- Simon-Kucher&Partners Direktörü Cem Balıkçıoğlu: - 'Küresel araştırmamızda, dijital dönüşüm yatırımı yapan şirketlerin sadece çeyreği bu yatırımlarından dönüş alabildiğini belirtiyor' - 'Salgın döneminde, dijital dönüşüm
İSTANBUL (AA) - MEHMET FATİH ERDOĞDU - Simon-Kucher&Partners Direktörü Cem Balıkçıoğlu, "Küresel ölçekte yaptığımız araştırmamızda, dijital dönüşüm yatırımı yapan şirketlerin sadece çeyreği bu yatırımlarından dönüş alabildiğini belirtiyor. Benzer şekilde Türk şirketleri sistem altyapıları, otomasyon ve birbiriyle entegre çalışan operasyonel veya satış süreçlerindeki yapılardan yoksun." dedi.
Balıkçıoğlu, AA muhabirinin salgınla hız kazanan dijital dönüşüme ve iş hayatında yaşanan değişimlere ilişkin sorularını yanıtladı.
Adeta zorunluluk haline gelen dijital dönüşüm yatırımlarının her zaman işveren ve çalışanlara avantaj yaratmadığına dikkati çeken Balıkçıoğlu, "Simon-Kucher&Partners olarak küresel ölçekte yaptığımız araştırmamızda, dijital dönüşüm yatırımı yapan şirketlerin sadece çeyreği bu yatırımlarından dönüş alabildiğini belirtiyor. Benzer şekilde hala Türk şirketleri sistem altyapıları, otomasyon ve birbiriyle entegre çalışan operasyonel veya satış süreçlerindeki yapılardan yoksun." ifadelerini kullandı.
Balıkçıoğlu, Türkiye'nin bireysel dijitalleşmede dünya standartlarının ilerisindeyken, şirketlerin iş yapış şekillerindeki dijitalleşmede atılması gereken birçok adımın olduğunu söyledi.
Şirketlerin öncelikle dijitalleşme tanımını netleştirmesi gerektiğini belirten Balıkçıoğlu, "Bazı şirketler dijitalleşmeyi, dijital kanallardaki satış yoğunluğu ile değerlendirirken, bazıları büyük veri kaynaklı analiz yetkinlikleri ve karar verme mekanizmaları ile değerlendiriyor. Bunların hepsi doğru ancak eksik tanımlar. Şirketler için dijitalleşme dijital araçlar kullanılarak yeni gelir yaratma, değer üretme, şirketin iç ve dış süreçlerinde müşterilere en iyi deneyim yaratma adımlarının ve bunların takibinin bir bütünüdür." diye konuştu.
- "Salgında doğru uygulamayı gerçekleştirenler daha az zarar aldı"
Son 5 yılda Türk şirketlerinin dijital dönüşümün uygulama alanından (operasyon, satış, talep planlama vs.) bağımsız olarak ciddi bir dijitalleşme sürecinde olduğunu aktaran Balıkçıoğlu, "Salgın döneminde, dijital dönüşüme yatırım yapan ve doğru uygulamayı gerçekleştiren şirketler daha az zarar alarak ilerledi. Bu yatırımlar hem işverenlere hem de çalışanlara önemli ölçüde katkı yarattı. Ek talep, operasyonel ve satış süreçlerinde verimlilik, riskin minimalize edilmesi, çalışanlar için daha katma değerli bir zaman dağılımı gibi faydalar sağladı." dedi.
İşletmelerin dijital dönüşümün öneminin farkında olduğunu fakat başlangıç noktası kararının doğru verilemediğini bildiren Balıkçıoğlu, "Doğru sıra ve doğru ihtiyaç değerlendirmesi ile yapılmayan fakat parça parça planlanan sistemler birbiri ile konuşmayan bir IT işi haline geliyor. Başarı için ise ilk adım bu konunun çerçevesinin IT tarafından değil ticari değerler tarafından çizilmesi ile başlıyor. Daha sonra ihtiyacın doğru belirlenmesi ve doğru yol haritası ile uygulamaya konulmasından geçiyor. Aksi takdirde birçok firma için bu yatırımlar trendi, takip etme çalışması halinde son buluyor." şeklinde konuştu.
- "KOBİ'ler ihracat odaklı büyümeli"
KOBİ’ler için en doğru ve kesin adımın ihracat odaklı büyüme olduğunu vurgulayan Balıkçıoğlu, "KOBİ’ler sadece Türkiye’de şirketlerin yüzde 99’unu oluşturmuyor. Benzer şekilde Almanya’da "Mittelstand" adı altındaki şirketler, tüm şirketlerin yüzde 99’unu oluşturuyor. Fakat yüksek ihracat oranı ile bilinen Almanya’da, Alman ‘Mittelstand’ları ihracatının yaklaşık yüzde 70’ini yapıyor. Keza Çin’in ihracatının yaklaşık yüzde 68’ini yine Çin KOBİ’leri gerçekleştiriyor." yorumunu yaptı.
