Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü verilerine göre bu ay içinde Amazonlar'da bin kilometrekareden fazla ormanlık alan tahrip edildi.
BUENOS AIRES
Brezilya'da Aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'nun başkanlık görevine gelmesinin ardından, Brezilya Amazonları'ndaki orman tahribatının yüksek oranda artış göstermesi tepkilere yol açıyor.
Amazonlardaki orman tahribatının artmasında Bolsonaro hükümetinin, yasa dışı çiftçilik ve madencilikle mücadeleyi azaltmasının yanı sıra korunan alanlarda uygulanan para cezaları ile ekipmanların imha edilmesi gibi tedbirleri ihmal etmesinin rol oynadığı kaydediliyor.
Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü (INPE) verilerine göre, Amazonlar'da temmuz ayı içerisinde bin kilometrekareden fazla orman alanı tahrip edilirken bu durum, 2016 ağustos ayından bu yana, bir ay içerisinde kaydedilen en yüksek orman tahribatı olarak kayda geçti.
Tahrip edilen orman alanı yüzde 88,4 arttıAmazonlar'da ağaç kesiminin kolaylaştığı serin ve yağmursuz mevsimin başlamasıyla haziran ayında tahrip edilen orman alanı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 88,4 oranında artış gösterdi.
Bolsonaro'nun devlet başkanlığından önce Amazonları korumak, uzun yıllar boyunca Brezilya'nın çevre politikalarının en önemli unsuruydu. Ancak Bolsonaro, ülkedeki başkanlık seçimlerinden önce, Amazonlar'ın korunmasının ülkenin ekonomik gelişimi için bir engel olduğunu belirtmiş ve bu alanı ticari kullanıma açma sözü vermişti.
Bu arada bilim adamları, dünyanın en büyük yağmur ormanları Amazonlar'ın korunmasının, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynadığını düşünüyor.
"Amazonlar Brezilya'nındır, sizin değil"Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro, geçen cuma ülkenin devlet başkanlığı sarayında düzenlenen bir etkinlikte, Amazonların tahrip edilmesiyle ilgili eleştirilere sert bir şekilde cevap vermişti.
Bolsonaro, yabancı bir gazetecinin kendisine Amazon ormanlarının tahrip edilmesine ilişkin sorduğu soruya, "Amazonlar Brezilya'nındır, sizin değil." şeklinde cevap vermiş ve Brezilya'da "çevre psikozunun" sona erdiğini belirterek, çevre çeşitliliği ile gelişim arasında "ahenkli bir uyumun" olduğunu savunmuştu.