İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulunun (PPK) 22 Nisan'daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, mart ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,57 arttığı, yıllık enflasyonun 0,51 puan azalarak yüzde 11,86'ya gerilediği hatırlatıldı. Tüketici enflasyonunu aşağıya çeken temel unsurun gıda ve enerji grupları olduğu vurgulanan özette, akaryakıt fiyatlarının, Türk lirasındaki değer kaybına rağmen uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte gerilediği ve enerji grubu yıllık enflasyonunu belirgin olarak azalttığı belirtildi.
Gıda enflasyonundaki yavaşlamayı ise taze meyve ve sebze fiyatlarının sürüklediği bildirilen özette, "Enflasyon, hizmetlerde sınırlı bir oranda gerilerken, temel mal grubunda döviz kuru gelişmeleri neticesinde artış kaydetmiştir. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonu bir miktar artmış, eğilimleri ise görece yatay seyretmiştir. Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu mart ayında 0,53 puan azalarak yüzde 10,05'e geriledi. İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu, taze meyve-sebze fiyatları kaynaklı olarak düşerken, bu kalem dışarıda bırakıldığında artış gösterdi. Bu yükselişe et fiyatları öncülük ederken, bakliyat fiyatlarındaki artışlar da dikkati çekti. Diğer taraftan, işlenmiş gıda grubunda yıllık enflasyon bir miktar arttı. Ekmek ve tahıllar grubu enflasyonu yüksek seyretmeye devam ederken, katı ve sıvı yağların yanı sıra vergi artışının da etkisiyle alkolsüz içecekler kalemi işlenmiş gıda enflasyonunu yukarı çeken diğer gruplar oldu." ifadelerine yer verildi.
"Nisan ayında yıl sonu enflasyon beklentilerindeki iyileşme sürdü"Özette, enerji grubu fiyatlarının mart ayında yüzde 3,12 düştüğü, grup yıllık enflasyonunun 5,73 puan azalarak yüzde 9,81'e gerilediği, bu gelişmede, uluslararası petrol fiyatlarıyla birlikte düşen akaryakıt fiyatlarının belirleyici olduğu kaydedildi.
Öncü göstergelerin enerji grubu yıllık enflasyonundaki belirgin gerilemenin nisan ayında süreceğine işaret ettiği belirtilen özette, enflasyon gelişmelerine ilişkin şu değerlendirmelere yer verildi:
"Temel mal grubu yıllık enflasyonu mart ayında 1,13 puan yükselerek yüzde 8,18 oldu. Artış alt kalemlere yayılırken, dayanıklı mal enflasyonundaki yükselişin daha belirgin olduğu gözlendi. Dayanıklı mal grubunda Türk lirasındaki değer kaybına bağlı olarak otomobil ile mobilya fiyatlarındaki yükselişler öne çıkarken, giyim ve ayakkabı grubunda mevsimsel fiyat artışı önceki yıla kıyasla bir miktar daha güçlü gerçekleşti. Hizmet fiyatları mart ayında yüzde 0,52 oranında arttı, grup yıllık enflasyonu 0,07 puan düşerek yüzde 12,42 oldu. Bu dönemde, yıllık enflasyon ulaştırma ve lokanta-otel gruplarında bir miktar yükselirken, kira ve haberleşme gruplarında yatay seyretti, diğer hizmetler grubunda ise geriledi. Koronavirüs salgınına bağlı tedbirlerin etkisiyle diğer hizmetler grubunda yer alan paket tur, bakım-onarım ve eğlence-kültür hizmetleri aylık enflasyonlarında zayıf seyir izlendi. Bu grup içinde yer alan sağlık hizmetleri fiyatları ise döviz kuru gelişmelerinin de etkisiyle yükseliş eğilimini sürdürdü. Salgın hastalığın etkisi lokanta-otel grubunda da hissedilirken, maliyet artışlarına bağlı olarak yiyecek ve içecek hizmetleri fiyatlarındaki yükselişe karşın konaklama hizmetleri fiyatları geriledi ve grup enflasyonunu sınırladı. Nisan ayında yıl sonu enflasyon beklentilerindeki iyileşme sürdü. Ancak salgının seyri ile ilgili belirsizliklere bağlı olarak enflasyon tahmin belirsizliği bir miktar arttı, 12 aylık enflasyon beklentilerinde her iki yönde uç değerlere atfedilen olasılıklarda bir miktar artış gözlendi."
"Ekonominin toparlanma eğilimine gireceği değerlendirilmekte"PPK Toplantı Özeti'nde, ocak ve şubat aylarında finansal koşullardaki iyileşmenin de katkısıyla güçlü bir eğilim sergileyen iktisadi faaliyetin, koronavirüs salgınının dış ticaret, turizm ve iç talep üzerindeki etkilerine bağlı olarak mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başladığı belirtildi.
Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı verilerin zayıflamanın nisan ayında sektörler geneline yayılarak belirginleştiğine işaret ettiği vurgulanan özette, turizmle ilişkili sektörler başta olmak üzere hizmetlerde daha belirgin bir zayıflamanın gözlendiği aktarıldı.
Özette, şunlar kaydedildi:
"İmalat sanayisinde dış talepteki sert düşüşün etkisiyle ana ihracatçı sektörlerin sipariş ve kapasite kullanım oranları oldukça düşük seviyelere geriledi. Dönemsel olarak talebin nispeten güçlü seyrettiği gıda, kağıt ürünleri, bilgisayar ve elektronik ürünler ile temel eczacılık sektörleri ise görece olumlu ayrışmaktadır. Küresel büyüme görünümündeki bozulma ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle ihracat ve turizm gelirleri azalmaktadır. Turizm ve bağlantılı taşımacılık faaliyetleri durma noktasına gelirken, ana pazarı Avrupa bölgesi olan taşıt, giyim, tekstil, deri, makine-ekipman, elektrikli teçhizat sektörlerinde ihracat imkanları önemli ölçüde daralmaktadır. Diğer taraftan, iktisadi faaliyetteki yavaşlamayla ithalat talebi hızla gerilerken, emtia fiyatlarındaki düşük düzeyler de ithalat faturasını sınırlamaktadır. Bu çerçevede, son dönemde belirgin bir iyileşme gösteren cari işlemler dengesinin, emtia fiyatları ve ithalatın sınırlayıcı etkisiyle yıl genelinde ılımlı bir seyir izleyeceği öngörülmektedir.
Salgın hastalığa bağlı olumsuz etkilerin geçici olduğu ve yılın ikinci yarısıyla birlikte yurt içi talepte daha güçlü ve erken olmak üzere, ekonominin toparlanma eğilimine gireceği değerlendirilmektedir. İktisadi faaliyetteki toparlanma hızı ise normalleşme sürecinin yurt içindeki seyri kadar bu sürecin, başta dış ticaret ortaklarımız olmak üzere, küresel ekonomideki gidişatına da bağlı olacaktır. Bu görünüm altında, salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması açısından finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının sağlıklı işleyişinin devamı büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirlerin ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Ocak döneminde işsizlik oranlarındaki düşüş devam ederken, tarım dışı istihdam sanayi sektörü kaynaklı olarak bir miktar geriledi. Öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın mart ayı ortalarından itibaren iş gücü piyasasına da yansımaya başladığına işaret etmektedir. Kurul, kısa çalışma ödeneği başta olmak üzere işsizlik sigorta fonu ve cari transferler aracılığıyla sağlanan desteklerin, hanehalkı gelir kayıplarının sınırlanması ve istihdamın korunması açısından kritik rol oynadığı değerlendirmesinde bulunmuştur."
Özette, koronavirüs salgınına ilişkin gelişmelere bağlı olarak küresel büyüme görünümündeki zayıflamanın derinleştiği belirtildi. Salgını sınırlamaya yönelik önlemlerin ilk etapta tedarik zincirini ve üretimi etkilediği, salgının küresel ölçekte yayılmasıyla birlikte belirsizliklerdeki artışın, finansal koşullardaki sıkılaşmanın, hanehalklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulmanın talepte de belirgin bir zayıflamaya yol açtığı ifade edilen özette, istihdam, tedarik zincirleri ve üretim kapasitesi üzerinde meydana gelebilecek kalıcı bir tahribatın önlenmesi amacıyla küresel çapta büyük ölçekli ekonomik tedbirlerin uygulamaya konulduğu hatırlatıldı.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankalarının genişleyici yönde adımlar atmaya devam ederken, salgına karşı alınan parasal tedbirler kapsamında faiz indirimleri, varlık alımları, likidite adımları ve kredi destek programları gibi çeşitli uygulamaların öne çıktığı bildirilen özette, maliye politikası alanında ise en çok etkilenen kesimlerin desteklenmesine ve salgın sonrası toparlanma için uygun bir zemin hazırlanmasına yönelik olarak harcama, vergi ve kredilere ilişkin tedbir paketlerinin uygulanmakta olduğu kaydedildi.
Özette, uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliğinin, ülkeler itibarıyla salgının kontrol altına alınma süresi ile politika alanının büyüklüğüne göre farklılaşabileceği aktarıldı.
"Ticari kredilerdeki ivmelenme devam etmekte"Özette, salgının küresel ve ulusal ölçekte yayılım hızına ve normalleşme sürecine dair belirsizliklerin sürdüğü vurgulandı. Bu kapsamda, seyahat kısıtlamaları, evden çıkma yasağı, sosyal yalıtım gibi salgının yayılımını sınırlamayı hedefleyen önlemlerin süresi ve zamanlaması kadar bunların tüketim alışkanlıkları ve genel harcama davranışına olası etkilerine yönelik belirsizliklerin devam ettiği belirtilen özette, her açıdan normalleşmenin uzun sürmesi durumunda küresel ve yurt içi büyüme görünümündeki zayıflamanın daha belirgin olabileceğinin ve ilave tedbir gereksiniminin ortaya çıkabileceğinin altı çizildi.
