Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen Genel Kurulu’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genel kurulumuzu teşrif eden dünyanın farklı ülkelerinden 80 sendika liderlerine ülkemize hoş geldiniz diyorum. Tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyorum. Bu arada özellikle de Tel Abyad'da ebediyete uğurladığımız Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Özgür Barçın evladımıza, yine Emniyet Genel Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Resul Barutçu evladımıza Allah'tan rahmet diliyorum" diyerek konuşmasına başladı.
Memur-Sen camiasıyla bir araya gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyduğunu kaydeden Erdoğan, Memur-Sen Başkanı ve Yönetimine teşekkür etti. Memur-Sen 7. Genel Kurulu'nun hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Genel kurulda bayrağı devredecek arkadaşlarımıza gayret ve hizmetleri için teşekkür ediyorum. Güven tazeleyip görevlerine devam edecek veya yeni sorumluluk üstlenecek kardeşlerimize Rabbimden muvaffakiyet niyaz ediyorum. Merhum Akif İnan'ın kurduğu, istikametini çizdiği Memur- Sen kamu görevlilerimizin hakkını savunma yanında milli iradeye sahip çıkan cesur duruşuyla da temayüz etmiştir” şeklinde konuştu.
“28 yıllık dönemde Memur-Sen daima tavrını haktan, adaletten ve demokratik değerlerden yana koymuştur” diyen Erdoğan, "28 Şubat dönemi dahil milli iradeyi hedef alan tüm girişimler karşısında dik durmuş, sağlam durmuş, vesayetçilerin tehditlerine boyun eğmemiştir. Memurların meseleleri kadar İslam coğrafyasında kanayan yaraları gündeme getiren bir vicdan hareketi olmuştur. Ülkemizle birlikte dünyanın dört bir tarafında hakları çiğnenen, emekleri, alın terleri sömürülen tüm mazlumlara kol kanat germiştir. Vesayetçi sistemle, çetelerle, mafyayla, terör örgütleriyle, cuntacılarla, devletin organlarına sızmış Haşhaşi bozuntularıyla mücadelemizde hep yanımızda olan Memur-Sen'e teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı.
Erdoğan, özgün geleneği daha da güçlendirerek gelecek nesillere aktarmanın büyük önem arz ettiğini belirterek, "Memur-Sen'in kuruluş ilkeleri çerçevesinde önümüzdeki dönemde kutlu mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğine inanıyorum. Rabbim herkese Akif İnan gibi bir hayat yaşamayı, onun gibi hayırla, şükranla yad edilecek eserler bırakmayı nasip etsin diyorum. Memur- Sen gibi ayağı bu topraklara sağlam basan, ilhamını milletin kadim değerlerinden alan Türkiye merkezli hareket eden kuruluşlarımızın varlığı ile ne kadar gurur duysak azdır" dedi.
Memur-Sen'in asrın felaketinde olağanüstü gayret sarf ettiğini belirten Erdoğan, "Son asrın en büyük doğal afetinde Memur-Sen camiasını ilk andan itibaren tam seferberlik ruhu ile hareket etti. 270 kişilik arama kurtarma ekibi gece gündüz çalışarak pek çok insanımızı enkazların altından canlı çıkardı. Yardım kampanyalarından kan bağışına, çadırdan nakdi yardımlara kadar her alanda Memur-Sen'li kardeşlerimiz depremzedelerimizin yanında oldu. Bu deprem felaketinde sizler canla başla çalışırken, kimileri de yalnızca şov yapmanın, acılarımızı istismar etmenin peşinde koştu. İnsanımızın canı yanarken bunlar devleti, devletin kurumlarını özellikle suçladılar. Milleti kışkırttılar, hamaset yaptılar, yıkıntılar önünde bol bol poz verdiler. İşleri bittikten sonra deprem bölgesini terk ettiler" diye konuştu.
Seçim gündeminden bağımsız olarak bölgedeki çalışmaları günbegün takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, son olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Kahramanmaraş'ta afet konutlarının temellerini attıklarını kaydetti.
