Afrika kıtasında siyasi nüfuzu hızla eriyen Fransa, ekonomik krizle de karşı karşıya. Ülkenin kıtadaki koçbaşı enerji şirketi Total birçok yatırımını askıya aldı ve varlıklarını satışa çıkardı. Total’in, aktif olduğu Nijer,
Afrika’da faaliyet gösteren en büyük petrol ve doğal gaz şirketlerinden Fransa’nın kıtadaki koç başı şirketi Total, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ekonomi ve enerji pazarı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle bölgedeki birçok faaliyetini askıya almaya başladı. Salgının yanı sıra piyasalardaki büyük çaplı dalgalanmalar ve Afrika’nın belirli bölgelerinde devam eden çatışmalar ve Fransa karşıtlığındaki yükseliş de şirket faaliyetlerini olumsuz etkiledi. Afrika’nın yeraltı kaynaklarını adeta sömüren bir “enerji güvenliği” politikası güden Fransız Total Uganda’da “Tilenga” petrol arama, çıkarma ve iletme projesini söz konusu şartlar sebebiyle 2022’ye ertelerken, Angola’nın en büyük açık deniz üretim alanlarındaki projelerini de bir süreliğine rafa kaldırdığını duyurdu. Fransa’nın kıtada gerilemesinde en önemli sebep ise siyasi nüfuzunun hızla erimesinden kaynaklandığı değerlendirilmekte.
VARLIKLARINI SATTI
Şirket, nisanda Brunei, Sierra Leone ve Liberya’daki toplam değeri 400 milyon doları bulan varlıklarını da sattığını açıkladı. Nijerya’da hidrokarbon çalışmaları yürüttüğü Preowei sahasındaki projesini askıya alan Total, ülkedeki Egina sahasında sismik faaliyetlerini belirli bir süreye kadar durdurduğunu bildirdi.
NİJER’SİZ KARANLIKTA KALIR
Avrupa Perspektifleri ve Güvenlik Enstitüsü Başkanı Emmanuel Dupuy, Fransa’nın 20 yıldır benimsediği enerji politikası ve enerji bağımsızlığı için Afrika’nın hayati öneme sahip olduğunu belirterek, “Fransa’da ampüllerin 3’te 1’i Nijer’deki uranyum kaynakları sayesinde yanıyor” dedi. Nijer’de son dönemde Çin ve Türkiye gibi etkili oyunların devreye girmesi Paris’in bu ülke üzerindeki etkisini de azaltacak etkiye sahip. Son dönemde Nije’de Fransa karşıtı hissiyatın arttığı da gözlenmekte.
URANYUMDA BAĞIMLI
Fransa’da toplam gücü 63 gigawat olan 18 nükleer santralin faaliyeti için 58 nükleer reaktörün aktif durumda olduğunu vurgulayan Dupuy, “Fransa, Avustralya ve Kanada’dan sonra dünyanın üçüncü büyük uranyum üreticisi Nijer’den yıllık olarak 115 bin ton uranyum çıkarıyor. Ayrıca Mali madencilik şirketi ile ülkedeki altın, gümüş ve uranyum madenlerini işletiyor” değerlendirmesinde bulundu.
LİBYA’DA HEDEFİ PETROL KAYNAKLARI
Dupuy, yaklaşık 3 milyon varil kapasitesi olan ve günlük 300 bin varil üretim yapılan Libya’daki Şerare petrol sahasının da aynı şekilde Fransa’nın jeo-ekonomik çıkarları için önemli bir bölge olduğunu, Total’in ortağı olduğu bu sahanın Paris’in Libya politikasını büyük ölçüde etkilediğini anlattı. Libya’da Hafter terör örgütünün Libya ordusu karşısında yenilgiye uğramasından sonra Fransa’nın saldırgan tavrında petrol kaynakalrına el koyamayacak olmasının etkili olduğu biliniyor.
EAST-MED İLGİSİNİN NEDENİ
Öte yandan Total’in Cezayir, Gabon, Kamerun ve Çad gibi eski sömürge ülkelerinde yoğun faaliyet gösterdiğine işaret eden Dupuy, bu ülkelerin bağımsızlığını kazanmasından sonra Fransız şirketin, uluslararası rekabete girerek, yeni pazarlar aramaya başladığını söyledi. Mısır ve Libya kıyılarında yapılan petrol ve doğal gaz keşifleriyle Fransa’nın bölgeye ilgisinin arttığını belirten Dupuy, “Aynı şekilde Doğu Akdeniz’den Yunanistan’a gaz taşıması planlanan Paris destekli East-Med Boru Hattı Projesi de Fransa’nın Afrika’daki zenginliklerden yararlanma isteğini kanıtlar nitelikte” ifadelerini kullandı.