Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk’le Birlikte İha Muhabirine Açıklamalarda Bulunan Avukat Sinem Hacıeminoğlu, 'nafaka Davalarında Eşlerin Yaşı Ve Evlilik Süresi Göz Önünde Bulundurulmalı' Dedi.
Boşanma davalarının ardından erkeğin, eski eşine ödediği nafakayla ilgili açıklamada bulunan Avukat Sinem Hacıeminoğlu, “Süresiz yoksulluk nafakası hakkaniyet ve adalet ölçüsü içerisinde düzenlenmelidir. Süresiz nafaka, ekonomik şiddettir" dedi.
Erzincan Barosunun ev sahipliğinde gerçekleşen "Trafik ve İş Kazalarından Doğan Davalar ve Yargılama Usulü" konulu meslek içi eğitim seminerine katılan İzmir Barosu avukatlarından Sinem Hacıeminoğlu, boşanma davalarında yoksul eşlere süresiz şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin anayasaya aykırı olduğunu söyledi.
Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk’le birlikte İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan avukat Hacıeminoğlu, "Nafaka davalarında eşlerin yaşı ve evlilik süresi göz önünde bulundurulmalı" dedi.
Uzunca bir süredir yoksulluk nafakasının süreli hale gelmesinin tartışılan bir konu haline geldiğini kaydeden avukat Sinem Hacıeminoğlu, “Türk Medeni Kanunu 175. Maddesine göre yoksulluk nafakası boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan maddi gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir şeklinde düzenlenmiştir. Yani boşanan eş eşit kusurlu olsa dahi yoksul ise boşandığı eşinden süresiz ölene kadar nafaka alabilecektir. Bu düzenleme anayasanın 2, 10, 41 maddelerine aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nitelikleri anayasada da belirtildiği gibi insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devletidir. Bazı kesimlerin çarpıtarak ifade ettiği gibi süreli nafakayı savunan biz hukukçular asla kadının elinden nafaka hakkı alınsın demiyoruz. Yasada adaletli ve hakkaniyetli düzenleme yapılarak boşanan eşlerin yaşları, eğitim durumları, çocuk sahibi olup olmamaları, evliliğin süresi gibi kriterler çerçevesinde yasanın belirleyeceği alt ve üst limit dahilinde aile mahkemelerince nafakanın takdir edilmesini ifade ediyor. Şayet belirlenecek süre sonunda nafaka alan eş hala yoksul ise devletin gerekli tedbir ve önlemleri alarak bu mağduriyeti gidermesi gerekir diyoruz. Nafakanın süreli olması, nafaka yükümlüsü için ömür boyu mali yükümlülük teşkil etmekte, ortak hayatları sona ermiş olsa da boşanmış eşleri birbirine bağımlı yaşamaya devam etmekte, toplumsal huzursuzluğa ve boşanmış eşler arasında çatışmaya sebebiyet vermektedir. Mali gücü zayıf nafaka yükümlüsü kendisine yeni bir hayat kurmakta zorlanmakta, yeni bir evlilik yapsa dahi bu kez ikinci eşler bundan zarar görmektedir" diye konuştu.
Avukat Sinem Hacıeminoğlu, kadını kendisine yabancı olmuş, elin adamı olmuş bir kişinin eline her ay baktırarak kadının yüceltilemeyeceğini, böyle hak savunuculuğunun kabulünün mümkün olmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. Kimsesizine, yaşlısına, engellisine, şehidine, gazisine sahip çıkıyor, düzenli maddi destekte bulunuyorsa boşanmış ve yoksulluk şartlarını taşıyan kadınına da sahip çıkacaktır. Bu konuda devlet tarafından bir fon kurulabilir. Evlilik müracaatında bulunulurken yatırılan bedellerden bu fona aktarma yapılabilir. Hatta kadınların mağdur olmamasını savunan aydın, çalışan kadınlar, bizlerin aylık gelirlerinden de destek olmak adına bu fona destek kesintisi yapılabilir. Hiçbir kadın hakkı savunucusunun buna karşı çıkacağını düşünmüyorum. Kadını üretkenlikten alıkoyan, kayıt dışı çalışmaya teşvik eden, nafaka yükümlüsü ile evlenen ikinci eşleri de mağdur eden, insan haklarına aykırı, adaletsiz ve hakkaniyetsiz süresiz yoksulluk nafakası konusunda en kısa zamanda adil bir yasal düzenleme getirilmesi en büyük temennimizdir.”