Bin afet konutu yanında okul, cami, sosyal donatı alanlarının da olduğunu belirten Erdoğan, "Bunlar durup dururken olmadı. Bunlar, işte tek millet, iki devlet olmanın bir gerçeğidir. 319 bini ilk bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutun ve köy evinin inşasını tamamlayacağız. Bu arada, bazı köy evlerinin teslimini de yaptık" dedi.
Afette evi yıkılan, düzeni sarsılan vatandaşları yeni yuvalarına kavuşturana kadar durmayıp, dinlenmeyeceklerini söyleyen Erdoğan sorumluluklarının çok olduğunu, vatandaşların büyük beklentileri olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Millet-devlet olarak inancımız, engelleri aşma kararlığımız bunların hepsinden çok daha güçlüdür" değerlendirmesinde bulundu.
Geçmişte Marmara depremi sonrası yaşananları hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"O zaman kim vardı? Şu andaki CHP'ydi. Ne yaptılar? Hiç. Biz o zaman da yine deprem bölgesini gezdik, dolaştık. Maalesef ortada yönetim diye bir şey yoktu. Ülkemiz 1999 depreminde sadece can kayıplarıyla sarsılmadı, sadece yıkıntılar altında ezilmedi. Ekonomik olarak da ciddi bir darboğaza girdi. Memuru, işçi, emekli maaşları ancak dışarıdan gelen paralarla ödenebildi. Bugün ülkeye utanmadan, sıkılmadan '300 milyar dolar getireceğim' yalanını atanlar o günlerde IMF komiserlerinin çantacılığını yapıyordu. Bay Bay Kemal halef selef olduklarını o zaman ne için size bir kuruş para vermediler. Memurların parasını ödeyemediniz. Ülkeye yatırımlar noktasında en ufak bir şey yapamadınız. Bizim böyle bir derdimiz yok. İşte 2023, IMF Türkiye'den alacağını tahsil için bizimle görüşüyor. Davos'tayız.
O zaman Bebecan benim bakanım. Davos'ta IMF başkanıyla konuşuyoruz. Kendisine dedim ki 'Türkiye'den alacaklarınızı alıyor musunuz? Alıyoruz. Türkiye'nin Başbakanı benim, siz alacaklarınızı alacaksınız ama Türkiye'yi siz yönetemezsiniz. Türkiye'yi ben yönetirim.'"
Türkiye'nin o dönem 23 buçuk milyar dolar IMF borcu olduğunu, yine aynı dönem Merkez Bankası'nın 27 buçuk milyar dolar rezervi olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin 2013 yılında IMF'ye olan borcunu ödediğini söyledi. Erdoğan, "Aradan yıllar geçti, sene 2013, 2013'te biz IMF'ye olan borcumuzu bitirdik ve ondan sonra IMF ile ilişiğimizi kestik. Bu arada Bay Bay Kemal, onun bir sözcüsü var. Bir de İP'in de Merkez Bankası'ndan uğrayıp geçen bir garibi var. İkisi beraber otel odasında IMF'nin temsilcileri ile görüşmeler yaptılar. Ne imiş biz sıkıntıdaymışız. IMF'den para almamız lazımmış. Biz o zaman dedik ki böyle bir şeye ihtiyacımız yok. Onlar geldiği gibi döndüler. Bu herhalde esrar, eroin kaçakçılarının Londra'ya götürdüğü paralardan 300 milyar dolar alacakmış. Bu başka türlü gelmez. 27 buçuk milyar dolar o zaman döviz rezervimiz vardı" açıklamasını yaptı.
