İSTANBUL (AA) - İsviçreli gıda firması olan Hero Baby'nin Türkiye Pazarlama Direktörü Şirin Işık, Arı Evim Geleceğim projesinin hedefinin, 5 yıl gibi sürede 50 milyon yeni arıyı doğaya kazandırmak olduğunu bildirdi.
Hero Baby, İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ortaklığında doğal hayatın sürdürülebilirliğini sağlamak adına yürütülen Arı Evim Geleceğim projesi, doğada yalnız yaşayan (soliter) arıların, meyve ve sebzelerin sürdürülebilirliğinin, verimliliğinin ve kalitesinin artırılmasına destek oluyor.
Projenin tanıtım toplantısında konuşan Hero Baby Türkiye Pazarlama Direktörü Işık, en büyük önceliklerinin insanlığın geleceği olan bebeklere güzel bir doğa bırakmak olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Aynı zamanda onların sağlıklı beslenmeye devam etmeleri için onlar için üretilen meyve, sebze ve tahıl gibi ürünlerin sürdürülebilirliğini sağlamak... Aslında doğanın sürdürülebilirliği dediğimiz zaman karşımıza çıkan en önemli faktör tabii ki arılar... Arıların insan yaşantısı üstünde çok büyük bir etkisi var. Şöyle örnek vermek gerekirse, bizim soframıza gelen 100 temel gıda ürününün 71'i arıların yaptığı tozlaşma sayesinde elde ediliyor. İnsan yaşantısının devam edebilmesi için arıların yaşantısının devam edebilmesi gerçekten çok önemli. Aslında arı denilince aklımıza bal arısı geliyor ama arının doğada 20 bin farklı türü var ve bu türler arasında tozlaşmaya gerçekten çok büyük etkisi olan türler de var. Bunlardan bir tanesi soliter arı dediğimiz doğada yalnız yaşayan arılar... Bu arılar çok çalışkan. Bal arısı ile kıyaslandığı zaman tozlaşma üzerindeki verimliliği 10 kat oluyor.
Biz de bu arıların kent yaşamındaki popülasyonunu anlamak ve aynı zamanda popülasyonunu desteklemek için Türkiye'nin önde gelen yüksek öğrenim kurumlarından İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ile beraber Arı Evim Geleceğim projesini başlattık. Bu projede temel amacımız, bebekler ve çocuklarımızın kentsel alanlarda dalından meyveyi kopararak yemelerini sağlamak. Aslında projenin hedefi, 5 yıl gibi sürede 50 milyon yeni arıyı doğaya kazandırmak. İstanbul bölgesine 37 arı evi yerleştirdik. İstanbul'un değişik bölgelerindeki park ve bahçelerde en fazla verimi Büyükçekmece bölgesinden elde ettik. Büyükçekmece'deki arı evlerinden bir tanesinden yaklaşık olarak 5 bin 500 adet yeni arı üredi ve bu arıları doğaya kazandırmış olduk."
- "Bitkiler de arılar olmadan yaşayamaz"
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatih Dikmen de arı denilince insanın aklına ilk bal arısının geldiğini belirterek, "Bal arısı denilince aklımıza bal geliyor. Fakat arıların önemli işlevini ihmal ediyoruz. O da tozlaşma... Tozlaşma neden önemli? Tozlaşma, bitkilerin devamlılığını sağlayan, yavru ya da tohum vermelerini sağlayan bir süreç. Buna en çok katkıyı arılar sunuyor." diye konuştu.
Dikmen, dünyada yaklaşık 400 bin bitki bulunduğunu, bunun yaklaşık yüzde 75'inin çiçekli bitki olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bu miktarda bitkinin arılar gibi tozlaştırıcıya ihtiyacı var ve bu bitkiler içerisinde büyük bir kısmını yine hayatımızda kullandığımız ürünler haline getiriyoruz, mesela masa ve kağıt yapıyoruz. Pamuk elde ederek tekstil ürünleri elde ediyoruz.
Doğaya baktığımızda bitkiler olmadan yaşayamayız. Bitkiler de arılar olmadan yaşayamaz. Biz de bunun farkındalığı içerisinde, aslında son 30 yıldır dünyada gözlenen arı sayısındaki düşüşü veya azalmayı türlerinin tehdit altında olduğunu vurgulamak ve bunlar üzerinde çalışmak için Hero Baby ile böyle bir projeye giriştik."
- Arı Evim Geleceğim projesi
Verilen bilgiye göre, İstanbul ve Ankara'da başlatılan, arı nüfusunun artırılması hedefiyle ilk yılını başarıyla tamamlayan Arı Evim Geleceğim projesi sonucu gelecek nesillerin şehir hayatında da dalından doğal meyve ve sebze tüketebilmesi amaçlanıyor.
Dünya çapında üretilen tarım ürünlerinin yüzde 75'inin tozlaşma için arılara bağımlı olduğu biliniyor. Bu desteğin, yüzde 90'ı ise doğada yalnız yaşayan arılar tarafından gerçekleşiyor.
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde uygulamaya başlanan projeyle alanlara yerleştirilen arı evleri, hızlı şehirleşmenin etkisi altında kalan kentlerde binlerce arıya yuva alanı temin ederek hayatta kalmalarına ve çoğalmalarına yardımcı oluyor.
Dünya genelinde kimyasal kirlilik, şehirleşme ve iklim değişimi gibi faktörler yüzünden sayıları gittikçe azalan soliter arılar, meyve bahçeleri ve yabani bitkilerin devamlılığı için ekosistemde kilit bir rol oynuyor. Bu hizmetin yıllık katkısının dünya genelinde 300-500 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.
Proje kapsamında kentlerin belirli bölgelerindeki park ve bahçelere kurulan arı evleri ile arıların popülasyonunda bir artış sağlanırken, 5 yıl içerisinde artarak yapılacak çalışmalarla 50 milyon yeni arının doğal yaşama kazandırılması planlanıyor. Ayrıca, doğal arı popülasyonunun artırılmasının yanı sıra soliter arıların yararlarıyla ilgili farkındalık yaratılması da amaçlanıyor.
Bal arısının aktif olamadığı hava şartlarında çalışabilen soliter arılar, aynı zamanda bal arılarının ulaşamadığı şehir içlerindeki park ve bahçelerdeki floranın sürdürülebilirliğine de büyük katkı sağlıyor.