Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ETSO) İl Genç Girişimciler Kurulu ile ortaklaşa düzenlediği, Palandöken Girişimcilik Zirvesi ve Doğu Anadolu Bölgesi İl Genç Girişimciler Kurulları İstişare Toplantısı’nın sonuç bildirisi, düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.
Palandöken Polat Rönesans Otel’de düzenlenen basın toplantısına, TOBB Genç Girişimciler Kurulu (GGK) Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi ve Bingöl İl Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Faysal Açıkbaş, ETSO Genel Sekreter Vekili Kürşat Karagöl, TOBB Girişimcilik Müdürü Batuhan Demir ile bölge illerinden gelen Genç Girişimci Kurulları başkan ve yardımcıları katıldı.
TOBB GGK Doğu Anadolu Bölge Temsilcisi Faysal Açıkbaş ve TOBB Girişimcilik Müdürü Batuhan Demir’in konuşmasının ardından ETSO’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen zirvenin sonuç bildirisi Erzurum İl Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Haktan Ömeroğlu tarafından basın ve kamuoyu ile paylaşıldı.
Üç oturum şeklinde gerçekleştirilen toplantının girişimcilik ekosisteminin önemli paydaşlarını bir araya getirdiğinin belirtildiği bildiride, toplantının ana temasını Covid-19 döneminde girişimcilerin yaşadığı sorunların oluşturduğu ifade edildi. “Pandemi döneminde sağlanan kamu desteklerinin değerlendirildiği toplantıda Covid-19 sonrası dönem için yapılabilecekler tüm paydaşlar tarafından katılımcı bir anlayışla değerlendirilmiş ve kısa dönemde yapılabilecekler konusunda bir ortak akıl oluşturulmaya çalışılmıştır.” İfadesine yer verilen bildiride, zirve kapsamında düzenlenen oturumlarda bölgenin girişimcilik ekosisteminin geliştirilebilmesi adına yapılabilecek birçok konunun derinlemesine tartışıldığı ve kısa dönemde uygulama fırsatı bulabilecek konulardan bazılarının toplantının sonuç bildirisini oluşturduğu kaydedildi.
Erzurum GGK Kurulu Başkanı Haktan Ömeroğlu’nun açıkladığı ve farklı konu başlıklarının yer aldığı bildiride şu ifadeler kullanıldı;
“Şehir Girişimcilik Koordinasyon Kurullarının Kurulması
Girişimcilik olgusu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik sistemin en önemli yapı taşlarından birisidir. Ekonomik büyüme ve toplumsal refahın arttırılmasında büyük bir öneme sahip olan girişimcilik, ülkemizde son yıllarda önem verilen ve desteklenen bir olgu halini almıştır. Gerek yeni girişimci adayları gerekse mevcut girişimciler birçok kurum ve kuruluş tarafından desteklenmektedir. Girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi noktasında büyük bir farkındalık ve iyi niyetle yapılan bu çalışmalara rağmen, bazı sorunlar bir türlü çözüm bulmamaktadır. Bu sorunların arasında süreçlerdeki karmaşıklık, bürokratik engeller ve kurumlar arasındaki eş güdümün sağlanamaması başı çekmektedir. Şüphesiz bu sorunların ortadan kalkması için bir koordinasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Girişimcilik ekosisteminin paydaşlarının oluşturduğu bir koordinasyon kurulunun oluşturulması sorunların daha hızlı çözülmesine katkı sağlayacaktır.
Bu manada, belirli bir sekretarya tarafından yürütülen kurulun, paydaş kurumların yöneticilerinden oluşan bir danışma ve yönlendirme kurulu ile detay çalışmaların yürütüleceği teknik kurulların oluşturulması önerilmektedir.
Kaynak Sağlayan Kurum/Kuruluşlarla Faydalanıcılar Arasında Yeni İletişim Kanallarının Ve Ağ Yapılarının Oluşturulması
Gelişen teknoloji ve yaşanılan süreçlerle beraber iş yapma biçimleri de her geçen gün değişmektedir. Yeni iş yapma biçimlerinde iletişimin önemi bir kat daha artmış durumdadır. Formel ya da informel iletişimin sağlanması şüphesiz bir çarpan etkisi oluşturacaktır.
Yaşadığımız bu olağanüstü durumdan ancak iş birliklerinin geliştirerek ortaklaşa rekabetle kavramına odaklanarak çıkabileceğimiz aşikardır. Bu noktada girişimcilerin girişimcilerle, girişimcilerin kamu ile girişimcilerin üniversitelerle iletişimini güçlendirecek farklılaştırılmış yeni yapılara ve çabalara ihtiyaç vardır. Zamanla, İnformel olarak başlayabilecek bu iletişim ağlarının formel yapılara kavuşması beklenmektedir. Bu iletişim ağının kurulması noktasında tüm paydaşların niyet beyanı ve ekstra çabası gerekmektedir. Zaman gerektiren bu ağın oluşturulmasında kamu otoritesinin irade koyması hızlandırıcı bir etki yaratabilir. Bu amaçla, Kamu-Üniversite-Sanayi iş birliklerinin sağlanması noktasında yönergeler çıkarıp çaba sarf edilse de yerelde beklenen etki, arzu edilen seviyelere gelememektedir. Karşılıklı güven ve iletişimin temel taşı olduğu bu işbirliği ağlarının ancak tüm tarafların içselleştirdiği bu bilinç ile fayda sağlayabileceği düşünülmektedir.