Merkez Bankası'nın 122 milyar dolar rezervi olduğunu açıklayan Erdoğan, "Bunlarda yalan bol, eğer yalan sanatını öğrenmek isteyenler varsa Bay Bay Kemal'e müracaat etsinler. Bu işi çok iyi bilirler. Ben sizlere, yalanı asla tavsiye edemem. Çünkü, bu millet doğruluk üzere ayakta durmuştur, yalan üzere değil. Milletimiz bırakın geleceğe dair umut beslemeyi yarın ne olacağını dahi o zamanlar kestiremiyordu. Türkiye 6 Şubat'ta çok daha geniş bir alanda şiddeti çok daha büyük bir deprem yaşadı. Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki bugün bambaşka bir tablo vardır. Asrın felaketine maruz kalsak da devletimizi de milletimizi de enkazların altında bırakmadık. Şimdi duamız şudur; Yarabbi vefat edenlere rahmet eyle, mekanlarını cennet eyle, yaralı kardeşlerimize acil şifalar lütfeyle. Enkazları bir an önce kaldırmaya bizleri muktedir eyle. Aynı şekilde kalıcı konutları da bir an önce bitirmeye bizler muktedir eyle. İnşallah bunları da gerçekleştireceğiz" dedi.
Hane desteği, taşınma ve kira yardımı ile vefat edenlerin yakınlarına nakdi yardım olarak 30 milyar lira yardım yapıldığını söyleyen Erdoğan, 3 buçuk milyon insanın barınma dahil tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını ifade etti. Erdoğan, kalıcı konutların inşası için kolları sıvadıklarını bildirdi. Bayramdan itibaren tamamlanan evleri teslim etmeye başladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun hiçbir vatandaşımız bir sene içerisinde yeni yuvasına kavuşacağından asla şüphe duymuyor" diye konuştu.
Devletle millet arasında böyle bir güven iklimi tesis ettiklerini söyleyen Erdoğan, bu güveni, kalıcı hale getirip güçlendirmekte kararlı olduklarını ifade etti. Erdoğan, sadece deprem yaralarını sarmakla kalmadıklarını, hesaplamalara göre 104 milyar doları bulan deprem maliyetine rağmen milletin diğer alanlarındaki sorunlarını çözmeye, birbirinden önemli projeleri devreye almaya devam ettiklerini belirtti.
Yerli gazın sevincini vatandaşlarla paylaşmak için ilk ay ısınma dahil konutlardaki tüm doğalgaz faturalarını ücretsiz yaptıklarını ifade eden Erdoğan, "Bir yıl boyunca yine konutlardaki mutfak ve su ısıtma ihtiyaçlarına karşılık gelen miktarlardaki doğalgaz tüketimini faturalardan düşüyoruz. Bu müjdemizle ilgili Cumhurbaşkanı Kararnamesini, Resmi Gazete'yi dün akşam imzaladım" şeklinde konuştu.
Öğretmenlerden sağlıkçılara kadar Cumhuriyet tarihinin en büyük atamalarının yapıldığını aktaran Erdoğan, toplumun hiçbir kesimini ihmal etmediklerini dile getirdi. Millete verdikleri hangi söz varsa tek tek hayata geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, 'Emeklilikte Yaşı Bekleyen' 2 milyon 250 bin vatandaşın talebini karşıladıklarını, nisan ayından itibaren şartları karşılayan vatandaşların maaşlarını almaya başladığını söyledi.
En düşük emekli maaşlarının 7 bin 500 liraya bayram ikramiyelerini de 2 bin liraya çıkararak bir başka önemli adım daha attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı'nda zamlı ikramiyelerini hesaplarına yatırarak emeklilere çifte bayram yaşattıklarını kaydetti.
Erdoğan, ayrıca diğer emeklilerin durumlarını iyileştirecek bir hazırlık yapılması konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığını talimatlandırdığını söyledi. Erdoğan seçimden sonra yeni meclisin yasama faaliyetlerine başlamasıyla birlikte 7 bin 500 liranın üzerinde emekli maaşı alacak vatandaşları da sevindirecek güzel haberi milletle paylaşacaklarını açıkladı.
Sözleşmeli kamu görevlilerinin kadroya geçişini sağladıklarını da hatırlatan Erdoğan, böylece farklı kamu kurumlarında çalışan 500 bin kişinin sorununun çözüme kavuşturulduğunu söyledi. Kamu çalışanı ve emeklilerin uzun süredir beklediği ek gösterge düzenlemesini hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, sene başında kamu çalışanlarına ilave yüzde 13 buçuk oranında refah payı vererek çalışanlara yüzde 30 oranında zam yapıldığını ifade etti.
