Tarih: 08.04.2021 14:23

Yeşil İş Sürdürülebilir İş Zirvesi

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, iklim ve çevresel faktörlerin ekonomiye yansıdığını belirterek, "Önceliğimiz değişti. Artık özel sektör yeşil sertifikalı üretim yapmak zorunda. Yeşil ekonomi en önemli başlığımız." ifadesini kullandı.

Schneider Electric'in ana sponsoru olduğu Yeşil İş Sürdürülebilir İş Zirvesi ikinci gününde bürokrasi, akademi ve iş dünyasından yerli ve yabancı konuşmacıların katılımlarıyla düzenlenen farklı oturumlarla devam ediyor.

Zirve kapsamında düzenlenen, "Sürdürülebilir şehirlere doğru" oturumunda konuşan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, su yönetiminin önemine dikkati çekerek, suyun petrol kadar önemli olduğunu söyledi.

Şahin, Dünya Ekonomik Forumu'nun belirlediği risklere değinerek, bulaşıcı hastalıkların arttığını, bitki çeşitliliğinin azaldığını, ata tohumlarının kaybedildiğini ve kuraklığın çok büyük bir sorun hale geldiğine vurguladı.

TBB olarak şehirlerin önceliklerini belirlediklerini dile getiren Şahin, Gaziantep'te yaptıkları çalışmalara ilişkin olarak, "Göreve geldiğim 2014 yılında ulaşım, imar master planıyla birlikte iklim planı yapan ilk belediyelerden biri olduk. Sanayi şehriyiz. Çevresel üretimi güçlendirmemiz gerekiyor. Eskiden ihracat yaparken müşteri 'çocuk işçi çalıştırıyorsanız malını almam' diyordu. Şimdi 'yeşil sertifikan var mı?' diye soruyor. Önceliğimiz değişti. Artık özel sektör yeşil sertifikalı üretim yapmak zorunda. Yeşil ekonomi en önemli başlığımız." dedi.


- "Mevcut yapıyı elektriğe nasıl döneceğiz ona bakıyoruz"


Fatma Şahin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin havayı kirletmeden ulaşım ihtiyacının giderilmesi konusunda çalışmalar yaptığını belirterek, şunları kaydetti:

"Havayı kirletmeden nasıl ulaşım ihtiyacını gidereceğiz? O yüzden biz filolarımızı gençleştirdik, doğalgaza döndük. Mevcut yapıyı elektriğe nasıl döneceğiz ona bakıyoruz. En önemli kısım kömür kullanımını azaltarak doğalgaza geçmekti. Bu en büyük başlıklardan biriydi. Son 7 yıldır çok ciddi düzenlemeler yaptık. Hala ciddi sorunlar var. Belediye olarak hızlanmamız lazım. Bilişim AŞ ve Enerji AŞ şirketlerini kurduk.

Hindistan'ı Hindistan yapan yazılım. Bizim de en büyük gücümüz beşeri sermayemiz, 1 milyon genç var. Gençlerin doğru odaklanması lazım. Bilişim AŞ'de beyin ekibiyle bu gençleri hazırlamak, kendi yazılımızı kendimiz yapmak istiyoruz. Enerji AŞ'de ise kendi tükettiğimiz bütün enerjiyi kendimiz üretmek istiyoruz. En büyük üretici şehirler. Yenilenebilir enerji, güneş, rüzgar, jeotermal eskiye göre daha güçlendi. Güneş enerjisini çoğaltıyoruz. Enerji Bakanlığı fırsat veriyor. "

Temiz sanayi, temiz üretim ve çevresel üretimin önemine değinen Şahin, "Yaptığımız bilimsel çalışmalarda şehrin rekabet etme gücünün ve sanayinin çok önemli olduğunu gördük. Kültür ve turizm ikinci öneme sahip. Sanayide yüksek teknolojiye geçmemiz gerektiğini gördük." diye konuştu.

Şahin, model fabrika, inovasyon, Ar-Ge merkezi, mavi ve beyaz yakalıların yeni dünya düzenine hazırlanması gibi üzerinde çalışılması gereken temel işler olduğunu ifade ederek, bu kapsamda üniversite sanayi iş birliğinin önemine vurgu yaptı.

Şehirde 4 üniversite olduğunu anımsatan Şahin, "İş birliğini güçlendirmemiz lazım. Ciddi teknoloji açığımız var bunları başarabilmemiz için iyi örnekleri çoğaltmamız, çalışma metotlarını arttırmamız gerekiyor. Şehrin bütün sorunlarını koordine edip, kapasitemizi nasıl arttırırız? Toplumun bütün kesimlerine nasıl yayarız? Bunun gayreti içerisindeyiz." dedi.