KOBİ'lerin ihracatta daha başarılı olabileceklerine işaret eden Balıkçıoğlu, şunları söyledi:
"Kurucumuz Hermann Simon önde gelen KOBİ’ler için kullandığı 'gizli şampiyonlar' terimini 'küçük ve orta ölçekli işletme olarak kurulup, alanında uzmanlaşan, inovasyon konusunda öncü ve küresel değer üreten şirketler' olarak tanımlıyor. Ve bu şirketlerin ürünlerinin çoğunu ihraç ettiğini ve bu nedenle ülkelerinin cari hesaplarına önemli ölçüde katkıda bulunduklarını belirtiyor. Türkiye’deki her bir KOBİ bir gizli şampiyon adayı ve birçok büyük ekonominin günümüzdeki ihracat miktarları, bu gizli şampiyonların katkıları ile gerçekleşti. Büyük ölçekli şirketlerin aksine müşteriye daha yakın, daha inovatif, daha hızlı ve esnekler. Dolayısıyla doğru yönlendirme ve destek ile ciddi büyüme rakamlarına ulaşmaları olasılık dahilinde bulunuyor."
Balıkçıoğlu, KOBİ’lerin doğru ülkeye, doğru müşteri segmentine doğru kanal ile ulaşmaları gerektiğini vurgulayarak, "Diğer KOBİ’lerin aksine gizli şampiyonlar ihraç ettikleri ülkelerde distribütör yerine kendi satış ekibini kullanıyor. Brezilya’dan Cutrale, Malezya’da Top Glove gibi firmalar bu stratejileri büyük ölçüde doğru uyguladı. KOBİ’lerimiz arasındaki ‘gizli şampiyon’lar Türkiye’nin ihracat dengesine önemli katkıda bulunacaktır." şeklinde konuştu.
- "Gelişmekte olan ekonomilerde gerileme görülebilir"
Dünya ticaretinde salgınla birlikte önemli değişiklikler yaşadığını belirten Balıkçıoğlu, "Ülkeler arası ticaretin yavaşlaması ve kesilmesi, her ülkenin kendi sınırları içerisindeki veya milli üretimi desteklemesine yol açtı. Eskiden batıdan doğuya doğru kayan emtia üretimi, örneğin demir çelikte Çin’in dominasyonu ile sonuçlanan, eski ivmesini kaybetti ve güncel değişiklikler de bu ivmeyi geri kazandırmayacaktır." dedi.
ABD seçimleri ve aşı çalışmalarının ekonomideki etkisine değinen Balıkçıoğlu, "Aşı ve seçim sonrası ithalatı kısıtlamak amaçlı birçok ülkeye uygulanan kotalar veya vergiler kısa vadede yürürlükte kalacaktır. Orta vadede eskisine göre dünya ticaretinde katma değerli ürün oranı giderek artacak ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerin dengelerinde iyileşme, gelişmekte olan ekonomilerde de gerileme görebiliriz." değerlendirmesini yaptı.
- "Evden çalışmayı işverenler de destekleyecektir"
Balıkçıoğlu, salgının iş dünyasında daha önce alışılmamış bir çalışma yapısını ve şirketlerce fark edilmeyen, salgın öncesinde uygulansaydı dahi şirketleri olumlu etkileyecek değişimleri göz önüne serdiğini söyledi.
Kalıcı olacak değişimlerin yaşanacağına işaret eden Balıkçıoğlu, şöyle konuştu:
"Evden çalışma, ofis alanlarının büyüklüğünü ve özellikle teknoloji şirketleri için ofisin gerekliliğini sorgulatabildi. Salgın sonrası sektör genelinde bu derece evden çalışma oranı görmeyeceğimiz aşikar fakat evden çalışma işverenler tarafından da desteklenen bir yapıya dönüşecektir. Şehirler arası, ülkeler arası seyahat, dijital ortamlarda gerçekleşen toplantılardan sonra tekrar sorgulanacaktır. Turizm amaçlı seyahatler eski seviyelerine gelebilse de özellikle iş amaçlı seyahatlerin eski seviyesine gelmesi zaman alacaktır."
Tüm sektörler için fonksiyonel fayda odaklı ürünler ve iletişimlerin müşterileri kalıcı olarak çok daha cezbedeceğini aktaran Balıkçıoğlu, "Ürünlerin daha sağlıklı olması, müşterilerin güvenliğine öncelik verilmesi, hatta paketlemenin (plastik, cam, karton) daha çevre dostu olması, markalar arasında tercih sebebini belirlemede büyük rol oynayacaktır." diyerek sözlerini tamamladı.