Bitlis Beşminare Düşünce Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Durer, 12 Eylül askeri darbesinin 37’nci yıldönümü sebebi ile bir mesaj yayınladı.
Bitlis Beşminare Düşünce Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Durer, yayınladığı mesajda, “Demokrasimiz 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte çok büyük bir yara almış olup, çoğu genç olmak üzere suçsuz 50 insanımız idam edildi. Darbeler; akıllara hapishane, acı, korku, ölüm ve kaosu getiriyor. Hiçbir darbe, hiçbir vakit, hiçbir topluma huzur getirmemiştir. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri müdahaleleri ile 28 Şubat 1997 post modern darbeleri ülkemizde çok büyük tahribatlar oluşturmuş, yeni yeni toparlanmaya başlamış olan ülkemizde 15 Temmuz 2016 günü yeni bir darbe olayı patlak vermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmış, ülkemiz insanının hainlere karşı verdiği mücadelede 248 kişi şehit olmuş, 2 bin 196 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Onurlu milletimizin, darbe girişimi karşısındaki kararlı direnişi dış aktörlerin oyununu bozarken, İslam dünyası için de bir umut ışığı olmuştur. Dünyanın içinde bulunduğu buhranın nedenini, dünya üzerindeki politik bir sisteme ve ekonomik bir örgütlenmeye bağlıyorum. Dünyada yeni bir düzen ve yeni bir dizayn için uzun bir süredir, bazı güç odakları düğmeye basmış durumdalar. Fakat oyunlarını şu ana kadar bozan tek ülke Türkiye oldu. Bu düzenin adil ve meşru bir güç dağılımına ihtiyacı var. Bütün devletlerin kendilerini güvende hissettiği, güç unsurlarının kontrol altına alındığı bir ortama acilen geçilmelidir. Fakat buna müsaade etmiyorlar. Bundan sonra da buna müsaade etmemek için direnecekler. Özelikle Ortadoğu coğrafyasında yaşanan bu darbe olaylarını en doğru şekilde anlayabilmek için, Amerika’nın Ortadoğu stratejilerini çok iyi okumak, çok iyi analiz etmek gerekiyor. Dünya siyasal dengelerinin olağan üstü bir hızla değiştiği bu süreçte, Türkiye’nin bir süper güç haline gelmesi istenmiyor. Türkiye’nin son yıllarda yaptığı ataklar, bu güç odaklarını ürkütüyor. Türkiye’nin jeopolitik durumu ve stratejik konumundan daha fazla istifade etmek ve ülkemizi daha rahat kullanmak istiyorlar. Buna müsaade etmeyen merkezi hükümet ve Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek istiyorlar. Millet olarak bu süreçte uyanık olur, işleyen sürecin değirmenine su taşımak yerine, bunların süreç içerisindeki taktiksel stratejilerine karşı, strateji geliştirme kabiliyetini ortaya koyabilir isek, süreçten az zararla çıkabiliriz. Aksi takdirde sürecin rüzgârı ülkemizde telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacaktır. Tamda işte şu andan itibaren herkes fikrini, zikrini bir kenara bırakıp, birlik olmalı, birlikte hareket edebilme kalitesini ortaya koyabilmelidir” diye konuştu.