Şahin, iklimin değişmeyeceğini, insanların alışkanlıklarını, zihniyetlerini değiştirmesi gerektiğini belirterek su kullanımı konusunda duyarlı olunması çağrısında bulundu.


- "Müşteri deneyimi ve müşteri deneyiminin içine yedirilen dijitalleşme çok büyük bir önem kazandı"


Zirve kapsamında gerçekleştirilen "İş dünyasının dönüşümü: 'Business as usual' Nasıl yıkılıyor?" oturumunda konuşan Metro Türkiye CEO'su Sinem Türüng, gıda perakendesinin normal şartlarda da son derece dinamik, çok hızlı gelişen bir sektör olduğunu ancak salgınla beraber bu değişimin hız kazandığını ve bazı etmenlerin müşterilerin gözünde daha da öne çıktığını söyledi.

Türüng, salgınla birlikte müşteri deneyiminin ön plana çıktığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu etmenleri üç kategoride inceleyecek olursak, öncelikle müşteri deneyimi ve müşteri deneyiminin içine yedirilen dijitalleşme çok büyük bir önem kazandı. İkincisi sağlıklı ve güvenilir gıda, güvenilir gıdaya erişim, sağlıklı beslenme, müşteriler için önemli bir etmen haline geldi ve son olarak da müşterinin müşterisini anlamak aslında önemli olmaya başladı. Eskiden belki sadece kendi müşterimizi anlamaktan bahsediyorduk. Ama biz profesyonel sektörde de faaliyet gösteren bir şirket olarak bizim için müşterinin müşterisini anlamakta son derece büyük bir etmen haline geldi."

Dijitalleşmeyle birlikte müşteri deneyimi tarafında aslında fiziksel ortamdaki keyifli alışverişin dijital etmenlerle daha hızlı, kolay ve temassız hale gelmesi talebinin arttığını belirten Türüng, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Bu özellikle pandemiyle beraber oldu. Özellikle de bu hız ve temassızlığın altını çizmek isterim. Biz bu anlamda zaten çalışmalar yapan bir şirkettik ama çalışmalarımızı hızlandırdık tabii ki pandemiyle beraber. Pandemiden önce başlatmış olduğumuz Metrofast bu anlamdaki çalışmalarımızı en güzel örnek oldu aslında. Metrofast bizim müşteri deneyimimizi dijital etmenlerle zenginleştirdiğimiz ve müşterilerimize hızlı, temassız, kolay bir alışveriş deneyimi sunduğumuz bir kasa çözümü aslında. Bir aplikasyon. Bu aplikasyonu kullanan müşterilerimiz mağazamıza geldiklerinde aplikasyondan barkod okutmak suretiyle sadece kendi almak istedikleri ürünlere dokunup kasaya geldiklerinde de yapay zeka (AI) sistemleriyle çok hızlı bir şekilde sepetlerine onaylatıp yine kasada temassız QR kodla ödemelerini yaparak son derece hızlı ve kolay bir alışveriş deneyimi yaşama imkanı buldular."

Türüng, salgınla birlikte sağlıklı beslenme ve güvenilir gıdaya erişimin de öne çıktığını belirterek, "Sağlıklı beslenme tarafında mesela organikte çok ciddi bir talep artışı gözlemliyoruz. Son üç ayda biz 34 gibi bir talep artışıyla karşılaştık organik ürünlere karşı. Tabii besin kaynaklarının sınırlılığı, alternatif proteine olan eğilimleri de artırdı. Bu anlamda vegan diyetler vegan beslenme yöntemleri de öne çıktı." şeklinde konuştu.


- "Bilgiyi kurumsallaştıran işletmeler sürdürülebilir rekabet gücü kazanabilmektedir"


Kibar Holding CEO'su Haluk Kayabaşı da programda yaptığı konuşmada "Günümüzde başarı kriterleri değişti. Günümüzde işletmelerin başarıları sahip oldukları fiziki varlıklardan çok entelektüel sermayeye bağlı hale geldi." ifadesini kullandı.

Kayabaşı, entelektüel sermayenin ana kaynağının bilgi olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

"İşletmelerin gerçek değerini belirleyen ve yüksek katma değer oluşturmalarına imkan sağlayan entelektüel sermayenin ana kaynağı ise bilgi. Bilgiyi kurumsallaştıran işletmeler, bilgi yönetimiyle inovasyona girdi sağlayabilmekte ve sürdürülebilir rekabet gücü kazanabilmektedir. Bilgi kaynaklarının doğru yönetilmesi, kurumsal başarıyı beraberinde getirmektedir. Sistematik bir bilgi yönetimi olmadan sürdürülebilir inovasyon kabiliyeti ve rekabet avantajı kazanmak olası değildir. Dolayısıyla veri enformasyon, bilgi ve ilgili yönetim sistemlerinin karar süreçlerine entegre etmek işletmeler için önemli bir risk unsurudur. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler, ekonomik ve sosyal değişimi de beraberinde getirmektedir."