Proje Değerlendirme Sürelerinin Ortaya Çıkardığı Sorunların Çözülmesi (Bürokrasi, Süreçlerin Uzun Olması, Kur Farkları)
Birçok konuda olduğu gibi kaynak dağılımında da ülkemizde son yıllarda merkezi yapıdan ademi merkezi yapıya doğru bir değişim gözlenmektedir. Bu noktada yerelde fon sağlayan birçok kurum ve kuruluş kurulmuş ve mevzuatları çerçevesinde destek sağlamaya çalışmaktadır. Ancak, proje bazlı destek sağlayan bu kuruluşların mevzuatları birçok bürokratik engeli beraberinde getirmekte ve süreçleri zorlaştırmaktadır. Bu durum girişimcilerin heveslerini kırmakta ve kaynakların etkin kullanılamamasına neden olmaktadır.
Bürokratik engeller dışında, proje değerlendirme sürelerinin uzun olması dinamik iş hayatı içerisinde kabul edilebilir bir durum değildir. Bu süreçte girişimciler yatırım kararlarını bekletmek ya da ertelemek zorunda kalmaktadır. Uzayan değerlendirme ve sözleşme süreçleri proje kapsamında alınacak mal ve hizmetlerin fiyatlarının da değişmesine sebep olmaktadır. Olası kur dalgalanmaları ithal ürünlerin fiyatlarını değiştirmekte oluşan kur farkları projeler için sorun teşkil etmekte bazen de projelerin başlamasına bile engel olmaktadır. Yapılacak düzenlemeler ile projelerde oluşabilecek kur farklarının projeler içerisinden finanse edilmesi sağlanmalıdır.
Girişimcilik Ekosisteminin Geliştirilmesi İçin Yeni Modellerin Geliştirilmesi
Covid-19 dönemi tüm kesimler için bir değerlendirme ve kendini tanıma fırsatı sunmuştur. Covid-19 sonrası girişimciler içinde yeni iş yapma biçimlerine bir adaptasyon süreci içermektedir. Bu dönemde şüphesiz girişimciliğin daha fazla desteklenmesi gerekmektedir. Covid-19 sonrası döneminin bir düşünme ve değerlendirme evresi de mevcut girişimcilik ekosisteminin değerlendirilme aşamasıdır. Mevcut ekosistem, bizi nereye kadar taşıyabilir? sorusunu tüm paydaşların kendine sorması gerekmektedir. Mevcut sistem içerisinde yer alan tüm paydaşların rol tanımlarının yeniden yapılması gerekmektedir.
Mevcut durum özellikle, yeni ve potansiyel girişimciler için ürkütücü ve maliyetlidir. Girişimciler daha iş fikirlerini hayata geçirmeden birçok maliyetle karşı karşıya kalmaktadır. Bu süreçlerde, onları koruyucu neredeyse hiçbir mekanizma mevcut değildir. Yeni ve potansiyel girişimcileri desteklemek ve korumak için yeni modellere ihtiyaç duymaktayız.
İhracatı Teşvik Etmek Ve Arttırmak İçin Girişimcilerin Eğitimi
Ülkemizde ihracatın arttırılmasına yönelik birçok teşvik uygulanmaktadır. Bölge olarak,. ihracat potansiyeli olan birçok işletmemiz bulunmasına rağmen ihracat konusunda henüz istenilen seviyede olduğumuz söylenemez.
Covid-19 sonrası dönemde, e-ticaretin / ihracatın giderek yaygınlaşacağı açıkken bunu bir fırsata çevirmek adına ihracat konusunda girişimcilerin bilgi eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. İhracatı arttırmak adına potansiyel girişimciler için sistemli, sürdürülebilir ve uygulamalı bir alt yapının oluşturulması ve desteklenmesi gerekmektedir. Bu alt yapı planlanırken de klasik öğretim teknikleri yerine yenilikçi yaklaşımların tercih edilmesi ve bir stratejiye dayandırılması gerekmektedir. Farklı kurum ve kuruluşların birlikte planladıkları bütüncül bir anlayış gözetilmelidir.
Köylerde İkamet Etmek Ve İkamet Sureleri İle Sinirli Olmak Kaydıyla Sigortalı Sayılmaları
Bölgemizin temel sektörünün tarımsal üretim olduğundan ve Pandemi sürecinde de gıda sektörünün tedarik ve yeterlilik konuları açısından önem kazanmasından hareketle; köylerde ikamet etmek ve ikamet sureleri ile sinirli olmak kaydıyla tarımsal faaliyette bulunan ve mesleki yeterlilik belgesine sahip vatandaşlarımızın 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin a bendi kapsamında sigortalı sayılmaları 15 günlük pirim ödemeleri halinde hizmetlerinin 30 gün üzerinden değerlendirilmesi önerilmektedir. Bu uygulama ile köyden kente göçün kısmen önüne geçilebileceği, genç ve kadın çiftçilerimizin özendirilebileceği, mesleki yeterlilik belgesi mecburiyeti ile oluşacak bilinçli tarım sayesinde de tarımsal kazancın ve girdinin artacağı yine yeşil kartlı ve sosyal yardımlaşmadan yardım alan kişi sayısının da azalabileceği düşünülmektedir.
Yine bu uygulama ile beraber, sürdürülebilirliğin sağlanması açısından da üretilen ürünler değerlendirilerek, satış pazarlama ve markalaşma aşamaları da günümüz ticaret koşullarıyla uyumlu hale getirilebilirse bölgemiz açısından, kırsal kalkınma reçeteleri ve destek mekanizmaları amacına uygun, sektörel ve demografik yapı gibi bölge gerçekleriyle de daha işlevsel hale gelecektir. “