Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde “Belgeler Işığında Ermeni Sorunu ve Ağrı’da Müslüman Soykırımı” başlıklı konferans düzenlendi.Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde Atatürk Üniversitesi Türk - Ermeni İlişkileri Araşt?
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde “Belgeler Işığında Ermeni Sorunu ve Ağrı’da Müslüman Soykırımı” başlıklı konferans düzenlendi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde Atatürk Üniversitesi Türk - Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu’nun sunumlarıyla “Belgeler Işığında Ermeni Sorunu ve Ağrı’da Müslüman Soykırımı” başlıklı konferans düzenlendi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde gerçekleşen programa AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, üniversitenin akademik ve idari personeli ve öğrenciler katıldı.
Konferansın açılışında konuşma yapan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Karabulut, “Tarih boyunca dünyanın neresinde sıkıntı yaşayan insan varsa menşeine bakmaksızın “insan olan her kesin soframızda yeri vardır” düsturuyla kapılarını ve gönlünü açan bir medeniyetin mensubu bu millete tarihi gerçekliğe dayanmayan mesnetsiz ve siyasi amaçlarla geçmişimize saldırılmaktadır.” dedi. Batılı güçlerin kışkırtmaları sonucu çıkarılan ve her yıl Nisan ayında çeşitli ülkelerce ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen Ermeni meselesinin güncelliğini koruyan bir sorun olduğunu vurgulayan Rektör Karabulut, konuşmasını şu şekilde sürdürdü, “Bizler kendimizden eminiz ve arşivlerimizi gönül rahatlığıyla açtığımız halde tarihi vesikalar değil de değişik ülkelerin menfaatleri doğrultusunda tarihçi olmayan politikacıların açıklamalarıyla konu çarpıtılıyor. Bu konunun alanında uzman tarihçiler tarafından uluslararası alanda ele alınması gerekir. Bu alanda değerli çalışmaları olan Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu hocamızın vereceği bilgiler ışığında dünya kamuoyuna da haklı olduğumuz mesajını vermek istiyoruz.”
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Karabulut’un konuşmalarının ardından kürsüye geçen Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, “Belgeler Işığında Ermeni Sorunu ve Ağrı’da Müslüman Soykırımı” ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Türk milleti, tarihin değişik evrelerinde dünyanın neresinde darda ve zorda olan birileri olduysa ayırım yapmaksızın yardımlarına koşmuştur. Değişik inançlara mensup milletleri tarih boyunca barış içerisinde yaşamlarını sağlayan ecdadımız, Ermenilere daha da ayrıcalıklı davranarak Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’da Patrikhane açmalarına izin vermiştir. Ermeniler, Osmanlıda birçok devlet kademesine getirilerek “milleti sadıka” olarak daima bahsedilmiştir.”
“Ermeniler XIX. Yüzyılın sonlarında Rusların ve diğer Avrupa devletlerinin kışkırtmaları ve destekleri sonucu uzun süre barış içinde yaşadıkları ve meskûn oldukları bölgelerde isyanlar çıkararak Müslümanlara karşı büyük katliamlara girişmişlerdir.” Şeklinde konuşan Prof. Dr. Kürkçüoğlu sözlerine şu şekilde devam etti, “Osmanlı Devleti I. Dünya savaşı sırasında bölgede huzurun temini için 27 Mayıs 1915 tarihinde tehcir yasasını çıkararak bölgedeki Ermenileri yine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye yerleştirmiştir. Batılı devletlerin soykırım olarak niteledikleri 24 Nisan 1915 tarihi Osmanlı devletindeki Ermeni çetelerinin kurmuş oldukları derneklerin kapatıldığı tarihtir. Devletin zor ekonomik şartlarına rağmen bu iskân sırasında 26.000 000 kuruş harcama yapması dahi vatandaşına vermiş olduğu önemi göstermektedir. Bu Mesele Ermeni diasporası tarafından bir endüstriye dönüştürülerek rant sağlama aracına dönüştürülürken batılı devletler tarafından da dış politikada istismar ediliyor. Ermenistan’da perişan halde yaşayan Ermenilerin durumu hiç kimsenin umurunda değildir. Birçok yabancı bilim adamın, meselenin bu şekilde olmadığına dair tespitleri tezimizi desteklemektedir.”
Konferansına, “Onlar haksız davalarını kapı kapı gezip anlatıyorlar. Bizim bu konuda ciddi çalışmalar yapmamız gerekli. Özellikle tarihçilere büyük iş düşüyor. Bu meselenin, iki tarafın bir araya gelerek uluslararası çözüme kavuşturması gereken bir mesele’’ sözleriyle devam eden Prof. Dr. Kürkçüoğlu, konuşmasına şu ifadeleri ekledi:
‘’Ne yazık ki buna karşı çıkıyorlar ve yanaşmıyorlar. Çünkü ellerinde hiçbir delil yok. Biz kendimize ve arşivlerimize güveniyoruz ve haklı olduğumuzu biliyoruz, bundan korkuyorlar. Onlar ortaya hiçbir belge koyamıyor ama biz her seferinde bilgi sunuyoruz, arşivlerimizi açıyoruz. Osmanlı, savaşın en zor zamanında bile sevk ve iskân kanunu çıkararak Ermenilerin güvenliklerini sağladı.”