Bilgi çağında değişimin belirli aralıklarla, değil, sürekli olarak devam ettiğine vurgu yapan Kayabaşı, şöyle devam etti:

"Küresel sağlık krizi sürekli olarak devam eden bu değişimi tetiklemiş ve hız kazandırmıştır. Kovid-19 salgını başlamadan önce ülkelerin korumacı politikalara yöneldiği ve belirsizliklerin arttığı bir dönemdeydik. Ticaret savaşlarına, ülkelerin ticaret güzergahları üzerinde hakimiyet kurma yarışına ve küresel çatışmaları çatışmalara tanıklık ettiğimiz bir dönemde pandemi şüphesiz ki zorlukları artırdı. Toleransları daha da düşürdü. Küresel ekonomik ve politik unsurlar arasındaki kırılganlıkları derinleştirdi. Farkına varılmayan ya da üstü örtülen birçok problemi gözler önüne serdi. Bugün itibariyle piyasalar aşı ve ilaç çalışmalarının başarısına ve üretim hızına endekslenmiş durumda. İş dünyası bir taraftan pandemi kontrol altına alınana kadar ki dönemi yönetme bir taraftan da pandemi sonrasını planlama gayreti içinde. Biz de bu gayretin içindeyiz grup olarak."

Kayabaşı, salgın sonrası dönemin "yeni normal" olacağı birçok sektörde radikal değişimlerin ve iş modellerinde dönüşümlerin gerçekleşeceği konusunda genel bir kabul söz konusu olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Değişimin ve dönüşümün kapsamı ve nasıl olacağı ise büyük bir belirsizlik olarak iş dünyasının odağında yer alıyor. Yeni normalin ne olacağını tahmin etmek ve bilinmeyene hazırlıklı olmak çok kolay değil elbette. Ancak bir gerçek var ki geçmişi analize etmeden bugünü yönetemez ve geleceği planlayamayız. Dünya tarihi bize büyük değişim ve dönüşümlerin kodlarını da veriyor aslında. Sanayi devrimine, Endüstri 1.0, 2.0, 3.0'a geçiş, geçmiş dönem epidemi ve pandemileri, savaşlar buhranlar ve ekonomik krizlerin ekonomide insan psikolojisinde ve toplum sosyolojisinde oluşturduğu etkileri anlamak ve analize etmek bütün gruplar için çok önemli."

Değişim odaklı dinamik bir süreci geniş bir perspektifle yönettiklerini belirten Kayabaşı,"Gelecekle ilgili belirsizlik, jeopolitik riskler, sosyoekonomik dönüşüm değişim değişen piyasa koşulları ve tüketici davranışları gibi birçok alanda risk unsurlarını içeriyor. Biz Kibar grubu olarak sürekli değişim odaklı bir dinamik süreci geniş bir perspektifle yönetiyoruz. Geleceğe yönelik planlamalarımızı bilim ve teknoloji temeline dayanarak sürdürülebilirlik inovasyon ve dijitalleşme temelinde kurguluyoruz. Kurgulamaya da devam edeceğiz. Sürekli değişime ve değişimi yönetmeye odaklı çalışıyoruz." şeklinde konuştu.


- "Hızla değişen teknolojiyle birlikte, değişimi hayatımızın her alanında gördük"


Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere ise konuşmasında, değişimi sadece salgına bağlamanın doğru olmadığı ifade ederek, "Hepimizin bildiği gibi hızla değişen teknolojiyle birlikte, özellikle son on yıldır değişimi aslında hayatımızın her alanında gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Alışkanlıklarımız, yaşam koşullarımız, iş yapış şekillerimiz, tercihlerimiz isteğimiz dışında değişiyor artık." dedi.

Karadere, iş yapış modelleri dışında tüketici tarafında da farklı bir süreç gözlemlendiğini belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Artık karşımızda pandemiyle birlikte finansal olarak kısıtlanmış ama dijital teknolojilerde daha gelişmiş bir kitle var. Bu tüketici profili karar alma süreçlerinde tabii ki daha seçici ve düşünceli davranıyor ve dünyadaki değerleri yeniden oluşturmak için bir anlamda Kovid-19'u da bir fırsat olarak görüyor. Bu dönemde bazı kavramların çok ön plana çıktığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi güven evet, güven kavramı çok ön planda gerçekten. İlk defa şirketlerin kardan çok tüketicilerin ve çalışanların sağlık durumlarını ilk sıraya aldığını gördü bu dönemde. Bundan sonra da güven ve değişim tüm dünyanın temel gündemi olacak gibi gözüküyor."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —