- Medipol Mega Üniversite Hastanesi Hematoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Aliihsan Gemici: - 'Demir eksikliğinin ileri derece belirtileri arasında çarpıntı, toprak veya buz yeme, yavaşlayan tiroid fonksiyonları ve huzursuz bacak sendromu
İSTANBUL (AA) - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Hematoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Aliihsan Gemici, “Demir eksikliği, mide ve bağırsak kanseri olmak üzere birçok önemli hastalığın da belirtisi olabilir.” ifadelerini kullandı.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Aliihsan Gemici, eksikliğinde mide ve bağırsak kanseri gibi pek çok önemli hastalığa yol açan demir eksikliği hakkında bilgi verdi.
Gemici, yoğun adet kanaması yaşayanlar, kanser hastaları, düzenli ilaç kullananlar, demir takviyesi kullanmayan hamileler, sindirim sistemi hastalıkları yaşayan ve yetersiz beslenenlerde demir eksikliğine bağlı anemi görülebileceğini belirterek, “Demir eksikliği, mide ve bağırsak kanseri olmak üzere birçok önemli hastalığın da belirtisi olabilir.” ifadelerini kullandı.
Dünyada kadınların yüzde 35'inde, erkeklerin yüzde 20'sinde ve hamilelerin yüzde 50’sinde demir eksikliği anemisi görüldüğüne işaret eden Gemici, bazı kişilerde hiçbir belirti göstermeden de anemi oluşabileceğini kaydetti.
Gemici, demir eksikliğinin rutin sağlık kontrollerinde yapılan kan tahlillerinde teşhis edilebileceğine dikkati çekerek, “Demir eksikliğinin belirtileri arasında cilt solgunluğu, vücutta güçsüzlük, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, ellerde ve ayaklarda uyuşma, sinirlilik hali, kulakların uğuldaması, dudaklarda çatlaklar ve ağız kenarında yaralar, tırnakların çabuk kırılması, saçlarda dökülme bulunuyor.” değerlendirmesinde bulundu.
- "Demir eksikliği tedavisinde doğru tanı için özellikle hasta öyküsüne bakılması gerekiyor"
Gemici, demir eksikliğinin ileri derece belirtileri arasında ise çarpıntı, toprak veya buz yeme, yavaşlayan tiroid fonksiyonları ve huzursuz bacak sendromu gibi durumların da görülebileceğinin altını çizdi.
Demir eksikliği tedavisinde doğru tanı için özellikle hasta öyküsüne bakılması gerektiğine dikkati çeken Gemici, şunları kaydetti:
“Özellikle hastanın daha önce yaşadığı önemli sağlık sorunları, aile öyküsü, kullanmış olduğu ilaçlar ve mevcut hastalıkları da ele alınır. Gerekli tetkikler ile demir eksikliğine bağlı aneminin neden oluştuğu belirlenir. Tedavinin en etkili kısmında demir eksikliğine neden olan etkenin tedavi edilmesi yer alır. Eğer hastanın ülseri varsa, bunun tedavi edilmesi kanamayı durduracağı için aneminin tekrar etmesini engeller. Adet sürecinin kontrol altına alınması da demir eksikliği tedavisinde çok önemlidir. Adet kanaması yoğun olan kadınların hormonal destek alıp, adet dönemlerin düzenlemeleri önerilir. Aynı zamanda kanda eksik olan maddeler ve mineraller de takviye edilmelidir.”
Gemici, kanser, romatoid artrit, böbrek hastalığı, hiv, Crohn hastalığı ve diğer kronik inflamatuar hastalıkları gibi birçok hastalığın kırmızı kan hücrelerinin üretimini engelleyebileceğini belirterek, bu duruma kronik hastalık anemisi denildiğini aktardı.
Demirin yanı sıra vücudunuzun yeterli sağlıklı kırmızı kan hücresi üretmek için folat ve B12 vitaminine de ihtiyacı olduğunu vurgulayan Gemici, “Bu ve diğer önemli besin maddelerinden yoksun bir diyet, azalmış alyuvar hücresi üretimine neden olabilir. B12 vitamini eksikliği anemisi, genel toplumda daha nadir görülmekle birlikte özellikle 60 yaş üstü bireylerde yüzde 10-15 arasında görülüyor. Eksikliğin nedenleri alkolizm, yaşlılık, vejetaryen beslenme, atrofik gastrit, uzun süre proton pompa inhibitörü kullanımı, enterit, aşırı bakteriyel çoğalma gibi nedenler olabilir.” ifadelerini kullandı.
Gemici, folik asit eksikliği anemisinin genel toplumda yüzde 2-5 arasında görüldüğüne işaret ederek, “Diyetle yetersiz alım, absorbsiyon bozuklukları, ihtiyacın artması, gebelik, büyüme, hemodiyaliz en sık eksiklik nedenleridir. Böylesine sık görülen anemileri hasta uyumsuzluğu, uygunsuz tedaviler, etiyolojik nedene yönelik araştırmaların yapılmaması gibi etmenler tedavisi zor bir halk sağlığı sorunu haline getirmekte. Bu nedenle özellikle belirtilen şikayetleri yaşayan kişilerin anemi açısından değerlendirilmeleri ve nedene yönelik tedavilerinin gecikmeden başlanması çok önemlidir.” açıklamasını yaptı.