Tarih: 07.10.2019 13:59

'Hipertansiyon kalp-damar hastalıkları ve felçlere yol açabilir'

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Keskin, hipertansiyonun böbrek, kalp-damar hastalıkları, felç ve görme kaybına yol açabildiğini belirterek, "Tedavi edilmezse yaşam süresini 10-20 yıl kısaltabilir. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda kan basıncı yüksekliği daha sık." ifadesini kullandı.

Medicana Bahçelievler Hastanesi'nden yapılan açıklamada, hipertansiyonun toplumda yaygın olarak görülen ancak hastalar tarafından çok iyi tanınmayan bir hastalık olduğu belirtildi.

Doğru ve yeterli tedavi ile hastalığın vücuda verebileceği zararların önlenebileceği veya en aza indirilebileceği aktarılan açıklamada, hastalık konusunda iyi bilgilendirilmemenin çoğu kez hastalarda gereksiz endişelere, yapılan önerilere tam uymamaya, hatta ilaç tedavisini düzensiz kullanmaya neden olduğu kaydedildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Keskin, hipertansiyonun çok sık karşılaşılan bir hastalık olduğunu belirterek, "Hipertansiyon tanısı için büyük ve küçük tansiyondan birisinin normalden yüksek olması yeterlidir. Erişkinlerin, en yaygın uzun süreli hastalığıdır. Hipertansiyonun yaygın olmasının yanı sıra kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açması önemini artırmaktadır. Hastaların önemli bir kısmının kan basıncı yüksekliğinin farkında olmaması hastalığın önemini daha da artırmaktadır." ifadelerini kullandı.

Hipertansiyonun böbrek, kalp-damar hastalıkları, felçler ve görme kaybına yol açabildiğini aktaran Keskin, "Tedavi edilmezse yaşam süresini 10-20 yıl kısaltabilir. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda kan basıncı yüksekliği daha sıktır. Ülkemizde 60 yaşın üzerindeki insanların yaklaşık yarısı hipertansiyon hastasıdır. Toplam yüksek tansiyonlu hasta sayısı ise ülkemizde 7-8 milyon civarındadır." değerlendirmesinde bulundu.


- "Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır"


Fatih Keskin, hastaların önemli bir kısmında hipertansiyonun sinsi bir seyir izlediğini, hiçbir belirtisinin bulunmadığını, bu hastalarda hipertansiyon tanısının sadece rastgele kan basıncı ölçümü ile mümkün olduğunu, bu nedenle hipertansif olmasa bile tüm hastaların yılda en az 1-2 kez kan basıncını ölçtürmesi gerektiğini kaydetti.

Hipertansiyonun başlıca belirtilerinin; baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik hissi, çarpıntı, nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda çınlama, yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, bazen çok sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma ve bacaklarda şişlik olduğunu aktaran Keskin, "Kan basıncının çok yükseldiği durumlarda çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma olabilir. Bu belirtilerin hiçbirisi hipertansiyona özgü değildir, başka hastalıklarda da izlenebilir." ifadelerini kullandı.

İnsan vücudunda tüm organ ve dokularda damarlar bulunduğunu, su borularında basınç artışının tıkanma ve patlamalara yol açması gibi, hipertansiyonun da damarlarda patlamalara ve tıkanmalara yol açtığını belirten Keskin, tüm organ ve dokuların damarlarla beslenmesi nedeniyle hipertansiyonun tüm vücudu etkileyebildiğini vurguladı.

Keskin, hipertansiyondan en çok etkilenen organların kalp, beyin, böbrekler, atardamarlar ve gözler olduğunu, hipertansiyonun, bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabildiğini bildirdi.


- "Tedavinin başarılı olmasında eğitimin önemi büyük"


Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Keskin, şu uyarılarda bulundu:

"Tedavi edilmemiş yüksek kan basıncı sizi kalp ve böbrek hastalıkları ve ileri dönemde gelişebilecek inme açısından büyük risk altına sokmaktadır. Ancak iyi haber şu ki; hipertansiyon, etkin şekilde yönetilip doğru tedavi uygulandığında kontrol altına alınabilecek bir hastalıktır. Bu şekilde, organ hasarları ve hipertansiyonun zararlarından önemli ölçüde korunmanız mümkündür. Hipertansiyon tedavisinin başarıya ulaşması için hastalığın kabullenilmesi gerekir. Yüksek kan basınçlı hastalar hipertansiyonlarının farkında oldukları için sevinmelidirler.

Tedavinin başarılı olmasında eğitimin önemi büyüktür. Hipertansiyon tedavisinde temel amaç, kalıcı hasar ve ölüm riskini azaltmak ve hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamaktır. Öncelikle yapılması gereken mevcut olan diğer kalp-damar risk faktörlerini düzeltmektir. Hastada yüksek tansiyona bağlı organ yetmezliği varsa tedavi edilmelidir. Tuz tüketiminin kısıtlaması, diyet, egzersiz gibi yaşam düzeninin değiştirilmesi kesinlikle ihmal edilmemelidir. Yaşam düzeninin değiştirilmesine uyulmazsa ilaç kullanılsa bile tedavi başarısız olabilir."








Orjinal Habere Git
— HABER SONU —