2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maşını reel olarak yüzde 136 artışla yaklaşık 12 bin liraya çıkardıklarını açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Temmuz ayında enflasyon farkı yanında refah payı artışını da dikkate alan bir düzenleme yapacağız. Memurlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yine tutacağız. Birilerinin dönemsel olarak fiyatları yükselen sonrada tekrar düşen bazı ürünler üzerinden kötümser bir tablo çizmek istediklerini görüyoruz. Son mahalli seçimler öncesinde yaptıkları istismar siyasetinin aynısını bugün de tekrarlıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Avrupa'da cumhurbaşkanlarına oy verenler kalkmışlar fakire oy vermişler. Yanındaki 3 tanesine de patates, domates ve salatalık koymuşlar. Benim vatandaşım bu işi gayet iyi biliyor. Bay Bay Kemal öğrenecek. Daha yapacak çok iş var. Dün gece Kılıçdaroğlu çıkmış asgari ücretten, vergiyi kaldırmaktan bahsediyor. Bir insan bu kadar mı ülkesinden, milletinden habersiz olur. Bir siyasetçi çalışma hayatına bu kadar mı yabancı olur. Hani derler ya uyan da balığa gidelim. Biz asgari ücreti vergi dışı bırakalı bir buçuk sene oldu Bay Bay Kemal. Dahası, diğer ücretlerin de asgari ücret kadarki gelirlerini vergi dışı bıraktık. Hiç mi gündemi takip etmiyorsun. Bizim emekçi kardeşlerimiz için neler yaptığımızı hiç mi araştırmıyorsun."
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İnşallah 14 Mayıs'ta bu trajikomik durumlara da son verecek, tekaüt vakti geldiği anlaşılan Kılıçdaroğlu'nu siyasetten emekli edeceğiz. Böylece hem kendisini de hem CHP seçmenini hem de milletimizi bu eziyetten kurtaracağız. Kılıçdaroğlu ve ortakları hangi yalana sarılırsa sarılsın, sokaktaki vatandaş bunların çapsızlıklarını da, bizim gayretimizi de çok iyi biliyor, görüyor, refahını artırmak için verdiğimiz samimi mücadeleyi takdir ediyor. İşte rakamlar ve oranlar ortada. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin alım gücü 2002 yılına göre her bakımdan daha fazladır."
Deprem sonrası özellikle büyükşehirlerde aniden artan kira fiyatlarıyla ilgili gerekli çalışmaları yaptıklarını açıklayan Erdoğan, "Gerek TOKİ vasıtasıyla daha fazla konut üreterek, gerekse memurlarımız ve ücretli çalışanlarımızın refah kaybının önüne geçerek, bu meseleyi mutlaka çözüme kavuşturacağız. Şunu unutmayın; biz siyaseti ikbal için değil ülkeye ve millete hizmet için yapan insanlarız. 85 milyonun her bir derdine özelikle mesuliyet duygusuyla hareket eden bir ittifakız. İnsanları fikrine, meşrebine, mezhebine, kökenine göre ayırmanın ne inancımızda ne de siyasi geleneğimizde yeri vardır, asla olmayacaktır. Bay Bay Kemal diyor ki, 'ben Aleviyim.' Senin Aleviliğinden bize ne. Biz böyle bir şeyden dolayı seni eleştirdik mi? Bugüne kadar sen bunu hiç söylemiyordun. Ne oldu da şimdi söyledin. Çok manidar. Bu millet artık bunları yutmayacak. Bunlara artık benim milletim prim vermeyecek. Hangi kurumda çalışırsa çalışsın, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun.
