Oxford Economics İngiltere Başekonomisti Beck, “Asıl problem AB’ye ihracat yapan şirketlerde yaşanacak. AB, anlaşmasız ayrılık halinde İngiltere’ye üçüncü ülke gibi davranılacağını daha önce belirtmişti.” dedi.
LONDRA (AA) - İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) anlaşmasız şekilde ayrılması halinde, ülkenin AB tarafından üçüncü ülke olarak tanımlanması ve ihracat gücünün ciddi şekilde zayıflaması bekleniyor.
İngiltere’nin AB’den herhangi bir anlaşma olmaksızın ayrılması halinde, birlik ile yapılan ticaretin gümrük kontrollerine ve gümrük vergilerine tabi hale gelmesinden endişe ediliyor. Bu bağlamda tedarik zincirinde uzun süreli gecikme ve aksamaların yaşanması da ihtimal dahilinde. Sadece Dover limanından yılda 2,6 milyon tırın geçiyor olması da bunu destekliyor.
Ülkenin önemli bankalarından Barclays, İngiltere’nin AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması halinde yiyecek ve içecek ürünlerinin tedarik zincirinde ortalama gümrük vergilerinin yüzde 27’ye kadar yükselebileceği uyarısında bulunuyor.
Sadece geçen yıl İngiltere’nin toplam yiyecek ve içecek ithalatı 48 milyar sterlin seviyesindeydi. Bunun yaklaşık 71’i AB üyesi ülkelerden ithal edildi. Anlaşmasız ayrılık halinde market raflarında taze meyve ve sebzenin kalmaması bekleniyor.
Barclays’in tahminlerine göre anlaşmasız ayrılığın yiyecek ve içecek perakende sektörüne toplam yıllık maliyeti yaklaşık 9,3 milyar sterlin seviyesinde olacak. Ayrıca, ülkede söz konusu sektörün kar marjlarının yüzde 3 ila 5 arasında olduğu dikkate alındığında oluşacak ek gümrük maliyetlerinin doğrudan tüketiciye yansıyacağı, bunun da enflasyonun yükselmesine neden olacağı düşünülüyor.
İngiltere’nin AB’ye ihracatı, toplam ihracat içerisinde yüzde 44'lük bir paya sahip. Ülke, 616 milyar sterlinlik ihracatının 274 milyar sterlinlik kısmını AB ülkelerine gerçekleştirdi. Geçen yıl İngiltere’nin AB ülkelerinden yaptığı ithalatın büyüklüğü ise 341 milyar sterlin düzeyinde.
Anlaşmasız ayrılık durumunda ülkenin AB ile Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) tarifelerine ve düzenlemelerine göre ticaret yapması gerekecek.
WTO ticaret ilkelerine göre İngiltere, AB ile ilaç, kimyasal madde ve gıda ürünlerinin ithalat ve ihracatında ülkeler arası kapsamlı ve düzenleyici prosedürler gerektiren “üçüncü ülke” statüsünde olacak. Bu durumda İngiltere’nin AB ülkeleriyle ve üçüncü ülkelerle ticaretinde gümrük vergileri artacak.
Brexit ile İngiltere sadece ortak pazara serbestçe erişim imkânından mahrum kalmayıp, AB’nin ticaret anlaşmaları yaptığı 70’ten fazla ülkeye tercihli pazar erişimini de kaybedecek. Bu durumun tüm İngiltere’nin ihracatının yüzde 60’ını etkilemesi bekleniyor.
Katma değer kaybından en çok etkilenecek sektörlerin ise ağırlıklı olarak kimya sanayii, makine ve otomotiv sektörleri olacağı tahmin ediliyor.
Şirketlerin sadece beşte biri hazırAA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Oxford Economics İngiltere Başekonomisti Martin Beck, yakın zamanda İngiltere Merkez Bankası (BoE) tarafından yapılan bir ankete göre, şirketlerin sadece beşte birinin anlaşmasız Brexit’e hazır durumunda olduğunun belirlendiğini söyledi.
İngiltere’nin 31 Ekim tarihinde AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması halinde ülkenin ithalat ve ihracat planlarını yeniden yapmak zorunda kalacağını belirten Beck, şunları söyledi:
“İngiltere’nin AB ülkelerinde yaptığı ithalatta olası aksamaların etkilerinin minimize edilmesi için çok fazla çalışmanın yapıldığını düşünüyorum. Buna İngiltere’nin anlaşmasız çıkış halinde uygulayacağı geçici gümrük tarifleri de dahil. Bu, 12 ay boyunca İngiltere’nin ithalatındaki gümrük vergilerinin azalmasını sağlayacak. İngiltere, 12 ay boyunca Dünya Ticaret Örgütü kuralları kapsamında ticaret yaptığı diğer ülkelerden yapacağı ithalata uygulayacağı vergileri azaltırken, AB ülkelerinden yaptığı ithalata uyguladığı vergileri artırmayı planlıyor. Bu, İngiltere’nin AB’de yaptığı ithalatın yüzde 18’ine gümrük vergisi uygulanması demek. Şu anda bu sıfır seviyesinde.”