Küresel boyutta birçok sektörde iktisadi faaliyetin durma noktasına gelmesinin, ham petrol talebini büyük ölçüde azalttığı ifade edilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Küresel ham petrol stokları halihazırda oldukça yüksek düzeylerde seyrederken, petrol arzındaki kısıntı planları talepteki düşüşün gerisinde kalabilecek. Bu doğrultuda, ham petrol fiyatları üzerinde talep kaynaklı aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Sert şekilde daralan küresel talebin yanında, emtia fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle küresel enflasyon oranlarının 2020 yılında ılımlı bir görünüm sergilemesi beklenmektedir. Küresel risk iştahının zayıflaması finansal piyasalarda oynaklığın belirgin şekilde artmasına neden oldu. Yakın dönemde, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi ve tahvil piyasalarında ciddi dalgalanmalar gözlendi. Gelişmekte olan ülkelerden yoğun sermaye çıkışları izlenirken, genel eğilimle birlikte Türkiye'nin ülke risk primi de yükseldi, Türk lirası değer kaybetti ve kur oynaklığı arttı.
Salgına ilişkin belirsizliklerin azalmasını takiben, alınan parasal ve mali tedbirlerin de katkısıyla küresel gelişmelerin ülke risk primi ve kur oynaklığı üzerindeki olumsuz etkilerinin hafifleyeceği tahmin edilmektedir. Belirsizliklerin yüksek seyrettiği bu süreçte, salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edilmektedir. Bu kapsamda Merkez Bankası, salgının Türkiye ekonomisine etkilerini izleyerek elindeki araçları fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edecek. Salgın öncesi dönemde enflasyondaki düşüşün ve faiz indirimlerinin de katkısıyla finansal koşullarda belirgin bir iyileşme gözlendi, kredi büyümesi 2019 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren ivmelendi. Alınan makroihtiyati tedbirlerin etkisiyle 2020 yılının ilk aylarında hız kesen tüketici kredileri büyümesi, salgının ülkemizde de görülmeye başlamasıyla birlikte mart ayı ortasından itibaren bir miktar ivme kaybetti. Öte yandan, ticari kredilerdeki ivmelenme devam etmektedir. Alınan parasal, finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzının kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırlayarak reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı sağladığı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, kredi piyasasındaki gelişmeler yakından izlenecek ve kredi kanalının sağlıklı işleyişini sağlamak için gerekli tedbirler uygulanmaya devam edilecek."
"Merkez Bankası bütün araçları kullanmaya devam edecek"Özette, enflasyon beklentileri, iç talep koşulları ve üretici fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak çekirdek enflasyon göstergeleri eğilimlerinin ılımlı seyrettiği belirtildi.
Özette, küresel gelişmeler paralelinde Türk lirasında gözlenen değer kaybına karşın başta ham petrol ve metal fiyatları olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarındaki keskin düşüşün devamının enflasyon görünümünü olumlu etkilediği kaydedildi.
Üretim ve satışlardaki düşüşe bağlı birim maliyet artışlarının takip edilmekle birlikte toplam talep koşullarının enflasyonu sınırlayıcı etkisinin arttığının tahmin edildiği belirtilen özette, bu gelişmeler doğrultusunda Ocak Enflasyon Raporu'nda verilen yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki risklerin aşağı yönlü olduğunun değerlendirildiği ve bu çerçevede Kurul'un, politika faizinde 100 baz puan indirim yapılmasına karar verdiği hatırlatıldı.
Özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Kurul, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Kurul, salgın hastalığa bağlı iktisadi risklerin en aza indirilmesi açısından para ve maliye politikaları arasındaki eş güdümün sürdürülmesinin büyük önem arz ettiği değerlendirmesinde bulunmuştur. Salgın hastalığın ekonomiyi birçok farklı kanaldan etkilemesi, başta nakit akışının düzenlenmesi ve istihdamın korunmasına yönelik tedbirler olmak üzere şirketler ve hanehalkı üzerindeki etkilerin asgari düzeyde tutulabilmesi için koordineli politika uygulamaları gerektirmektedir. Dolayısıyla makro ölçekteki para ve maliye politikalarının yanı sıra en çok etkilenen iktisadi birimleri hedefleyen ve sektörel etkileşimleri dikkate alan politika uygulamalarının kritik önemde olduğu değerlendirilmektedir. Bu süreçte atılacak politika adımlarının hedefli ve geçici nitelikte olması politika etkinliğini destekleyecektir. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır."