiş olmalarını üzüntüyle her zaman belirtmiştir." ifadelerini kullandı.
Ümran Menderes, 59 yıl önce yaşanan 1960 darbesinin Türkiye için üzücü sonuçları olduğunu vurgulayarak, "27 Mayıs demokrasimize yapılan bir darbedir. 'Demokrasi' diyorsak seçilene saygı duymamız gerekiyor. Seçimle gelen seçimle gitmeli." dedi.
"Birlik beraberlik zamanı"1960 darbesi sebebiyle Türkiye'nin üç önemli değerinin hayatlarına düzmece bir mahkeme ile son verildiğini hatırlatan Ümran Menderes, şu değerlendirmede bulundu:
"Çok iyi yetişmiş, son derece tecrübeli politikacılar Türk siyasetinden uzaklaştırıldılar. Toplumda ayrışmadan, kutuplaşmadan bugünlerde çok söz ediliyor. Aslında bu ayrışmanın, 1960 darbesinin ortaya çıkardığı sonuçlardan birisi olduğu söylenebilir. Demokrat Partililer üzülürken konu komşu CHP'liler bayram yapıyorlardı adeta."
Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde ülkenin şantiye alanına dönüştüğünü ve sanayi, tarım gibi pek çok alanda kalkınma yaşandığını anlatan Ümran Menderes, şöyle devam etti:
"Ülkemizin gelişmesi, büyümesi, kalkınması, dost zannettiklerimizi rahatsız ediyor. Darbelerle ülkemizin gelişmesini engellemeye çalışıyorlar. Sağduyulu olmamız gerekiyor. Hepimiz, aynı bayrak altında, aynı topraklarda doğmuş büyümüşüz. Farklı düşüncelere sahip olabiliriz, demokrasi de bu demek zaten. Bir ailede kardeşler arasında bile görüş farklılıkları olabilir ama saygı duyacağız birbirimize, seveceğiz birbirimizi. Dış ülkelerin kuklası, maşası olmayalım."
"Demokrasi varsa darbe olmamalı"
27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin kıyaslanmasına tepki gösteren Menderes, "27 Mayıs iyi, 12 Eylül kötü" gibi değerlendirmeler yapılmasını anlamakta güçlük çektiğini belirterek, tüm darbelerin kötü olduğunu, demokrasinin olduğu yerde darbe olamayacağını kaydetti.
Menderes, şunları belirtti:
"İnşallah darbeler dönemi bitmiştir. Coğrafyamızdan kaynaklanan pek çok sorun yaşıyoruz. Bize içeride, dışarıda pek huzur yok. Etrafımız kan gölü. Teröre karşı büyük bir mücadele veriyoruz, çocuklarımızı şehit veriyoruz. Bölgede demokrasi ile yönetilen belki de tek ülkeyiz. Bizim güçlü olmamız lazım."
"27 Mayıs'ta şartlar çok farklı""15 Temmuz'daki gibi halk tepki gösterseydi 27 Mayıs olur muydu?" sorusuna Ümran Menderes, şu yanıtı verdi:
"Yaşanmazdı ama şartlar o zamankinden çok farklı. O zaman herkesin evinde telefon yoktu. Radyo bile yoktu. İletişim bu kadar kolay değildi. Merhum Başbakanımızın bir ölüm yıl dönümünde valimiz yanımdaydı, bir 15 Temmuz şehidimizin ailesine gerçekleştirdikleri taziye ziyaretini anlattı, 15 Temmuz şehidimiz, 'Hani hep siz, 27 Mayıs'ta bir şey yapamadık, derdiniz ya işte sizin gibi dememek için gitmem lazım. Hakkınızı helal edin.' diyerek, abdest alıp evden çıkmış."
Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında yaşadıklarını da anlatan Menderes, "15 Temmuz'da ben de ileri yaşıma rağmen meydanlara çıkmak istedim. Daha sonra Kızılay'daki demokrasi nöbetine katıldım. Orada, nöbete katılanlar bana defalarca, 'Özür dileriz' dediler, özür dilemelerine bir cevap veremedim, tabii ki 27 Mayıs 1960'ta şartlar bugünden çok farklıydı. 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesi vatandaşlarımızın sayesinde oldu, onlara ancak 'Önünüzde saygı ile eğiliyorum.' diyebildim." değerlendirmesini yaptı.