Bunların hiçbiri bizim derdimiz değildir. Sen Alevi olmuşsun, şu olmuşsun, bu olmuşsun bunların hiçbiri bizi ilgilendirmiyor Bay Bay Kemal. Bunun soruşturmasını yapacak olan Rabbimdir, biz değiliz. Biz kimiz ya. Bugüne kadar küresel ekonominin ve ülkemizin mali durumuna bakmaksızın kamu görevlilerimize gelecek kaygısı yaşatmadık. Kılıçdaroğlu gibi her hafta farklı meslek gruplarını tehdit etmedik. Aklınıza kim gelirse tehdit etti. 'Kimsenin ekmeği ile oynamadık, biz kimseyi işinden etmedik' diyor. 4 yıldır belediyelerde işlerinden edilen benim vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu acaba sen ne ile izah edeceksin? İyi bir Ankara, iyi bir İstanbul, iyi bir İzmir diyor. 4 senedir sizi gördük. Her tarafı pislik götürüyor. Bir yağmur yağdığı zaman bakıyorsun belediye başkanları ortada yok, niye? Tatildeler. Bunlar için en uygun yer Bodrum. Hep oradalar. Devlete, millete ve vazifesine ihanet etmediği sürece kimseye biz kapıyı göstermedik. Bundan sonra aynı ilkeli, ahlaklı, kuşatıcı tavrımızı koruyacağız. Daha elinde hiçbir güç ve imkan yokken kamu personelini tehdit edenlere meydanı bırakmayacağız. Hale bak, elma şekeri dağıtır gibi önüne gelene birer Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı verdi. Önce 6'lı Masa dedi. Sonra 7 oldu daha sonra 9 oldu şu anda bununla yürüyor. Ne Kılıçdaroğlu ve ortakları gibi FETÖ'cülere, ne bölücülere teslim edeceğiz, ne de sırf siyasi görüşü sebebi ile birilerini dışlayacağız" dedi.
İşini layıkıyla yapan, görevine sadık herkesin hakkını aldığı bir yönetim olarak yollarına devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Ekonomiden diplomasiye, özgürlüklerden hakların teslimine nice başarılara beraber imza attığımız gibi Türkiye Yüzyılı'nı da sizlerle beraber kuracağız. Memur-Sen'in bu vizyonumuzu gerçeğe dönüştürme mücadelemizde bizleri yalnız bırakmayacağına inanıyorum. 14 Mayıs çok büyük önem taşıyor. Önümüze gelen oy pusulasında sadece aday ve ittifak olmayacak. Bu pusulada iki farklı gelecek ve iki farklı toplum tasavvuru olacak. Ya aile kurumuna sahip çıkanları ya da aile düşmanı sapkın akımların desteğini alanları tercih edeceğiz.
Cumhur İttifakı LGBT'ci değildir. Şu anda, adı 'Millet' olan zillet ittifakından LGBT aleyhinde bir söz duydunuz mu? Yok. Çünkü LGBT'yi açık ve net başta ana muhalefet olmak üzere savunuyorlar. İP savunuyor. Bizim kutsalımız ailedir. Aile kurumunu bu denli bir kenara koyan anlayışa 14 Mayıs'ta benim milletim gereken dersi verecektir. Ben buna inanıyorum. 14 Mayıs seçimleri işte bu kadar önemli, bu kadar hayati. İstikbalimiz açısından bu derece mühim bir seçimdir. Daha kendi aralarında anlaşamayanların ülkenin sorunlarını çözmesinin mümkün olmadığını biliyoruz. Daha önce meydanlarda verdikleri hiçbir sözü tutmayanların, bol keseden dağıttıkları vaatlerin de üzerine beton dökeceğini çok iyi biliyoruz.14 Mayıs günü sandık başına gittiğimizde 27 Mayıs darbesiyle darağacına gönderilenleri unutmayacağız. 28 Şubat vesayetiyle çalınan yıllarımızı unutmayacağız. 27 Nisan bildirisi ile gasp edilmek istenen iradeyi, Gezi olaylarındaki Vandallıkları, edepsizlikleri, 15 Temmuz ihanetine direnirken can veren kahramanları unutmayacağız" ifadelerini kullandı.