Erzincan Kent Konseyince, Prof.Dr. Erdoğan Büyükkasap Konferans Salonunda ilk serebral palsili Uzay Mühendisi Turgay Karakaş’ın konuşmacı olarak katılımıyla 'İmkânsız diye bir şey yok. Sadece biraz zaman alıyor' konulu konferans düzenle
Erzincan Kent Konseyince, Prof.Dr. Erdoğan Büyükkasap Konferans Salonunda ilk serebral palsili Uzay Mühendisi Turgay Karakaş’ın konuşmacı olarak katılımıyla "İmkânsız diye bir şey yok. Sadece biraz zaman alıyor" konulu konferans düzenlendi.
Özel çocuklara öyküsüyle ilham veren Uzay Mühendisi Turgay Karakaş’ın konuşmacı olarak katıldığı konferans öncesinde hitap eden Kent Konseyi Başkanı Hikmet Köksal, “Yaklaşık yarım asırdır meslek hayatımda hep şunu merak edip araştırdım. Bazı insanlar başarılı olurken, bazı insanlar neden yerde kalıyor? Başarılı olan insanlarla yerde kalanlar, yerde sürünenler arasında olan fark nedir? Ortaokul yıllarımdan beri binin üzerinde yerli ve yabancı, başarılı ve başarısız olmuş insanların biyografilerini inceledim. Bunların hepsinde çok fazla müşterek yön yoktur ama hepsinde 1 numarada oturan bir belirleyici faktör var. Bu belirleyici faktör; Alparslan’da da var, Melikşah’da da var, Mevlana’da da var, günümüzde ki siyasette de, sporda da, akademik olarak başarılı olan insanların hepsinde de var. Bu müşterek faktör ise hepsinin bir rol modeli olmasıdır. Esas itibariyle şunu söyleyeyim, öğrenci ağırlıkta bir dinleyici profilimiz olduğu için, sevgili öğrenciler, eğer sizin bir rol modeliniz olursa yetenekleriniz ortaya çıkacak ve başarılı olacaksınız ve o zaman göreceksiniz ki imkânsız diye bir şey yok, sadece biraz zaman alıyor” dedi.
Daha sonra protokol mensupları selamlama konuşmaları yaparak sözü Turgay Karakaş’a bıraktı.
Serebral Palsili Uzay Mühendisi Turgay Karakaş ise konuşmasında, öğrenci ve katılımcılara başarı öyküsünden bahsetti. Önüne çıkan tüm imkansızlıkları imkana dönüştüren Karakaş en büyük destekçisinin de ailesinin olduğunu vurgulayarak başta annesi olmak üzere tüm ailesine teşekkürlerini bir kez daha iletti.
Karakaş konuşmasında, “Eğer annem ben doğduktan sonra benimle bu kadar ilgilenmeseydi, belki şuan da özel eğitim gören çocuklar gibi 3’e kadar saymaktan başka bir şey bilemeyecektim. Oyunlar oynayacaktım ama gökleri fethedemeyecektim. Bizim gibi özel çocuklardan öğretmenler ilk olarak konuşabilmesi, kendini ifade edebilmesi ve yürümesini ister. Ağladığı zaman niye ağladığını anlamak isterler. O yüzden en önemli şey çocuğu ayağa kaldırıp, yürütmek ve konuşturmaktır. Benim ailem de beni konuşturup yürüttükten sonra eğitim almam gerektiğini düşünerek bir eğitim kurumuna götürdüler. İlk gittiğimiz okulun müdürü beni okula almadı. Ben buradan onlara selam gönderiyorum ve onları kınıyorum. Daha sonra ailem bir okula yazdırdı beni orada da direkt 2. sınıftan başlatıldım. Buradan tüm genç kardeşlerime tavsiyem; umutlarını kaybetmesinler. Ben diyorum ki; İmkânsız diye bir şey yok. Sadece biraz zaman alıyor.” dedi.
Öğrenciler tarafından beğeni toplayan konferans alkışlarla son buldu.