Öte yandan Beck, anlaşmasız çıkışın asıl İngiltere’nin ihracatını vuracağını belirterek, “Burada asıl problem AB’ye ihracat yapan şirketlerde yaşanacak. AB, anlaşmasız ayrılık halinde İngiltere’ye üçüncü ülke gibi davranılacağını daha önce belirtmişti.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumda İngiliz ihracatçıların AB’nin gümrük vergilerine, evrak işlemlerine ve sınır kontrollerine tabii tutulacağını kaydeden Beck, İngiltere ve Fransa arasında yapılan bir anlaşmaya göre de İngiltere’nin Dover limanında Avrupa kıtasına gidecek olan yük gemilerin geçişine ancak gerekli belgelerinin mevcut olması durumunda izin verileceğini kaydetti.
Beck, İngiltere’nin önündeki olasılıklara da değinerek, İngiltere’nin AB’den çıkışının 31 Ekim tarihinden sonrasına ertelenmesinin en büyük olasılık olduğunu, ancak bu durumun anlaşmasız çıkış olasılığını üç ay ötelese bile ekonomi üzerinde etki yaratmayacağını düşündüklerini vurguladı.
İngiltere açısından asıl önemli olanın erken genel seçimi kimin kazanacağı olduğunu belirten Beck, “Kasım ya da aralık ayında yapılacağının düşündüğümüz erken genel seçimi kimin kazanacağını asıl mesele olduğunu düşünüyoruz. Muhafazakar Parti’nin kazanması halinde anlaşmasız ayrılık olasılığı artacaktır. İşçi Partisi’nin kazanması ise yeni bir referandumun yapılması ve İngiltere’nin AB’de kalma olasılığının artmasına neden olacaktır.” diye konuştu.
London Capital Group Kıdemli Piyasa Analisti İpek Özkardeşkaya da, “Anlaşmasız ayrılık olasılığı 31 Ekim tarihinde çıkışın yasal olarak yasaklanmasıyla oldukça azaldı. Ama anlaşmasız ayrılık ihtimalinin azalması kısa vadede bir anlaşma göreceğimiz anlamına da gelmiyor. Başbakan Boris Johnson ve İngiltere Merkez Bankası’na (BoE) göre anlaşmasız ayrılık uzayan bir Brexit sürecinden daha iyi.” ifadelerini kullandı.
İngiltere’nin içinde bulunduğu politik kaosun devam edebileceğine işaret eden Özkardeşkaya, “Bu çıkış sürecinin uzaması, ekonomideki belirsizlikleri uzatıp, şirketlerin ve devlet kuruluşlarının ileriye dönük karar verme kabiliyetini ciddi şekilde engellediğinden ekonomi bu depresif halini üstünden atamıyor. Ayrıca bu gidişat, erken secim olasılığı ve Muhafazakar Parti'nin kaybetmesiyle yeni bir Brexit referandumunun olabileceği olasılığı ise kafaları iyice karıştırmış durumda.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sarı Çinte operasyonu”İngiltere hükümetinin parlamentoda alınan karar çerçevesinde geçen hafta "Sarı Çinte Operasyonu" adlı anlaşmasız Brexit senaryosunu kamuoyuna açıklamak zorunda kalmıştı.
Hükümetin anlaşmasız ayrılık senaryosuna ilişkin yayımlandığı belgede, ülkenin yakıt, gıda ve ilaç kriziyle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor.
Metin, madde madde incelendiğinde İngiltere ve Fransa arasında oluşabilecek lojistik ve gümrük sorunları öne çıkıyor.
Bu senaryoya göre İngiltere'ye gelen kamyonların yüzde 50 ila 85'i gümrüğe takılacak, 2 günü aşan gecikmeler oluşacak, Manş Denizi'nden geçişlerde ciddi sıkıntılar görülecek ve bu durumun düzelmesi 3 ayı bulabilecek.
Yine İngiltere’nin AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması halinde elektrik fiyatlarını ciddi şekilde artması, ilaç tedarikinin uzaması, taze gıda sıkıntısının yaşanması ve buna bağlı olarak fiyatların yükselmesi öngörülüyor. İngiliz hükümetinin senaryosundaki bütün bu olumsuz öngörülerin gerçekleşmesinden, gıda ve yakıt fiyatlarındaki artıştan en fazla etkilenecek olan ise düşük gelir grubu olacak.