Küresel ısınmaya yönelik tedbirlerin alınmaması halinde Akdeniz Bölgesi'nin kalbinde yer alan Sardunya Adası'nın bazı bölümlerinin de 2100 yılında sular altında kalacağı tahmini yapılıyor.
ANKARA (AA) - Küresel ısınma nedeniyle bu yüzyılın sonunda suyunun yaklaşık 2 metre yükseleceği tahmin edilen Akdeniz Bölgesi'nin en büyük ikinci adası Sardunya'da, risk altındaki balıkçılık ve hayvancılık faaliyetleri "çevre dostu" uygulamalarla yürütülüyor. Bölgede yerel halkın ekosistemle uyumlu ekonomik faaliyetleri de çevreye duyarlı sivil toplum kuruluşlarınca (STK) destekleniyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) çalışmalarına katkı veren İklim ve Çevresel Değişikliğe İlişkin Akdeniz Uzmanları Ağı'nın (MedECC) 2019 Raporu, Akdeniz Bölgesi'nin küresel ısınma nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehdidi gözler önüne serdi.
Rapora göre, Akdeniz havzası, dünyanın geri kalan tüm bölgelerinden yüzde 20 fazla ısınıyor. Akdeniz'in su sıcaklığının 2040'a kadar 2,2 santigrat derece artması öngörülüyor.
Küresel ısınmaya yönelik tedbirlerin alınamaması halinde 21'inci yüzyıl biterken sıcaklığı 1,8-3,5 santigrat aralığında artacak deniz suyunun yaklaşık 2 metre yükseleceği, 15 mega kentin sular altında kalacağı tahmin ediliyor.
Akdeniz'i çevreleyen ülkeler de küresel ısınmanın etkisi ve çölleşme riskiyle karşı karşıya bulunuyor.
İspanya, Portekiz, Fas, Cezayir, Tunus, Sicilya, Türkiye ve Suriye'de çölleşen alanlar giderek artıyor.
Yağışların 2100 yılına kadar Akdeniz Bölgesi'nde yüzde 15-30 azalması, sağanaklar nedeniyle yaşanacak felaketlerin de yüzde 10-20 artması bekleniyor.
Akdeniz ülkelerinden İtalya'nın kıyı bölgeleri ile ülkenin batısındaki Sardunya Adası da küresel ısınmanın etkilerinin en tehlikeli boyutta yaşanacağı yerler olarak gösteriliyor.
Sardunya'nın batısı risk altındaKüresel ısınmanın bu hızla devam etmesi halinde, yaklaşık 80 yıl sonra Sardunya'nın batısındaki 35 bin nüfuslu Oristano kenti ve çevresinin sular altında kalacağı tahmin ediliyor.
Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliğince (IUCN), Akdeniz Deniz ve Sahil Vakfı (MEDSEA) ile Akdeniz Sulak Alan Girişimi (MedWet) iş birliğiyle, küresel ısınmanın yaratacağı risklere ilişkin farklı projelerin desteklendiği Sardunya Adası'nda basın turu düzenlendi.
Sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını içeren Ramsar Sözleşmesi'nin "Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi"nde yer alan Sardunya'nın Oristano Körfezi çevresindeki basın turu, Anadolu Ajansının da üye olduğu Akdeniz Haber Ajansları Birliğinde (AMAN) yer alan gazetecilerin katılımıyla yapıldı.
Gazeteciler tur kapsamında, yoğun tarım ve hayvancılık faaliyetleri, vahşi yöntemlerle yapılan balıkçılık, kentleşme ve kirlilik nedeniyle 50 yılda yaklaşık yarısı yok olan sulak alanları ziyaret etti.
Basın mensuplarına bilgi veren MedWet Genel Sekreteri Antonia Setta, hedeflerinin doğaya dayalı çözümlerle ekosistemin korunması ve iyileştirilmesi ile bozulmuş ekosistemin yeniden inşasını sağlamak olduğunu belirtti.
Balıkçılık faaliyetleri kontrollü yürütülüyorGazeteciler, Med Sea Vakfı tarafından desteklenen Maristanis Projesi kapsamında Cabras bölgesinde, balıkçılık faaliyetlerinin kontrollü yürütüldüğü çiftlikte de incelemelerde bulundu. Çiftlikte, suların çekilmesi ve artan deniz tuzluluğu nedeniyle tehdit altında bulunan balıkçılık faaliyetleri için geliştirilen model tanıtıldı.
Balıkçılar tarafından oluşturulan Alea Societa Kooperatifi üyesi Alessandru Porcu, iki sene önce aşırı yağış nedeniyle sel felaketiyle karşı karşıya kaldıklarını ve çok sayıda balık ölümü yaşandığını anlattı.
Yaz aylarında da aşırı ısınma nedeniyle balık türlerinin tehlike altında olduğunu kaydeden Porcu, balık yavrularının erken dönemlerde aşırı tuzlu deniz suyundan sağlıklı büyümelerine elverişli havuzlara alınmasıyla üretimde verimi artırdıklarını ifade etti.
Porcu, bürokrasi nedeniyle hükümetlerin küresel iklim değişikliğine yönelik tedbirleri almakta yavaş davrandığına işaret etti.
Daha az ancak daha kaliteli süt ve et üretimiSardunya'nın Arborea bölgesindeki büyükbaş hayvan çiftliğinde et ve süt üretimi yapan Paolo Pinos da Maristanis Projesi kapsamında desteklenmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bölgede iklim ve çevresel değişikliklere yönelik duyarlığılığın çok güçlü olduğuna değinen Pinos, geleneksel yöntemleri terk ederek daha az ancak daha kaliteli süt ve et üretimi için modern yöntemler uygulamaya başladıklarını bildirdi.
Çiftlikte oluşturdukları mısır tarlalarını yabani otlardan arındırdıklarını, hayvan yemi için ürettikleri mısırlarda böcek ilacı veya herhangi kimyasal kullanmadıklarını anlatan Pinos, az su isteyen mısırı özellikle seçtiklerini söyledi.
Pinos, artık tüketicilerin de doğal yollarla üretimi tercih ettiğini belirterek, "Tüketicilerin hassasiyeti, bu yöntemlerin sürdürülebilirliğini garanti ediyor." ifadesini kullandı. Pinos, sera gazı salınımının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilen çiftlik hayvanlarının atıklarının yönetimi konusu üzerinde de hassasiyetle durduklarını vurguladı.
Kadınlardan çevre dostu malzemelerle üretimMaristanis Projesi kapsamında San Vero Milis bölgesinde yerel yönetimler tarafından desteklenen üretici kadınların atölyeleri de basın turu kapsamında ziyaret edildi.
San Vero Milis'i çevreleyen ve yok olma riskiyle karşı karşıya bulunan sulak alanlardan toplanan çalılar ve gölet otları kullanılarak bölgede yaşayan kadınların el emeğine dönüşen ürünler gazetecilere tanıtıldı.
San Vero Milis'te, çevre dostu malzemeler kullanılarak yapılan üretimle bölge halkı için yeni pazarlar oluşturulduğuna işaret edildi.